Cilt:61 Sayı:02 (2021)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:61 Sayı:02 (2021) by Author "Çelik, Seçkin"
Now showing 1 - 1 of 1
Results Per Page
Sort Options
Item KÜLTÜR EMPERYALİZMİ: BİR KAVRAMIN TÜRKİYE’DEKİ TARİHİ ÜZERİNE BİR İNCELEME (1960-1980)(Ankara Üniversitesi, 2021) Çelik, Seçkin; Other; Other1960’tan önce kültür emperyalizmi kavramının kullanıldığı az sayıdaki metni bir yana bırakırsak Türkiye’de bu kavramın bilimsel ve popüler düzeyde yaygın kullanıma girmesi 1960-80 döneminde gerçekleşmiştir. Üçüncü Dünya Ülkeleri olarak tanımlanan ülkelerin bağımsızlıklarını kazandıkları II. Dünya Savaşı sonrası dönemde kültür-emperyalizm ilişkilerine yönelik yeni yaklaşımların ortaya çıkması, bu kavramın popülerleşmesinde en belirleyici etkendi. Türkiye’de kültür emperyalizmi kavramına ilişkin yaklaşım farkları, siyasal söylemlerdeki farklılıklarla paralellik gösteriyordu. Ancak söylem içi farklılıklar da söz konusuydu. Kültür emperyalizmi kavramını tamamen reddeden entelektüeller dışarıda bırakılırsa, sol söylemde kültür emperyalizmi büyük ölçüde, ekonomik ve siyasi emperyalizmi destekleyici bir unsur olarak görülmüş ve kültürel bir dayatmayla ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte Üçüncü Dünyacı ve Batı karşıtı sol yaklaşımlar ile Batı hümanizmini insan uygarlığına çok önemli bir katkı olarak gören sol yaklaşımlar arasında bu kavramın nasıl ele alınacağı noktasında farklar ortaya çıkmıştır. Batı, emperyalizm ve kapitalizm arasındaki ilişkiler ne ölçüde dolaysız sayılıyorsa, Batılı kültür ürünlerine yönelik eleştirellik de o ölçüde artmıştır. Sağ söylemde ise farklılaşma milliyetçi-muhafazakâr yaklaşımla İslamcı yaklaşım arasındaydı. Ağırlıklı olarak kültür emperyalizmi; Batılılaşma, hümanizm ve materyalizmle ilgili zaten mevcut olan eleştirilere uygun düşen bir kavram olarak algılanmış ve dolayısıyla mevcut söyleme kolayca adapte edilmiştir. Bununla birlikte milliyetçi-muhafazakâr söylemde kültür emperyalizminin ana hedefi ve dolayısıyla ona karşı çıkılacak temel olarak milli kültür görülürken, İslamcı çevrelerde din bu anlamda ön plana çıkıyordu.