KLASİK TAPINAK ALANLARINDA DOĞAL PEYZAJIN YAPILI ÇEVREYLE İLİŞKİSİ: BİR UZANTI VEYA BAĞLAM OLARAK DOĞA
No Thumbnail Available
Date
2022
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Abstract
Doğal peyzajın klasik mimarlıkla yakın ilişkisi yaygın kabul gören bir anlayış olmasına rağmen, bu konu üzerine yazılmış kaynaklar kısıtlıdır. Bu makale, argümanının odağına antik dünyada insan-doğa ilişkisinin dönüşümünü ve bu dönüşümün kutsal alan planlamasına yansımalarını alarak, geçmiş tartışmalara katkıda bulunmayı amaçlar. Sadece mimarlıkta değil, edebiyat ve sanat alanlarında da bu dönüşümün izlerini sürerek, antik dünyada insan-doğa ilişkisini bütüncül bir yaklaşımla açıklamayı dert edinir. Tanrı-insan ilişkisinin entegre tanımlandığı mitolojik gelenekte, doğayı mekan edinen antropomorfik tanrılar insanoğlunun kaderini ellerinde tutarlar. Dolayısıyla bu dönemde doğaya insan eliyle yapılacak bir müdahale tanrısal olanla anlaşmayı/bütünleşmeyi gerektirir. Arkaik dönem edebiyat ve sanatında doğa bir bağlam veya arka plan olarak değil, kahramanların bir uzantısı olarak betimlenir veya resmedilir. Delfi’deki Apollon kutsal alanında da benzer şekilde, doğal olan insan yapımı olanın bağlamını oluşturmaz. İnsan yapımı olan doğal olanın bir uzantısıdır, ondan ayrılmaz. Bu kutsal alanda tanrılar ve insanoğlu, insan yapımı ve peyzaj, deneyime dayalı bir mekansal organizasyon mantığı çerçevesinde entegre edilir. Makalede, bu deneyime dayalı mekansal organizasyon mantığı sinematik kavramlar çerçevesinde tartışılır. Kutsal alanın görünürde rastgele planı ziyaretçilerin her birinin deneyimleri ile ilişkilenen çoklu hareket/gözlem sekansları kurmalarına imkan verir. Farklı montaj sekansları gibi tanımlayabileceğimiz bu çoklu deneyimler sinema terminolojisinde genel plan diyebileceğimiz tasarlanmış kareler sayesinde, ortak bir zaman ve mekan bağlamına oturtulur. Bu kareler, insan yapımı olanı doğal olanın bir uzantısı olarak ona entegre tanımlar. İnsanoğlunun kendini tanrılardan ayırdığı Yunan kentinin demokratikleşme süreci sonucunda insanın doğa ile entegre ilişkisi kırılır. Bu kırılma sonucu insan, kendi kaderinin belirleyicisi olarak düzen kurmaya kendini muktedir saymaya başlar. Doğa tanrıların mekan tuttuğu kaotik bir yer olarak kentten soyutlanır. Kökü Helenistik sahne resimlerine dayanan Roma duvar resimlerinde, mitolojik peyzajlara, mimari bir çerçevenin arkasından bakılır. Bu mimari çerçeve, Lindos’taki Athena kutsal alanı veya Praeneste’deki Fortuna kutsal alanındaki kolonadlar gibi, insan yapımı olanı doğal olandan ayırır. Bu kutsal alanlarda, Helenistik dönemde perspektif konusundaki ilerlemeler sonucu gündeme gelmiş olabilecek bazı kavramlar, doğal peyzajdan kopuk kontrollü bir iç mekan yaratılmasında etkili olurlar. Ziyaretçinin hareketinin ve bakış açısının obsesif bir şekilde kontrol edildiği bu matematiksel soyut mekan anlayışı, çoklu hareket/gözlem sekanslarına izin veren Delfi’deki Apollon kutsal alanının mekansal organizasyon mantığından çok farklıdır. Mekansal kurgu kendi anıtsallığına odaklanır ve doğal bağlamdan kopar.
Description
Keywords
Antik Yunan ve Roma resim sanatı, perspektif, fenomenoloji