Browsing by Author "Göncüoğlu, Muammer"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item Beyaz peynir üretiminde enterococcus faecium’un starter kültür olarak kullanılması(2009) Göncüoğlu, Muammer; Bilir Ormancı, Fatma Seda; Kasımoğlu Doğru, AylinBu çalışmada, Enterococcus faecium’un yüksek sıcaklıkta pastörize edilen sütten üretilen peynirlerin olgunlaşma süreleri ve yapı bozuklukları üzerine etkilerinin incelenmesi ve dolayısıyla Türk beyaz peynirinde fonksiyonel starter kültür olarak kullanılabilirliğinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, iki tip (klasik - yüksek pişirme) beyaz peynir üretilmiştir. Peynir grupları vakum ambalajlanarak, 4°C’de 90 gün olgunlaştırılmış ve olgunlaşma periyodunun farklı aşamalarında mikrobiyolojik, kimyasal ve duyusal nitelikler yönünden incelenmiştir. Olgunlaşma süresi sonuna kadar, her iki peynir tipine ait deneme gruplarında E. faecium FAIR-E 198’in, 107 kob/g düzeyinin üzerinde olduğu saptanmıştır. Laktik asit yönünden iki peynir tipi arasında farklılık belirlenememesine karşın, kuru madde, kuru maddede yağ, kuru maddede tuz ve protein içeriği yönünden iki peynir tipi arasında farklılık bulunmuştur. En yüksek duyusal puanların ise klasik peynirin deneme grubuna ait olduğu gözlenmiştir. Çalışma bulguları doğrultusunda, E. faecium FAIR-E 198’in beyaz peynirin daha kısa sürede tüketime sunulmasını sağlayabileceği ve beyaz peynir üretiminde fonksiyonel starter kültür olarak kullanılabileceği sonucu elde edilmiştir. The objectives of the present study was to determine the function of Enterococcus faecium as a starter culture in Turkish white cheese and to investigate the effects on the ripening period and the texture defects. Two types (traditional - white cheese made with high temperature pasteurized milk) of white cheeses were produced. All groups were ripened in vacuum pack at 4°C for 90 d. Cheese samples were assessed for microbiological and compositional properties, proteolysis, and sensory evaluation at different ripening stages. E. faecium FAIR-E 198 survived to numbers 107 cfu/g in two type of cheeses until 90 d of ripening. Although lactic acid was not significantly different in two types, dry matter, salt in dry matter, fat in dry matter and total protein were significantly different between two types of cheeses. Treatment group of the traditional cheese had the highest sensory scores of all cheeses. Consequently, E. faecium FAIR-E 198 could be used as a functional starter for white cheese and be shorten ripening time.Item Emerging details about COVID-19 and chronology of the pandemic in Turkey Yıl 2020, Cilt 67, Sayı 3, 323 - 332, 03.06.2020(Ankara Üniversitesi, 2020-06-03) Göncüoğlu, Muammer; Ayaz, Naim; Cengiz, Görkem; Onaran, Bahar; Çufaoğlu, Gizem; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiCoronaviruses are found in all mammalian and avian species. Due to its mild infection on upper respiratory tract, this virus was not considered as a serious human pathogen until the outbreaks of SARS-CoV and MERS-CoV in 2002 and 2012, respectively. Recently the third and the biggest outbreak of coronavirus “COVID-19” or “SARS-CoV-2” has erupted and the world is now in a struggle to combat this disease. Although everything has not yet been fully clarified about this new type of virus, the data obtained from the studies conducted so far provides guidance on how to deal with SARS-CoV-2. In this context, this review provides information about pathogenesis, clinical symptoms, presence in animals, potential transmission routes of SARS-CoV-2 as well as the detection methods used in the world and Turkey.Item Gastroenteroloji poliklinik ve klinik hastalarında probiyotik kullanımının ve bilgi düzeylerinin araştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Koray, Tenekeci; Göncüoğlu, Muammer; Gıda Bilimi ve TeknolojisiBu çalışma, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı kliniklerine başvuran ve gönüllü olan bireylerin probiyotik ürünler hakkında bilgi düzeyini ve tüketim durumunu belirlemek amacı ile yapılmıştır. Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırmaya 44 yatarak tedavi gören hasta ile gastroenteroloji polikliniklere şikayetleri nedeniyle başvuran 99, toplam 143 birey katılmıştır. Hastaların % 58'i probiyotik kavramını daha önceden bilmemektedir. Probiyotik kavramını bildiğini ifade eden (n=60) hastaların %71,6 sı (n=43) kadındır. Cinsiyet ve probiyotik kavramını bilme arasında ( X²=5 ve p<0,05) anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Gastroenteroloji kliniğine bireyler; ağız ve özefagus rahatsızlıkları, mide rahatsızlıkları, karaciğer, safra kesesi, pankreas hastalıkları, bağırsak hastalıkları / rahatsızlıkları, enflamatuar bağırsak hastalıkları ve diğer şikayetleri ile başvurmuştur. Bağırsak hastalıklarının (n=26) %42'si, enflamatuar bağırsak hastalıkları (n=17) %47'si probiyotik kavramını önceden bilgi sahibi olduklarını ifade etmişlerdir. Probiyotik kavramını bildiğini ifade eden (n=60) hastaların bilgi kaynakları değerlendirildiğinde televizyon (n=20), doktor ve/veya diyetisyen (n=15) ilk iki sırayı almıştır. Araştırmaya katılan kadınların probiyotik bilgi düzeyi 10 puan üzerinden ortalama 2,96; erkeklerin probiyotik bilgi düzeyi 10 puan üzerinden ortalama 0,98'dir. Cinsiyet ve probiyotik bilgi düzeyi arasında (X²=2,706 ve p<0,05) anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Araştırmaya katılan bireylere son 3 ay içerisinde antibiyotik kullanımları sorulmuş katılımcıların (n=143), %43,4'ü antibiyotik tedavisi kullandıklarını (n=62), %2,1'i ise bilmediklerini (n=3) ifade etmişlerdir. Antibiyotik tedavisi kullananların (n=62), %17,7'si diş ve diş eti hastalıkları için, %19,4'ü üst solunum yolları enfeksiyonu tedavisi için kullandıklarını ifade etmişlerdir. Probiyotik bakteriler ve bunların kullanıldığı ürünler üzerine yapılan araştırmalar son yirmi yılda hızla genişlemiştir. Bunun en önemli sebeplerinden biri; artan bilimsel ve toplumsal bilinçlenme ile birlikte probiyotiklerin, özellikli hastalıklarda, direnç gelişen antibiyotiklerin yerine alternatif olarak ve/veya tamamlayıcı tedavi olarak kullanılabilmesidir. Bir diğer önemli unsur ise söz konusu bakterilerin gastrointestinal sistem ve vücudun diğer bölgelerinde kolonize olabilme özelliği ile sürekli tıbbi müdahale gerektirmeden, uzun vadede de etkilerinin gözlenmesidir. Sonuç olarak, toplum probiyotik kullanımı ve bilgi düzeyi önem kazanmaktadır. Fonksiyonel gıdalar ve probiyotikler konusunda toplum bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Anahtar Sözcükler: Fonksiyonel Gıda, ProbiyotikItem Growth of Listeria monocytogenes in çiğ köfte (raw meat ball)(2008) Şireli, U. Tansel; Göncüoğlu, Muammer; Pehlivanlar, SevdaÇiğ köfte (raw meat ball), a traditional food of Turkey, has become a commercial success in recent decades. This study was undertaken to determine the growth of Listeria monocytogenes in çiğ köfte at 4 ºC and 25 ºC. For this purpose çiğ köfte samples were divided into four groups and contaminated with 103 cfu/g, 104 cfu/g and 105 cfu/g, respectively. Also there was a control group for detecting the contamination of L. monocytogenes. Samples were analyzed at 0, 4, 8, 12 and 24 hours by using Most Probable Number (MPN) Technique. The results were shown that there was a 1-2 log MPN/g increase within 8 hours in samples which were incubated at 25 ºC and also after 24 hours of incubation 2 log MPN/g increase were observed in all groups. In Group “A” L. monocytogenes level increased to 5.66 log MPN/g from the initial number of 2.97 log MPN/g within 24 hour. Similarly L. monocytogenes levels increased to 6.17 log MPN/g from 4.32 log MPN/g and 7.04 log MPN/g from the initial number of 5.17 log MPN/g in Group “B” and Group “C” within 8 hour period at 25 ºC, respectively. The results of this study indicate that if the contamination occur during the production process of çiğ köfte with L. monocytogenes, çiğ köfte should be considered as an important source of public health problems, even its initial contamination level is low. As the lack of legislation on çiğ köfte, it is necessary to establish microbiological standards by regarding the measures of European Community Standards also hygienic measures must be taken to ensure a wholesome product. Geleneksel bir ürün olan çiğ köfte son yıllarda daha çok ticari önem kazanarak geniş bir tüketim alanına sahip olmuştur. Bu çalışmada 4 ºC ve 25 ºC’lerde muhafaza edilen çiğ köftelerde L. monocytogenes gelişiminin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada çiğ köfte örnekleri biri kontrol olmak üzere 4 gruba ayrılmıştır. Birinci grup 103 kob/g, ikinci grup 104 kob/g ve üçüncü grup 105 kob/g düzeyinde L. monocytogenes (NCTC-2167) ile kontamine edildikten sonra 0., 4., 8., 12. ve 24. saatlerde USDA/FSIS tarafından önerilen yöntem ile çiğ köftelerdeki L. monocytogenes gelişimi analiz edilmiştir. L. monocytogenes’in düzeyinin belirlenmesinde ise Most Probable Number (MPN) tekniği kullanılmıştır. Çalışmada 25 ºC’deki üç grupta da ilk 8 saat içerisinde 1-2 log MPN/g düzeyinde artış olduğu, 24 saat sonunda ise bu artışın 2 log MPN/g düzeyine ulaştığı saptanmıştır. Bu kapsamda A grubunda 2.97 log MPN/g olan başlangıç kontaminasyon düzeyi 25 ºC’de 24 saat sonunda 5.66 log MPN/g seviyesine yükselmiştir. B ve C gruplarında ise sırasıyla 4.32 log MPN/g ve 5.17 log MPN/g’dan 8. saat sonunda 6.17 log MPN/g ve 7.04 log MPN/g düzeyine ulaşmıştır. Çalışma bulgularından elde edilen sonuçlar ışığında yetersiz hijyenik koşullar altında üretilen çiğ köftelerde düşük düzeyde dahi L. monocytogenes ile bir kontaminasyon durumunda halk sağlığı riski oluşabileceği bu nedenle üretimden tüketime kadar her aşamada asgari hijyenik şartlar ile uygun muhafaza koşullarının sağlanması gerektiği düşünülmektedir. Bu amaca yönelik olarak, Türkiye’de çiğ köftelerin de yer aldığı hazır gıdalara yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa Birliği mevzuatı dikkate alınarak hazırlanmasının halk sağlığı ve gıda güvenliği açısından yararlar sağlayabileceği görüşüne varılmıştır.Item Hindi kuşbaşı örneklerinde vankomisin dirençli enterokokların varlığı ve moleküler karakterizasyonu(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) Mahalleh, Azam Azımı; Göncüoğlu, Muammer; Gıda Bilimi ve TeknolojisiÇalışmada, Ankara'daki marketlerde taze olarak satışa sunulan hindi kuşbaşı örneklerinden klasik kültür yöntemiyle Enterococcus spp. izolasyonu ve biyokimyasal testler kullanılarak identifikasyonu, izolatların PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) analizi ile doğrulanması, pozitif bulunan izolatların multipleks PCR ile tür düzeyinde identifikasyonu, Enterococcus spp. izolatlarının eritromisin, kloramfenikol, gentamisin, penisilin, streptomisin, vankomisin, linezolid, kinupristin-dalfopristin olmak üzere 8 farklı antibiyotik diski kullanılarak antibiyotik direnç profillerinin CLSI (Clinical and Laboratory Standards Institute) standartlarına göre saptanması, E. faecalis ve E. faecium olarak identifiye edilen serotiplerin van A ve van B direnç fenotipleri yönünden multipleks PCR analizi yapılarak moleküler karakterizasyonlarının belirlenmesi, vankomisine direnç gösteren tüm suşlarda E test yapılarak MİK (Minimum İnhibisyon Konsantrasyonu) değerlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda toplam 100 hindi kuşbaşı örnek analiz edilmiş, 50'si (% 50) Enterococcus spp. pozitif olarak tespit edilmiştir. Serotiplendirme sonuçlarına göre 50 örneğin 21'i (% 42) E. faecalis, 19'u (% 38) E. faecium, 5'i (% 10) E. gallinarum, 1'i (% 2) E. durans, 1'i (% 2) E. hirae, 3'ü (% 6) ise E. casseliflavus olarak identifiye edilmiştir. Enterococcus spp. olarak belirlenen 50 izolatın 7'sinin (% 14) van A, 18'inin (% 36) van B geni yönünden pozitif olduğu saptanmıştır. Antibiyotik direnç profillerine göre 50 izolatın 6'sının (% 12) 2 antibiyotiğe, 15'inin (% 30) 3 antibiyotiğe, 17'sinin (% 34) 4 antibiyotiğe, 8'inin (% 16) 5 antibiyotiğe, 3'ünün (% 6) 6 antibiyotiğe birden dirençli oldukları, bir E. faecalis (% 2) izolatı bir antibiyotiğe dirençli olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Vankomisin dirençli enterokok (VRE), multipleks PCR, antibiyotik direnç, E. faecalis, E. faecium, van A, van BItem Serotype distribution of Salmonella isolates from turkey ground meat and meat parts(2013) Erol, İrfan; Göncüoğlu, Muammer; Ayaz, Naim Deniz; Fen FakültesiThe aim of the study was to find out the serotype distribution of 169 Salmonella colonies recovered from 112 Salmonella positive ground turkey (115 colonies) and 52 turkey meat parts (54 colonies). Out of 15 Salmonella serotypes: S. Corvallis, S. Kentucky, S. Bredeney, S. Virchow, S. Saintpaul and S. Agona were identified as the predominant serovars at the rates of 27%, 13%, 12%, 12%, 11%, and 10%, respectively. Other serotypes were below 6% of the total isolates. All S. Kentucky and S. Virchow and most of the S. Corvallis (39/46) and S. Heidelberg (9/9) serotypes were recovered from ground turkey. The results indicate that turkey ground meat and meat parts were contaminated with quite distinct Salmonella serotypes. This is the first study reporting Salmonella serotype distribution in turkey meat and S. Corvallis as predominant serotype in poultry meat in Turkey. © 2013 Irfan Erol et al.