Browsing by Author "ENSARİ, Arzu (Proje Yöneticisi)"
Now showing 1 - 1 of 1
Results Per Page
Sort Options
Item KOLOREKTAL KARSİNOGENEZDE TGF SMAD ARAYOLU, MATRİKSMETALLOPROTEİNAZLAR VE DOKU İNHİBİTÖRLERİNİN İLİŞKİSİ(2006) Tıp Fakültesi; ENSARİ, Arzu (Proje Yöneticisi); ERİNANÇ, Özgür Hilal (Proje Yürütücüsü)Kolorektal kanserler akciğer ve meme karsinomalarından sonra en sık ölüme yol açan neoplazilerdir. Fearon ve Vogelstein tarafından ortaya konulan kolorektal karsinogenez modelinde normal hücreden karsinoma dek progrese olan süreçte gözlenen bir dizi mutasyon sonucunda kolon epitelinin dereceli olarak maligniteye doğru transformasyon gösterdiği saptanmıştır. Tanımlanan bu klasik modelde yer alan APC, k-ras, p53 tümör supresör gen mutasyonları dışında günümüzde farklı moleküler değişikler ve alternatif sinyal iletim arayolları da tanımlanmıştır. Çalışmamızda doku'array' tekniği ve immunhistokimya yöntemi ile adenoma-karsinoma sekansına göre gruplandırılmış doku örneklerinde APC/;-catenin arayolu, TGF-/Smad arayolu ve karsinogenezde invazyon ve metastaz yanısıra neoplazi gelişiminde de rol oynadığına dair kanıtlar bulunan enzim grubu; matriks metalloproteinazlar ve bunların doku inhibitörlerinin sekansdaki yeri ve etkileşimleri araştırılmıştır. Buna göre, adenomatöz polip grubunun %24,4'ünde, adenokarsinom gubunun ise % 30'unda -catenin ile nükleer boyanma olduğu saptanmış, nükleer -catenin ekspresyonunun ağır displazi gösteren olgularda daha kuvvetli olduğu tespit edilmiştir (p<0,001). MMP-7 ekspresyonunun adenomatöz poliplerde, normal ve adenokarsinom grubuna göre anlamlı olarak (p<0,05) daha kuvvetli olduğu ve ileri evre tümörlerde erken evreye göre kuvvetli MMP-7 ekspresyonu bulunduğu saptanmıştır. MMP-2 ekspresyonunun adenoma-karsinoma sekansına göre normal mukozadan poliplere doğru istatistiksel olarak anlamlı şekilde (p<0,01) arttığı, karsinom grubunda ise, normalden yüksek olmakla birlikte, adenomatöz poliplere göre daha zayıf ekspresyon bulunduğu görülmüştür. Buna karşın, TIMP-2 ekspresyonunun normal mukozadan, adenomatöz polip ve karsinomaya doğru istatistiksel olarak anlamlı şekilde (p<0,001) azaldığı görülmüştür. TGF-ekspresyonunun adenoma-karsinoma sekansında normal mukozadan poliplere doğru arttığı, karsinom grubunda ise, normalden yüksek olmakla birlikte, adenomatöz poliplere göre daha zayıf ekspresyon bulunduğu görülmüştür. Smad4 ekspresyonunun ise, normalden, adenomatöz polip ve adenokarsinomaya doğru azaldığı gözlenmiş, adenomatöz polip ve adenokarsinoma grubu arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Sonuç olarak, literatür bilgileri ışığında, bulgularımızın değerlendirilmesiyle, adenoma-karsinoma sekansında Beta-catenin, MMP-2, MMP-7 ve TGF-'in erken karsinogenez basamaklarında etkili olduğu, buna karşın, Smad-4'ün geç karsinogenezde etkili olabileceği düşünülmüştür. Çalışmamız, adenoma-karsinoma sekansının tüm ara lezyonlarını uygun sayıdaki örneklerle temsil edecek şekilde planlanmış olması nedeniyle, sonuçlarımızın özellikle TGF-;Smad arayolu ve bunun MMPlar ile doku inhibitörleri ile ilişkisi açısından literatüre katkıda bulunacağına inanmaktayız.