Sayı:38 (2019)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Sayı:38 (2019) by Author "Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi"
Now showing 1 - 14 of 14
Results Per Page
Sort Options
Item Akgüney İskelet Toplumu Dişlerinin Paleopatolojik Açıdan İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Şarbak, Ayşegül; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiGeç Roma-Erken Bizans Dönemine tarihlendirilen Akgüney toplumu Sinop ilinde yer almaktadır. Çalışmanın amacı Akgüney toplumu dişlerini paleopatolojik açıdan inceleyerek toplumun sağlık yapısını belirlemektir. Dişler antik dönem toplumlarının beslenme ve sağlık yapılarının ortaya konulmasında en önemli materyallerdendir. Bu nedenle Akgüney toplumuna ait 170 bireye ait 631 diş paleopatolojik açıdan incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda toplumda %9,12 oranında diş çürüğü, %28,98 oranında diş taşı,%40,29 oranında hipoplasya görülmüştür. Ayrıca toplumda %7,82 oranında antemortem diş kaybı, %41,43 oranında alveol kaybı, %1,16 oranında apse tespit edilmiştir. Toplumdaki aşınma oranına bakıldığında ise en çok orta (3) dereceli diş aşınması gözlemlenmiştir. Akgüney toplumunun diş çürüğü diş taşı, hipoplasya oranı çağdaş toplumlarına yakın bir değerdedir. Diş sağlığını ve ağız hijyenini yansıtan patolojik olgulardan biri olan apse ise çağdaş toplumlardan biraz daha düşüktür. Aşınma derecesi ise yine çağdaş toplumlara yakın değerde olduğu görülmektedir. Sonuç olarak Akgüney toplumunun beslenmesinde karbonhidratlı besinlerin olduğunu gösterirken, diş taşı, antemortem diş kaybı ve alveol kaybı oranları ise toplumun ağız hijyeninin ve diş sağlığınınçok da iyi olmadığını göstermektedir.Item Amasya İnsanlarında (Roma Dönemi) Sağlık Yapısı(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Kırmızıoğlu, Pınar Gözlük; Akbacak, Hanife; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi1992-2012 yılları arasında Amasya Müze Müdürlüğü başkanlığında Amasya İli ve çevresinde Roma Dönemi ile tarihlendirilen arkeolojik alanlarda yapılan kurtarma kazıları neticesinde, toplam 56 bireye ait iskelet kalıntıları ele geçirilmiştir. Bireylerin 2’si (%3,57) bebek, 11’i (%19,64) çocuk, 15’i (%26,79) kadın, 13’ü (% 23,21) erkek olarak tanımlanmış ve 15 bireyde (%26,79) yeterli cinsiyet kriteri bulunamadığı için cinsiyetleri belirlenememiştir. Bireylere ait iskelet kalıntılarının paleopatolojik analizleri sonucunda, bu bireylerde travma (kırık), osteoartrit, ankilozan spondilit, rhomboid fossa, osteofit ve schmorl nodülü gibi lezyonlara rastlanmıştır. Bu çalışmada, Roma Dönemi’nde Amasya İli ve çevresinde yaşamış bu insanların sağlık yapısına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.Item Antropolojide Non-invaziv Görüntüleme Yöntemleri(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Gülhan, Öznur; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiSon yıllarda görüntüleme teknolojilerinde meydana gelen yeni bilimsel keşifler ve yönlendirmeler, antropoloji araştırmalarında da oldukça önemli gelişmelerin meydana gelmesini sağlamıştır. Bu yeni bilimsel keşiflerin en önemlilerinden biri 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyılın başlarında keşfedilen radyolojik görüntüleme yöntemlerinin antropoloji araştırmalarında kullanılmaya başlanmasıdır. Bu yöntemler; bir nesnenin hem iç hem de dış özelliklerini, incelenen örneğin kendisini tahrip etmeden doğru sanal temsillerini oluşturarak incelenmesini sağlamaktadır. Bilgi teknolojilerindeki bu gelişmeler, antropolojik çalışmalar için yeni araştırma fırsatları yaratmış ve Sanal antropoloji olarak adlandırılan yeni bir alan gelişmiştir. Böylece, dijital görüntüler antropolojik araştırmalarda her geçen gün daha fazla kullanım alanı bulmaktadır. Bu makale, hâlihazırda antropolojik araştırmalara dâhil edilen konvansiyonel radyografi, bilgisayarlı tomografi veya Mikro-BT ve ayrıca X-ışını içermeyen manyetik rezonans görüntüleme ve ultrason gibi çeşitli non-invaziv görüntüleme yöntemlerinin temel kullanımlarını gözden geçirerek bu yöntemlerin antropolojik çalışmalara nasıl fayda sağladığını ve gelecekteki potansiyellerini tartışmayı amaçlamaktadır.Item Biyolojik Uzaklığın Belirlenmesinde Ölçülemeyen Diş Özellikleri Verilerinin Analizi: Geçmiş Anadolu Toplulukları Özelinde AnthropMMD Yönteminin Denenmesi(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Akbaba, Ali; Özkan, Mustafa; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiToplumların biyolojik uzaklıklarının belirlenmesinde başta genetik çalışmalar olmak üzere, linguistik, antropometrik, osteometrik, odontometrik ve antroposkopik birçok farklı veri kaynağından yararlanılmaktadır. Genetik çalışmalar, ciddi bir altyapı gereksinimi ve yüksek maliyetinden dolayı dışarıda bırakılacak olursa biyolojik uzaklık çalışmalarında ölçülemeyen diş özellikleri diğer iskelet özelliklerine göre birçok avantaja sahiptir. Bu avantajlar, çok etkenli bir kalıtıma (genetik, epigenetik ve çevresel) sahip olmaları, cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık göstermemeleri, tutarlı bir sağ ve sol çene tarafı farklılığının olmaması, gözlem içi ve gözlemciler arası uyumu sağlayan standart bir kaydetme sistemine (Arizona State Üniversitesi Dental Antropoloji Sistemi / ASUDAS) sahip olmalarıdır. Ölçülemeyen diş özelliklerinin tanımlanması ve derecelendirilmesi için geliştirilen sistem ve standartla birlikte elde edilen verilerin doğru bir şekilde analiz edilmesi için kullanılan istatistiksel yöntemler (Mean Measure of Divergence / MMD, Mahalonobis D2) ve bu yöntemlerin uygulandığı programlar da (R, SPSS, C++) oldukça önemlidir. İlgili bu çalışmada da amaç Anadolu örnekleri özelinde, MMD istatistiğini temel alarak R programlama dili üzerinde geliştirilen AnthropMMD paket programının özelliklerini ve grafiksel kullanıcı arayüzünün avantajlarını göstermek ve elde edilen sonuçları tartışmaktır. Bu amaçla “AnthropMMD” paket programı Topaklı (TP / Nevşehir), Klazomenai (KLZ / İzmir), İzmir Demir Çelik Limanı (İDÇ / İzmir) ve Batı Limanı (BTL / İzmir) kazılarından çıkarılan iskeletlerin ölçülemeyen diş özellikleri verilerinin bir bölümü kullanılarak denenmiştir. Sonuç olarak, diğer programlardan farklı olarak AnthropMMD paket programının ve bu programın grafiksel kullanıcı arayüzünün hem gerekli istatistiklerin hesaplanmasında hem de elde edilen verilerin grafikleştirilmesinde büyük kolaylıklar sağladığı görülmüştür. Elde edilen sonuçlar, henüz genetik verileri olmayan ilgili toplulukların, dönemsel yakınlıkları ve coğrafik konumları dikkate alındığında tahmin edilen biyolojik uzaklık ilişkileri ile tutarlıdır.Item Derekutuğun Yerleşimi Arkeozoolojik Çalışmaları Işığında Hayvan Kalıntılarının Tartılmasının Önemi(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Gündem, Can Yumni; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmanın iki ayrı konu başlığı bulunmaktadır. İlk olarak Arkeozoolojik çalışmalarda hayvan kalıntılarının neden tartılması gerektiği tartışılmış, ikinci olarak ise bu metodun önemini gösterebilmek için Prof. Dr. Ünsal Yalçın’ın kazı başkanlığında yürütülmüş Derekutuğun Madenci Yerleşimi’nin Arkeozoolojik çalışmalarından örnek verilmiştir. Bu araştırma yalnızca Derekutuğun Yerleşimi’nden çıkarılan İlk Tunç Çağ III (İTÇ III) katmanlarına ait hayvan kemiklerinin incelenmesi üzerinedir. Çorum İl sınırları içinde yer alan Derekutuğun bir madenci yerleşimi olup, yakında bulunan bakır cevherinin günümüzden 4.000 sene önce madenciler tarafından çıkarılıp sonra işlendiği bir yerdir. Bakır cevheri çıkarmak ve işlenmesi için kurulmuş olan bu yerleşimde yaşamış insanların kırmızı et tüketme alışkanlıklarını anlamak aslında Anadolu arkeolojisi için bir ilk olmuştur. Madenciler kırmızı et ihtiyaçlarını eşit ağırlıkta sığır ve domuzdan tedarik ederken, koyun üçüncü sıradadır. Bu sonuçlar yakındaki Derekutuğun’nun çağdaşı olan Boğazköy yerleşimindeki hayvan bağlı ekonomisi ile çok keskin zıtlıklar göstermektedir.Item Elit Düzeydeki Bireysel Erkek Sporcuların Vücut Kompozisyonu(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Yaşar, Berkay; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiPerformansa etki eden en önemli faktörlerden biri vücut kompozisyonudur. Bu nedenle sporcuların yağlı ve yağsız vücut kitlesi bilimsel çalışmaların odak noktası olmuştur. Çalışmanın temel amacı elit erkek Türk sporcuların vücut kompozisyonunu belirlemek, sporcuların durum değerlendirmesini yapmak, branşlar arası farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koymaktır. Eskrim (n: 10), güreş (n: 21) ve haltercilerden (n: 9) oluşan örneklemin vücut kompozisyonu iki bileşenli modele göre incelenmiştir. Anthropometric Standardization Reference Manual (ASRM) ve International Biological Programme (IBP) kuruluşlarına göre boy uzunluğu, vücut ağırlığı, biceps, triceps, subscapular, supraspinale, suprailiac ve baldır deri kıvrımı kalınlığı (DKK) ölçümleri alınmıştır. Sporcuların vücut yoğunluğunu hesaplamak için Durnin-Womersley formülü, vücut yağ yüzdelerini hesaplamak için Siri formülü uygulanmıştır. Eskrimcilerin yağ oranı %16,82, güreşçilerin yağ oranı %15,41, haltercilerin yağ oranı ise %17,68 olarak hesaplanmıştır. Sporcuların branşlara göre Beden Kitle Endisi (BKE), baldır DKK ve yağsız vücut kitlesi değerlerinde anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p<0,05). Araştırma sonuçlarına göre, branşlar arasında yağ oranları farklılık gösterse de istatistiksel olarak anlamlı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Item Farklı Yürüyüş Hızlarında Adım Uzunluğundan Boy Tahmini(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Kılıç, Işık Ecem; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiGüvenilir bir kimliklendirmenin gerçekleştirilebilmesi için, boy cinsiyet etnik köken ve ölüm anındaki yaş önemlidir. Bu araştırma olay yerini terk eden zanlının kimliklendirilebilmesi için elde herhangi bir kalıntı olmadığı durumlarda zanlı sayısını azaltabilmek adına suç mahallinde bulunan ayak izleri arası adım uzunluğundan suçlunun boyunu tahmin edebilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma Başkent Üniversitesi öğrencisi olan ya da Başkent Üniversitesi personel kadrosunda görev yapan 104 erkek 102 kadın toplam 206 birey üzerinde yürütülmüştür. Katılımcıların yaşları 18 ile 49 arasında değişmektedir. Tüm katılımcılardan boy ve ağırlık ölçümlerinin yanı sıra ayak uzunluğu ölçümleri ve iki farklı hız için tek adım ve çift adım uzunlukları ölçülmüştür. Yürüme hızları erkek katılımcılar için 3,3 km/s ve 5,3 km/s, kadınlar içinse 2,7km/s ve 4,7 km/s olarak belirlenmiştir. Kadınlarda boy ile adım uzunlukları arasında değişen zayıf ancak istatistiksel olarak anlamlı ilişki tespit edilmiştir (r = 0,300 – 0,384). Benzer şekilde, erkeklerde de boy ile adım uzunlukları arasında değişen zayıf ancak istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (r = 0,255 – 0,333). Ancak adım uzunluğundan yola çıkarak boy tahminine gidilen bu çalışmada elde edilen regresyon eşitliklerini açıklayıcılık kat sayılarının çok düşük olduğu gözlenmiştir. Sonuç olarak tek adım ve çift adım uzunluklarının boy tahmini için uygun bağımsız değişkenler olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Item İzmir’de 2011-2018 Yılları Arasında Gerçekleştirilen Mezar Açma İşlemlerinin Hukuki ve Adli Antropolojik Esaslara Uygunluk Açısından Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Yetik, Bahar Demirci; Sağır, Mehmet; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiGömülmüş bir cesedin postmortem muayene için mezardan çıkartılması işlemine “Mezar Açma” veya “Feth-i Kabir” denir. Türkiye’de mezar açma, ceza soruşturma veya kovuşturması sırasında sık uygulanmayan, oldukça önemli bir işlemdir. Bu işleme ihtiyaç duyulmasının nedenleri arasında; ölü muayenesi yapılmadan ve defin ruhsatı düzenlenmeden gömülme, şüpheli ölüm-zehirlenme ile hekim hatası-ihmal iddiaları sayılabilir. Bu çalışmayla İzmir’de 2011-2018 yılları arasında otopsisi yapılan ceza soruşturma ve kovuşturmalarına yönelik mezar açma işlemlerinin, hukuki ve adli antropolojik esaslara uygunluk açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi’nce otopsileri yapılan olguların mezar açma tutanakları değerlendirilmiştir. Çalışmamızda 42 erkek (%63,6) ve 24 kadın (%36,4) olmak üzere 66 olgu yer almaktadır. Postmortem süre ortalama 364,93 gün olarak hesaplanmıştır. Mezar açma nedenlerinde en yüksek oran % 45,5 ile (n=30) “ölü muayenesi-otopsi yapılmadan ve defin ruhsatı düzenlenmeden gömülme”dir. 4 (%6,1) olguda cesetlerin tamamen iskeletleştiği tespit edilmiştir. Mezar açma işlemlerinde, cesetlerin çıkartılması ve gerekli delillerin toplanması bir ekip işidir. Her olgunun kendine has özellikleri olmakla birlikte, hepsinde ortak bazı prensiplerin uygulanması ve ihtiyaç durumuna göre farklı alanlarda uzman kişilerin bilgi ve tecrübelerinden faydalanılması gerektiği, özellikle iskelet incelemelerinde adli antropoloji uzmanının görüş, öneri ve katkılarının yapılan incelemeye büyük değer katacağı düşüncesindeyiz.Item Kadıini Mağarası Geç Kalkolitik/Erken Tunç Çağı İskelet Topluluğunun Demografik Analizi(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Usta, N. Damla Yılmaz; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAntalya ilinin Alanya ilçesinde yer alan Kadıini Mağarası’ndan Alanya Müzesi Başkanlığı’nda 2017 yılında gerçekleştirilen kurtarma çalışmalarında Geç Kalkolitik / Erken Tunç Çağı’na tarihlendirilen insan iskelet kalıntıları gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu çalışmada minimum 90 bireyin olduğu tespit edilen Kadıini topluluğunun demografik özelliklerinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Kadıini topluluğunda bebek ve çocukların (15 yaş altı) ölüm oranı %37,78’dir. Toplulukta onarlı yaş aralıklarına göre en yüksek ölüm oranı (dx: %35,56) 10-19 yaş grubundadır. 0-9 yaş grubu, ölüm oranının (%22,22) görece az; yaşam beklentisinin ise (e0x: 19,56 yıl) en yüksek görüldüğü dönemdir. Ortalama yaşam uzunluğu (15+ yaş; 25,9 yıl), Anadolu Kalkolitik ve Tunç Çağı toplumları arasında değerlendirildiğinde düşüktür. Toplulukta 40 yaştaki yaşam beklentisi (e0x) 5 yıl gibi az bir süredir ve 50 yaş üzerinde yaşayan bireye rastlanmamıştır. Kadınların ortalama yaşam uzunluğu (24,5 yıl) erkeklere göre (26,8 yıl) azdır. Toplulukta 45 yaş üzerinde hayatta kalma şansı (Ix) ve yaşam beklentisi (e0x), kadın bireylerde sonlanırken erkek bireylerde (Ix: %11,54; e0x: 5yıl) az oranda da olsa devam etmektedir. Demografik bulgulardan Kadıini’nin genç ve büyüyen nüfusa sahip bir topluluk olduğu, bununla birlikte Anadolu’nun bazı tarihöncesi toplumlarında olduğu gibi yaşam şartlarından kadınların daha fazla etkilendiği söylenebilir.Item Kalkınma Antropolojisinin Kuramsal Eleştirisi(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Sezener, Alper; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmada, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının mahiyeti, içeriği ve antropoloji ile sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı arasındaki ilişki tartışılmıştır. Ayrıca, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı temelinde hayata geçirilen ulusal ya da uluslararası projelerin antropolojik açıdan değerlendirilmesi ile ilgili kuramsal arka planın ne olması gerektiğine de değinilmiştir. Bu çerçevede, kalkınma retoriğinin geçirdiği tarihsel ve sosyal değişimin toplumlar ya da topluluklar üzerindeki etkisinin, modernleşme ve sanayileşme süreçleri kapsamında değerlendirilmesi ve kalkınma pratiklerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi antropolojinin temel meselelerinden biri olarak ele alınmıştır.Item Kent Parklarda Kullanılan Donatıların Standartlara Uygunluğunun Belirlenmesi: Ankara Örneği(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Önal, Sibel; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiKentsel donatılar kullanıcılar için kenti yaşanabilir ve algılanabilir hale getirmektedir. Donatılar kentlere olduğu gibi parklara da kimlik kazandırmaktadır, bu nedenle donatıların bir süreklilik göstermesi ve parkın kimliğiyle uyumlu olması gereklidir. Araştırmanın konusunu Ankara’da yer alan Altınpark, Gençlik Parkı, Göksu Parkı ve Seğmenler Parkı oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçlarından biri, Ankara’daki kent parklarında kullanılan oturma birimleri, çöp kutuları ve aydınlatma elemanlarının TSE standartlarına uygunluğunun belirlenmesidir. Çalışmada kullanıcıların da donatılarla ilgili görüşlerinin alınması için 1091 (533 erkek ve 558 kadın) kullanıcıya kullanıcı memnuniyeti anketi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda parklarda kullanılan aydınlatmaların tümünün standarda uygun olduğu ancak oturma birimlerinin bazılarının ve çöp kutularının çoğunluğunun standartları karşılayamadığı saptanmıştır. Anket sonuçlarına göre kullanıcıların oturma birimlerini sayı olarak yetersiz buldukları, Seğmenler Parkı dışında çöp kutularını sayı olarak yeterli buldukları belirlenmiştir. Parkların tümünde aydınlatmayı yeterli bulan kullanıcılar aynı zamanda parklarda kendilerini güvende hissetmektedirler. Yapılacak olan çok disiplinli bir araştırma ile donatıların tasarımında kullanılacak olan antropometrik veri tabanının oluşturulmasının önem arz ettiği kanısındayız. Böylece kentsel donatılar, okul sıraları, ofis mobilyaları gibi yaşamın her alanında kullanılan eşyaların tasarımı için ülkemize ait standartlar belirlenebilecektir.Item Obesity and Body Image of Women and Men in Iran-Tabriz(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Gültekin, Timur; SHAHVIRDI, Leila; ALIZADEH AGHDAM, Mohammad Bagher; ACITAŞ, Şükrü; ŞENOĞLU, Birdal; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiThe aim of this research is to determine the rates of obesity in men and women in Iran Tabriz and to reveal the relationship between obesity and body sensation. Within the scope of this aim, height, weight and Body Mass Index values were collected from individuals on a total of 1000 individuals, 562 women, 438 men, who live in Iran-Tabriz. In addition, a questionnaire was applied to reveal the body perception of these individuals. According to the findings of this research, the average value of BMI was 26,27 for men and 26,59 for women. In our study, Turkish men and women in Iran were found to be overweight compared to men and women in other studies. In general, it has been observed that goiter, blood pressure, sugar, brain-arteries and calcification are more common in women and only cardiovascular diseases are seen in men. Obese people have lower self-esteem and body sensation than those who have normal weight. In this study, the average value of body sensation is 144,10 for males and 136,86 for females. Positive trends were determined in our sample according to the scale. It was determined that between the ages of 12-29 and 40-49, there was a significant difference in body perception between male and female individuals.Item Prof. Dr. Mehmet Yaşar İşcan (1943 Kahramanmaraş - 2019 Florida): Antropoloji’nin Emeritus Profesörü(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Aka, Sema; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi2019 yılında kaybettiğimiz Prof. Dr. Mehmet Yaşar İşcan'ın biyografisidir.Item Skeletal System Problems in Anthropology, Archaeology and Art History Professionals(Ankara Üniversitesi, 2019-12-20) Aytek, Ahmet İhsan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiAnatolia has been settled by numerous civilizations and many excavations uncover the traces of these civilizations. Excavation is a hard labor and some part of this hard work are performed by anthropologists, archaeologists and art historians. This can affect the skeletal systems of the workers after a long period of labor in excavations. In order to see wheteher physical activity has an effect, a survey was designed. The aim of the study is to reveal the most common skeletal system problems and their reasons in these professionals. A 20-questions-survey was applied to 303 academicians and museum staff who actively attend archaeological and paleontological excavations. The Google Forms application was used to apply the survey and its automatic statistic program yields the descriptive statistics for the research. The results reveal that working in excavation conditions cause effective skeletal system problems, especially in vertebral bones. 208 of 303 participants declare vertebra related problems, whereas 71 of them were diagnosed with herniated disc. These problems are seen in the later ages in the field work and therefore can be related with excavation conditions. Working in relatively short excavation periods and with a low budget, anthropologists, archaeologists and art historians have to overwork in little time. This is the major cause of working in unsuitable body postures. Nevertheless, a new strategy of the Ministry of Culture and Tourism plans to extend the excavations for the whole year with more professional workers to provide a chance to reduce skeletal system problems in anthropologists, archaeologists, art historians.