Browsing by Author "Buz, Vedat"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item Banka garantisinde savunma imkânları ve ihtiyati tedbirler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Canbolat, Ferhat; Buz, VedatTezde garanti alanın garanti sözleşmesinden doğan ödeme talebine ilişkin hakkını kullanmasına engel olan önemli def'i ve itirazları inceledik. Borç ilişkilerinin nisbiliği nedeniyle garanti alanın ödeme talebine karşı garanti verenin, karşılık ilişkisinden ve temel ilişkiden doğan hiçbir def'i ve itirazı ileri süremeyeceği kural olarak kabul edilmektedir. Garanti alanın ödeme talebine karşı temel ilişkideki teminat altına alınan edime yönelik garanti alanın talepte bulunmasına engel olan def'i ve itirazların ileri sürülemeyeceğine ilişkin kuralın sınırlandırmasını hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturur. Hakkın kötüye kullanılması yasağı nedeniyle garanti alan, şeklen mevcut bulunan ödeme talebine ilişkin hakkını açıkça dürüstlük kuralını ihlal edecek bir şekilde kullandığı takdirde garanti veren, garanti bedelini ödemekten kaçınabilir. Banka garantisinin amacı, belirli ve garanti alan tarafından beklenen bir edim sonucunun gerçekleşmemesi durumuna karşı teminat sağlamaktır. Garanti alan, garantinin bu amacını dikkate almaksızın, amaca aykırı bir şekilde ödeme talebinde bulunursa, bu ödeme talebi, garantinin amacına aykırı olur ve bu yüzden garanti verenin ödeme yükümlülüğü doğmaz. Bu durumda garanti veren banka, garanti alanın ödeme talebine karşı uygun itirazları ileri sürebilir. Garanti kapsamında bulunmayan bir konuda ödeme talebinde bulunulmuşsa, ödeme talebinde bulunulduğu zamanda garanti konusu olay gerçekleşmemiş ve garanti konusu olayın gerçekleşmesi artık mümkün değilse garanti alanın ödeme talebinde bulunması, garantinin amacına aykırıdır. Edimi garanti edilen, hakkın kötüye kullanılması suretiyle veya amaca aykırı bir şekilde ödeme talebinde bulunulması tehlikesinin var olduğu durumlarda, garanti alanın ödeme talebinde bulunmasına engel olmak amacıyla ihtiyati tedbir talebinde bulunabilir. Aynı şekilde edimi garanti edilen, garanti verenin ödeme yapmasını yasaklar mahiyette ihtiyati tedbir talep edebilir. AbstractIn These sind die wichtigsten Einreden und Einwendungen des Garanten gegen den Zahlungsanspruch des Begünstigten aus dem Garantieverhältnis zwischen dem Garanten und Begünstigten behandelt worden. Als Grundsatz gilt, dass der Garant gegen der Zahlungsanspruch des Begünstigten wegen der Relativität der Schuldverhältnisse keine Einreden oder Einwendungen aus dem Deckungsverhältnis und Valutaverhältnis erheben kann. Eine Einschränkung des Grundsatzes begründet das Rechtsmissbrauchsverbot. Aufgrund des Rechtsmissbrauchsverbots kann der Garant die Garantiezahlung verweigern, falls der Begünstigte sein formal bestehendes Abrufsrecht in einer offenbar wider Treu und Glauben verstoßenden Weise ausübt. Die Bankgarantie bezweckt die Sicherung eines bestimmten, vom Begünstigten im Valutaverhältnis erwünschten Leistungserfolges, indem der Garant dem Begünstigten für den Fall des Ausbleibens dieses Erfolges eine Ersatzleistung verspricht. Wenn der Begünstigte die Garantie abruft, ohne diesen Zweck zu respektieren, ist sein Garantieabruf zweckwidrig und deshalb nicht geeignet, die unbedingte Zahlungspflicht des Garanten eine entsprechende Einwendung entgegenhalten. Ein Garantieabruf ist zweckwidrig, wenn der Begünstigte die Garantiesumme wegen des Ausbleibens eines anderen als des gesicherten Leistungserfolges beansprucht; wenn der Begünstigte den Eintritt des gesicherten Leistungserfolges im Abrufszeitpunkt noch gar nicht erwarten konnte und der garantierte Sicherungsfall deshalb noch nicht eingetreten sein kann, oder wenn der Begünstigte die Garantie abruft, obwohl der gesicherte Leistungserfolgt vor dem Garantieabruf eingetreten ist, weshalb sich der garantierte Sicherungsfall nicht mehr ereignen kann. Bei einer Gefahr rechtsmissbräuchlicher oder zweckwidriger Inanspruchnahme der Garantie kann der Garantieauftraggeber eine einstweilige Verfügung gegen den Begünstigten beantragen, die darauf gerichtet ist, es dem Begünstigten untersagen, die Garantie in Anspruch zu nehmen. Der Garantieauftraggeber kann ebenfalls gegen den Garant eine einstweilige Verfügung auf Untersagung der Zahlung beantragenItem Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracının güvence vermesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Altın, Hayrunnisa; Buz, Vedat; HukukBu çalışmanın konusu, konut ve çatılı işyeri kiralarında güvence verilmesine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki m.342 hükmüdür. Güvence, konut ve çatılı işyeri kiralarında, kiracının kira sözleşmesinden kaynaklanan borçları için kiraya verene tahsis ettiği bir tür teminattır. Bu çalışmada ilk olarak, Türk Borçlar Kanunu m.342'de yer alan güvence kavramı ve niteliği üzerinde durulmuş, kavramın Türk Borçlar Kanunu öncesindeki depozito uygulamasından farkları incelenmiştir. İkinci olarak ise güvence verilmesinin şartları ve güvencenin kapsamı ele alınmıştır. Bu çerçevede kiracı, kiraya veren ve banka arasında ilişkiye değinilmiştir. Daha sonra, güvencenin iade şartları ve bankanın bu süreçteki yükümlülükleri açıklanmıştır. Bankanın yükümlülüklerini yerine getirmemesinin sonuçları incelenmiştir. Son olarak, kira sözleşmesinin devri halinde güvencenin durumu ele alınmıştır.Item Medeni hukukta ve rekabet hukukunda sözleşme yapma zorunluluğu(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Çelik, Fatma; Buz, Vedat; HukukThe purpose of this thesis is to determine the principles of the restriction on freedom of contract and try to explain how this restrictions can be used with regard to some specific areas like civil law or competition law. Duty to contract is an exception of freedom of contract.The dominant economic system of our era is liberal economic system. Liberal economic system?s roots goes to private property, market economy an freedom of contract. On the other hand freedom of contract is one of the most essential principles of modern law systems. So it can be said that freedom of contract is one of the chief principles of juridical and economic decisions. In first part of our thesis we tried to show the historic and active story of freedom of contact.However freedom of contract had been used against the weak side of the economic or juridical relation. This gave way to restrictions of freedom of contract. The state bring out protective regulations in especially the fields that weaks need to be protected. Consumers law and labor law cen be examples of theese fields. And some rules in theese fields set the obligation to contract with the weak people. In second part of thesis we tried draw the limits of freedom of contract.In third and the last part of this thesis is seperated to the obligation to contract in civil law and in competition law. We agree with the doctrine on the idea that, there can be a general duty for monopolies to contract with rivals or consumers when some strict criterias are procured. But it should never be forgotten that obligation to contract is a very exceptional condition of freedom of contract.Item Satım ve eser sözleşmelerinde gözden geçirme ve bildirim külfetleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) Yücer, Zeynep İpek; Buz, Vedat; HukukBu çalışmanın amacı, TBK m.223 ve 474'de yer alan gözden geçirme ve bildirim külfetlerinin anlamlarının araştırılıp incelenmesi, alıcı ve işsahibine yüklenmiş olan bu külfetlere ilişkin mevcut uygulamaların olması gereken hukuk (lege feranda) bakımından değerlendirilmesidir.Türk Borçlar Kanunu'nda hükme bağlanmış olan gözden geçirme ve bildirim külfetleri, satım sözleşmesinde alıcının, eser sözleşmesinde işsahibinin malın veya eserin ayıplı olmasından kaynaklanan haklarını kullanabilmeleri için uygun bir şekilde yerine getirmeleri gereken faaliyetlerdir. Bu külfetlerin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi halinde ortaya çıkan kabul karinesi, malın veya eserin ayıplı bir şekilde kabul edilmiş sayılmasına ve ayıptan doğan hakların kaybına neden olmaktadır. Ayıplı mal veya eserin devir ve teslimi ile zarara uğrayan alıcı veya işsahibinin, ayıptan doğan haklarını kullanmak suretiyle durumunu telefi edebilme imkânının, bu külfetleri uygun bir biçimde yerine getirilmiş olmasına bağlanması, konunun önemini gözler önüne sermektedir. Gözden geçirme ve bildirim külfetlerinin, Türk hukuku dışındaki diğer hukuk sistemlerinde tacir olmayanlar bakımından özellikle İsviçre hukuku ve Viyana Satım Sözleşmesinde olmak üzere sınırlı bir şekilde kabul edilmiş olması da, konunun ehemmiyetine bir kez daha açıklamaktadır.Bu açıklamalar çerçevesinde, ayıptan doğan hakların kullanılabilmesi ve sorumluluğun ortadan kalkması bakımından hem alıcı ve işsahibi, hem de satıcı ve yüklenici için büyük bir öneme ve belirleyici bir role sahip olan bu külfetlerin, nasıl ve ne zaman yerine getirilmesi gerektiği uygulamada açıklığa kavuşturulması gereken bir durumdur. Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan ilgili düzenlemelerde bu külfetlerin ne nasıl ne de ne kadar süre içerisinde gerçekleştirilmesi gerektiğinin somut bir şekilde hükme bağlanmamış olması, bu külfetlerin ayrıntılı olarak ele alınması ve tanımlanması zorunluluğunu doğurmaktadır.Kişilerin mağdur olmaması ve ayıptan doğan hakların kullanılabilmesi için uygun bir şekilde yerine getirilmesi gereken bu külfetlerin tanımlanması ve somutlaştırılması, dün ve bugün olduğu gibi gelecek için de aydınlatılması gereken önemli hususlardır.Item Sürekli borç ilişkilerinin haklı sebeple feshi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011) Altınok, Pınar Ormancı; Buz, VedatItem Türk ve Irak hukuklarında mukayeseli olarak borcun nakli(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2004) Ahmed, Mazin. J.; Buz, VedatTezin konusu 'Türk ve Irak Hukuklarında Mukayeseli Olarak Borcun Nakli' oluşturmaktadır. Yaptığımız mukayese sonucunda, iki hukuk sistemi arasında mevcut bulunan birçok benzerlik ve farklılıklar tespit edilmiştir. Türk Borçlar Kanunu' nda borcun nakli alacaklı ile borcu yüklenen arasındaki sözleşmeyle, Irak Medeni Kanunu'nda havaletül deyin ise iki şekilde gerçekleşir. Temel olarak her türlü borç, borcun nakli (havaletül deyin) sözleşmesinin kapsamı dahilindedir. Kural olarak her iki ülke hukuklarında, borcun nakli sözleşmesi hiçbir şekle tabi değildir. Yapmış olduğumuz çalışmada borcun nakli sözleşmesinin her iki hukuk sistemindeki uygulamaları ve bu müessesenin tarihi gelişimi verilmiştir. İki hukuk sisteminin nitelikleri ve benzer kurumlarla olan farkları incelemeye çalışılmış ve sözleşmenin kurulabilmesi için gerekli olan tüm unsurlar ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Çalışmamızın son kısmında, borcun nakli (havaletül deyin) sözleşmesinin hükümleri ve sonuçları tespit edilerek her iki hukuk sistemleri bu açıdan değerlendirilmiştir.