Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 437
Results Per Page
Sort Options
Item Öğretmen Adaylarınca Hazırlanan ve Sunulan Sosyal Öykülerin Otizmli Çocukların Sosyal Becerileri Edinmelerindeki Etkisi(Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, 2002) Giray, Dilan Akgün; Other; OtherSosyal öyküler, otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan çocukların davranışsal ve eğitsel gereksinimlerinin desteklemesinde etkililiği ortaya konmuş kanıt temelli uygulamalardan biridir. Öğretmen ve öğretmen adaylarının kanıt temelli uygulamaları yüksek uygulama güvenirliğiyle sunması OSB olan çocukların hedef becerilere ulaşmalarında oldukça önemlidir. Bu noktada öğretmen adaylarının hazırladığı ve sunduğu sosyal öykülerin okul öncesi OSB olan çocukların hedef sosyal becerileri (oyuncak paylaşma, sıraya girme ve merhaba deme) edinmeleri, uygulama sona erdikten sonra korumaları ve genellemeleri üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma tek-denekli araştırma modellerinden yoklama evreli çiftler arası çoklu yoklama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Sosyal geçerlik verilerinin değerlendirilmesinde içerik analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma bulguları öğretmen adaylarının sunulan eğitimin ardından sosyal öyküleri doğru biçimde yazma ve uygulama becerisini edindiğini, OSB olan çocukların da hedef sosyal becerileri edindiklerini, edindikleri sosyal becerileri koruduklarını ve genelleyebildiklerini göstermiştir. Öğretmen adayları ve OSB olan çocukların anne-babalarından elde edilen sosyal geçerlik bulguları çalışmanın olumlu değerlendirildiğini göstermiştir. Tartışma: Öğretmen adayları sosyal öyküleri doğru biçimde yazmış ve yüksek uygulama güvenirlikleriyle uygulamışlardır. OSB olan çocuklar ise hedef sosyal becerileri hızlıca edinmiş, korumuş ve genellemişlerdir. Öğretmen adaylarının sosyal öyküleri yüksek uygulama güvenirliğiyle yazması ve uygulaması alanyazındaki araştırma bulgularıyla da tutarlılık göstermektedir.Item Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların Duyguları Tanıma Becerileri(2016) Tülü, Burcu Kılıç; Ergün, Cevriye; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada öğrenme güçlüğü olan ve normal gelişim gösteren çocukların (yüz ifadeleri, hareket/duruş, ses tonları ve sosyal hikayelerle aktarılan) duyguları tanıma becerileri ve isimlendirme süreleri karşılaştırılmıştır. Çalışma grubunu üçüncü, dördüncü, beşinci sınıfa devam eden 60 öğrenme güçlüğü olan ve 60 normal gelişim gösteren toplam 120 çocuk oluşturmuştur. Değerlendirmeler “Sözel Olmayan İpuçlarını Algılama Becerilerini (SOİAB) Değerlendirme Aracı” kullanılarak yapılmıştır. Çocuklardan, değerlendirme aracında yer alan 6 duyguyu (mutluluk, üzüntü, kızgınlık, korku, şaşkınlık ve tiksinme) isimlendirmeleri istenmiştir. Tek yönlü varyans analizi sonucunda, öğrenme güçlüğü olan çocukların duyguları tanımada normal gelişim gösteren akranlarından daha düşük performans gösterdikleri ve duyguları daha yavaş isimlendirdikleri belirlenmiştir. Mutluluk, yüz ifadeleri ve sosyal hikayeler alanlarında tüm çocuklar tarafından en doğru yanıtlanan duygu olmuştur. Korku duygusu yüz ifadeleri alanında en sık şaşkınlıkla karıştırılmıştır. Çocuklar korku duygusunu en kolay hareket/duruş alanında tanırken; kızgınlığı en kolay ses tonları alanında tanımışlardır. Elde edilen sonuçlar alanyazın çerçevesinde tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.Item Okul Öncesi Kaynaştırma Sınıflarındaki Öğretmenlerin, Özel Gereksinimli ve Risk Grubu Çocukların Sınıf İçi Davranışlarının İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2016-08-05) Demir, Şeyma; Eğitim Bilimleri FakültesiOkul öncesinde kaynaştırma uygulamaları, birçok uzman ve öğretmen tarafından özel gereksinimli (ÖG) çocuklar için en iyi uygulamalar olarak görülmektedir. Ancak okul öncesi sınıflarda çalışan öğretmenler ve sınıflarındaki ÖG çocukların davranışlarının gözlemlendiği araştırmalar sınırlı sayıdadır. Bu nedenle araştırmanın amacı, sınıfında ÖG ve öğretmen görüşlerine göre risk grubu (RG) olduğu düşünülen çocuk olan okul öncesi öğretmenlerinin ve bu çocukların sınıf içi davranışlarının incelenmesidir. Betimsel bir araştırma olan bu çalışmada, Ankara’da bağımsız bir anaokulunda çalışan on yedi okul öncesi öğretmeni ile sınıflarındaki ÖG ya da RG çocukların davranışları, masa başı etkinlikler (MBE) ve serbest zaman etkinliklerinde (SZE) yarımşar saat kamera ile kaydedilmiştir. Video kayıtları, geliştirilen gözlem kayıt formları ile izlenmiş; böylece öğretmen ve ÖG ya da RG çocuk davranışları değerlendirilmiştir. Gözlem sonuçları, öğretmenlerin MBE ve SZE’de ÖG ya da RG çocukla benzer şekilde etkileşim kurduğunu, her iki etkinlikte de ÖG ya da RG çocuğa yönelik benzer sayıda olumlu davranış sergilediğini, olumsuz davranışlarının çok az olduğunu göstermiştir. ÖG ya da RG çocuklar ise akranlarıyla SZE’de MBE’ye oranla daha çok etkileşim kurmuşlar, SZE’de akranları ve öğretmenleriyle olumlu etkileşimlerinin sıklığı MBE’ye göre biraz daha fazla olmuştur. Her iki etkinlikte de akranları ve öğretmenlerine yönelik olumsuz etkileşim sıklıklarının da benzer olduğu görülmüştür. Ayrıca hem MBE hem de SZE için problem davranışlarının oranı benzer bulunmuş, çocukların MBE’nin yarısına yakınında verilen görev üzerinde çalıştıkları belirlenmiştir. Bulgular ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılmıştır.Item Etkileşimli Kitap Okuma: Dil ve Erken Okuryazarlık Becerilerinin Geliştirilmesinde Etkili Bir Yöntem(Ankara Üniversitesi, 2016-08-05) Ergül, Cevriye; Sarıca, Ayşe Dolunay; Akoğlu, Gözde; Eğitim Bilimleri FakültesiErken okuryazarlık, çocukların okul öncesi dönemde okuma ve yazmaya ilişkin kazanmaları gereken önkoşul bilgi, beceri ve tutumları içermektedir. Yapılan birçok çalışmada erken okuryazarlık becerilerinin gelecekteki okuma yazma ve akademik becerileri güçlü bir şekilde yordadığı gösterilmiştir. Araştırmalardan elde edilen sonuçlar kısa ve uzun dönemde okul başarısı üzerinde etkili olduğu gözlenen erken okuryazarlık becerilerinin, okul öncesi dönemde desteklenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Yetişkinlerin ev ve okul ortamlarında çocuklarla gerçekleştirdikleri birlikte kitap okuma etkinlikleri de, erken okuryazarlık becerilerinin desteklenmesinde en sık kullanılan müdahale yöntemlerinden birisidir. Alanyazında, yetişkinin çocuğa yönelik öğretici davranışlarını içeren kitap okuma etkinliklerinin, çocukların dil gelişimleri üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir. Bu bağlamda geliştirilen ve yetişkin ile çocuk arasında etkin bir iletişimi temel alan Etkileşimli Kitap Okuma (EKO) uygulamaları ise yetişkinin okuma sırasında aktif dinleyici konumunda olması, çocuğa öykü ile ilgili sorular yönelterek konuşma fırsatları sağlaması, bilinmeyen sözcükleri tanımlaması ve çocuktan gelen yanıtları tekrarlayarak genişletmeler yapması bakımından geleneksel uygulamalardan farklılaşmaktadır. Çok sayıda çalışmada EKO’nun çocukların dil, erken okuryazarlık becerileri ve okumaya yönelik tutumları üzerindeki olumlu etkilerinin olduğu ve gelişen bu becerilerin akademik başarıya önemli katkılarının olduğu gösterilmiştir. Bu noktadan hareketle bu yazıda, EKO yöntemi ele alınmış ve uygulama adımlarına iliItem Okul Öncesi Öğretmenlerinin Riskli Oyunlara Yönelik Görüş ve Algıları(Ankara Üniversitesi, 2016-08-05) Güler, M. İpek; Demir, Ergül; Eğitim Bilimleri FakültesiÇocukların oyunlarında heyecan aramak için yaptıkları ve fiziksel olarak yaralanma riski olan oyunlar riskli oyun kavramı altında tartışılmaktadır. Bu çalışmada, okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin çocukların riskli oyunlarına yönelik görüş ve algılarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma nitel araştırma yaklaşımıyla açımlayıcı bir araştırma olarak yürütülmüştür. 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında Ankara ilindeki altı farklı okul öncesi eğitim kurumunda görev yapan toplam 25 öğretmen çalışma grubunu oluşturmuştur. Veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen bir görüşme formu kullanılarak ve birebir görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Görüşmelerin dökümü ile elde edilen dokümanlar üzerinde belge tarama yapılmış ve öğretmen görüşlerinin sıklık dağılımları üzerinden analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, çalışma grubunda bulunan öğretmenlerin riskli oyunlara karşı temkinli yaklaştıkları belirlenmiştir. Çocukların fiziksel sağlıklarına verilen önem onların risk almalarının önünde bir engel olarak görülmektedir. Bunun, risk kavramının tehlikeli ve zarar verici olarak algılanmasından kaynaklanabileceği gözlemlenmiştir. Diğer taraftan velilerin ve idarecilerin öğretmenler ve oyunlara yönelik tutumlarının, ayrıca fiziksel altyapı sorunlarının da riskli oyunları engelleyen diğer etkenler arasında olabileceği görülmüştürItem Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocukların Sosyal İletişim Becerileri ve Dil Gelişim Özellikleri(Ankara Üniversitesi, 2016-08-05) Akçamuş, Meral Çilem Ökcün; Eğitim Bilimleri FakültesiDil ve iletişim alanında yaşanan güçlükler, otizm spektrum bozukluğunun (OSB) tanı ölçütlerinden birisidir ve bu güçlükler OSB olan çocuklarda otizmin şiddetini belirleyen önemli bir değişken olarak ele alınmaktadır. OSB olan çocukların dil gelişiminde heterojen bir yapı olduğu kabul edilmektedir. OSB olan bazı çocuklar sözel dili hiç edinemezken, bazı çocuklarda normal gelişim gösteren akranlarına yakın bir sözel dil kullanım örüntüsü görülebilmektedir. Bu derleme çalışmasında OSB olan çocukların dil ve iletişim becerilerine ilişkin gelişimsel özellikleri incelenmiştir. OSB olan çocuklarda söz öncesi dönemde sözel olmayan sosyal iletişim becerilerine, sözel dil döneminde dilin bileşenlerine ilişkin sendroma özgü gelişimsel özellikler/bozukluklar görülmektedir. Bu nedenle bu derleme çalışmasında OSB olan çocukların söz öncesi dönemde sözel olmayan sosyal iletişim becerilerine yönelik gelişimleri ele alınacaktır. Bunun yanı sıra sözel dil döneminde olan OSB olan çocukların dilin biçimbirim bilgisi/sözdizimi, anlam bilgisi ve kullanım bilgisi bileşenlerine yönelik gelişimsel özellikleri incelenecektir. Alanyazından derlenen bu çalışmanın OSB olan çocuklarda dil gelişimi üzerine çalışan öğretmenlere ve araştırmacılara yol göstereceği düşünülmektedir.Item Üstün Yetenekli Çocukları Belirlemede Öğretmen Öncelikleri: İkili Karşılaştırma Yöntemiyle Bir Ölçekleme Çalışması(Ankara Üniversitesi, 2016-08-05) Özberk, Eren Halil; Özberk, Elif Bengi Ünsal; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmanın amacı üstün yetenekli çocukları belirlemede öğretmen önceliklerinin tespit edilmesidir. Bu doğrultuda alanyazına ve uzman görüşüne dayalı olarak üstün yetenekli bireylere ait özellikler belirlenmiş, ardından bu öğrencileri seçmede en önemli referans kaynağı olan öğretmenlere bu kriterler sunularak onların görüşlerine göre ölçekleme yöntemi ile önem dereceleri tespit edilmiş ve bu önem derecelerinin öğretmenlerin demografik özelliklerine göre nasıl değişkenlik gösterdiği incelenmiştir. Bu amaçla ölçekleme çalışmasında üstün yetenekli öğrencilerin özellikleri yedi ifade altında toplanmıştır. Araştırmada Ankara ili merkez ilçelerinde bulunan 785 öğretmenden bu 7 özelliği ikili karşılaştırma yaparak sıralamaları istenmiştir. Yapılan ölçekleme işlemi sonunda öğretmenlerin üstün yetenekli çocukları belirlemede ilk önce tercih ettiği özellik, çevreye ve sosyal olaylara karşı duyarlı olması, son tercih ettiği özellik ise arkadaş çevresinde liderlik özelliğine sahip olması olmuştur. Öğretmenlerin demografik özelliklerine göre önem sıralamasında ise üstün yetenekli çocukları belirlemede ilk tercih edilen özellik, çevreye ve sosyal olaylara karşı duyarlı olması olmuştur.Item Farklı Branştan İlkokul Öğretmenlerinin Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı, Yasal Düzenlemeler ve Kaynaştırma Uygulamaları Hakkındaki Görüşleri(Ankara Üniversitesi, 2016-11-21) Yılmaz, Engin; Batu, Emine Sema; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada, Eskişehir’deki bir ilkokuldaki öğretmenlerin Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP), yasal düzenlemeler ve kaynaştırma uygulamaları hakkındaki görüşlerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Öğretmenlerin branşları sınıf öğretmenliği, özel eğitim öğretmenliği, okul öncesi öğretmenliği, İngilizce öğretmenliği ve rehberlik branşlarından oluşmaktadır. Çalışmanın verileri yarı-yapılandırılmış görüşme tekniğine uygun görüşme soruları hazırlanarak, gönüllü 17 öğretmen ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Görüşmeler beş ile 21 dakika arasında değişen sürelerde gerçekleşmiştir. Yapılan görüşmelerden sonra araştırma verileri betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda özel gereksinimli öğrencilerin eğitiminde yaşanan sorunlar daha çok; sınıf mevcutlarının özel gereksinimli öğrencilere göre düzenlenmemesi, eğitsel değerlendirme, tanılama ve yerleştirmede problemlerin olması, süreç içerisindeki kişilerin yeterince bilgilendirilmemesi, velilerin çocuklarının özel durumlarını kabul etmemeleri, normal gelişim gösteren öğrencilerin özel gereksinimli öğrencilere karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergilemeleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Çalışmada ayrıca, BEP ile ilgili genel olarak bilgi sahibi olunduğu, BEP geliştirme sürecinde sorumlulukların yerine getirildiği, rehberlik servisi ve okul idaresinden gerekli desteğin özel gereksinimli bireylere sağlandığı sonucu elde edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular bazı öneriler sunmuştur. Sınıf mevcutlarının azaltılması, fiziksel, öğretimsel ve davranışsal düzenlemelerin yapılması; eğitsel değerlendirme, yerleştirme ve tanılama işlemlerinin titizlikle yapılması, süreç içerisindeki herkesin bilgilendirilmesi ve destek eğitim odalarının yaygınlaştırılması durumunda kaynaştırma uygulamalarının daha başarılı olacağı düşünülmektedir.Item Zihin Yetersizliği Olan Öğrencilere Madeni Paraların Öğretiminde Zihin Yetersizliği Olan Bir Akran Tarafından Sunulan Eşzamanlı İpucuyla Öğretim Yönteminin Etkililiği(Ankara Üniversitesi, 2016-11-21) Tümeğ, Sedef; Pınar, Elif Sazak; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada zihin yetersizliği olan öğrencilerin madeni paraları (1 lira, 50 kuruş, 25 kuruş, 10 kuruş, 5 kuruş) öğrenmelerinde zihin yetersizliği olan bir akran tarafından sunulan eşzamanlı ipucuyla öğretimin etkililiği incelenmiştir. Araştırmada tek-denekli araştırma yöntemlerinden, yoklama evreli denekler arası çoklu yoklama modeli kullanılmıştır. Araştırmaya yaşları 12 ile 13 arasında değişen ve zihin yetersizliği olan üç öğrenen akran ile 16 yaşında hafif düzeyde zihin yetersizliği olan bir öğreten akran katılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkeni, zihin yetersizliği olan öğrencilerin madeni paraları tanıma (söyleme ya da gösterme) becerisidir. Bağımsız değişkeni ise hafif düzeyde zihin yetersizliği olan öğreten akran aracılığı ile sunulan eşzamanlı ipucuyla öğretim yöntemidir. Araştırmanın sonucunda; (1) hafif düzeyde zihin yetersizliği olan öğreten akranın zihin yetersizliği olan öğrenen akranlara madeni paraları öğretirken eşzamanlı ipucuyla öğretim yöntemini güvenilir bir şekilde uyguladığı, (2) madeni paraları öğretmede (söyleme ya da gösterme) eşzamanlı ipucuyla öğretim yönteminin etkili olduğu, (3) öğrenen akranların kazandıkları becerilerin kalıcılığını öğretim sona erdikten beş, yedi ve 10 gün sonra koruyabildikleri, (4) öğrencilerin madeni paraları gösterme veya söyleme becerisini farklı kişilere (öğretmenlere ve annelere) genelleyebildikleri bulunmuştur. Çalışmanın sosyal geçerlik bulgularında, özel eğitim öğretmenlerinin tamamı araştırmaya yönelik olumlu görüş bildirmişlerdir. Araştırmada elde edilen bulgular ilgili alan yazın ve uygulamalar çerçevesinde tartışılmıştır.Item Özel Eğitim Öğretmen Adaylarının Üstbiliş Farkındalıklarının Tespiti(Ankara Üniversitesi, 2016-11-21) Aykut, Çığıl; Karasu, Nejdet; Kaplan, Gamze; Eğitim Bilimleri FakültesiGenel olarak öğretmen yetiştirme alanında ve özelde özel eğitim alanında son yıllarda değişiklikler gerçekleşmesi zorunlu hale gelmektedir. Yeni tip öğretmen tartışması altında yetişecek öğretmenlerin sergilemeleri gereken özellikler konusunda öğretmenlerin yeni durumlar karşısında kendilerini geliştirmeye dönük özelliklere sahip, değişkenlere göre kararlarını düzenleyebilen ve performansıyla ilgili değerlendirmeler yapabilen öğretmenler olmaları beklenmektedir. Bu nedenle öğretmen adaylarının gelişmiş üstbiliş becerilerine ihtiyaç duyacakları tartışması yükselmektedir. Bu çalışmada özel eğitim bölümlerinde eğitim almakta olan öğretmen adaylarının üstbiliş farkındalıklarının tespiti hedeflenmiştir. Ayrıca üstbilişsel farkındalık ile akademik başarı arasındaki ilişki ve diğer değişkenlere göre gruplar arası farklılıkların tespiti hedeflenmiştir. Çalışmanın sonucunda özel eğitim bölümü öğrencilerinin akademik not ortamaları ile üstbiliş farkındalıkları arasında eksi yönde bir ilişki tespit edilmiştir ki bu da incelenmesi gereken bir duruma neden olmaktadır. Ayrıca sınıf düzeyleri, not ortalaması ve mezun olunan lise bakımından grup farklılaşması tespit edilmiştir.Item Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Karşılıklı Taklit Eğitimi(Ankara Üniversitesi, 2016-11-23) Töret, Gökhan; Özmen, Rüya; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmada, son yıllarda ilgili araştırmalar çerçevesinde Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocuklara taklit becerileri eğitiminde etkili olduğu bildirilen Karşılıklı Taklit Eğitimi’nin (Reciprocal Imitation Training; Ingersoll, 2008) incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, ilk olarak Karşılıklı Taklit Eğitimi’ne (KTE) ilişkin kuramsal çerçeveye yer verilmiş; ikinci olarak, KTE teknikleri ve uygulama adımları tanıtılmıştır. Üçüncü olarak ise OSB olan çocukların taklit becerileri edinim veya kendiliğinden kullanım düzeyleri üzerinde KTE’nin etkililiğini inceleyen ilgili araştırma bulguları sunularak alanyazın çerçevesinde tartışılmıştır. Dördüncü ve son olarak, alanyazın doğrultusunda, Türkiye’de OSB olan çocuklara taklit becerileri öğretimine yönelik araştırma ve uygulama önerilerinde bulunulmuştur.Item Başarılı ve Başarısız Dördüncü Sınıf Okuyucularının Okuduğunu Anlama ve Özetleme Becerileri(Ankara Üniversitesi, 2016-11-23) Kudret, Zeynep Bahap; Baydık, Berrin; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmada okumada başarılı olan ve olmayan öğrencilerin okuduğunu anlama ve özetleme becerilerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, öğrencilerin yazılı özetlerindeki biçimbirimbilgisi/sözdizimi [Ortalama Sözce Uzunlukları (OSU)] ve sözcük dağarcıkları da [Farklı Sözcük Sayısı (FSÖZS)] karşılaştırılmıştır. Ayrıca, okuduğunu anlama puanları, özetleme puanları, OSU ve FSÖZS arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu amaçla, 122 başarılı ve 122 başarısız okuyucu olmak üzere, toplam 244 dördüncü sınıf öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Bulgular, zayıf okuyucuların tüm soru türlerini yanıtlamada akranlarından daha başarısız olduklarını göstermiştir. Bununla birlikte, her iki gruptaki öğrencilerin de en çok ana düşünceyi bulma ile kişisel bilgi ve deneyimlerini kullanarak çıkarım yapma sorularında güçlük çektikleri belirlenmiştir. Zayıf okuyucuların özetlemenin tüm alt becerilerinde, ayrıca OSU ve FSÖZS ölçümlerinde akranlarından daha fazla güçlüğe sahip oldukları görülmüştür. Özetleme, biçimbirimbilgisi/sözdizimi (OSU) ve sözcük dağarcığı (FSÖZS) değişkenlerinin okuduğunu anlama üzerindeki etkisi incelendiğinde, biçimbirimbilgisi/sözdiziminin okuduğunu anlamayı en iyi yordayan değişken olduğu bulunmuştur.Item Williams Sendromu Olan Bireylerin Ailelerinin Deneyimlerinin ve Karşılaştıkları Güçlüklerin Belirlenmesi(Ankara Üniversitesi, 2016-11-23) Ersan, Deniz Tekin; Kiriz, Mine; Eğitim Bilimleri FakültesiWilliams Sendromu, belirli bir kromozomda silinme meydana gelmesi ile oluşan nörogelişimsel bir bozukluktur. Görülme sıklığı düşük olan Williams Sendromu ile ilgili yapılmış çalışmalar hem ülkemizde hem de dünyada son derece sınırlıdır. Bu araştırma ile Williams Sendromu olan bireylerin ailelerinin yaşadığı deneyimlerin ve güçlüklerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın modeli nitel araştırma yöntemidir. Araştırmaya beş Williams Sendromu olan bireyin ailesi katılmıştır. Araştırmada veriler, yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi ile ve telefon aracılığı ile toplanmıştır. Veriler betimsel analiz ile analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre; katılımcıların tümünün Williams Sendromu olan bir çocuğa sahip olmayı zor bir deneyim olarak değerlendirdikleri, çocuklarının geleceğine yönelik kaygı taşıdıkları gözlenmiştir. Ailelerin yaşadıkları güçlüklere bakıldığında özellikle çocuklarının davranış problemlerine dair yaşanan güçlükler öne çıkmaktadır. Bunun yanında eğitim ve sağlık alanında uzmanların konu ile ilgili bilgisinin yetersizliği, sahip oldukları olumsuz tutumlar ve aynı zamanda verilen hizmetlerin yetersizliği ile ilgili görüşler öne çıkmaktadır. Ek olarak, kaynakların azlığı ve bilgiye ulaşmanın zorluğuna ilişkin bulgular da elde edilmiştir.Item Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) Olan Bireylerin Fiziksel Aktivitelerine İlişkin Yapılan Çalışmaların Gözden Geçirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2016-11-23) Görgün, Bora; Melekoğlu, Macid Ayhan; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırmada, Türkiye’de ve dünyada otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan bireylerin fiziksel aktivitelerine ilişkin 2004-2014 yılları arasında yapılan tez ve makale çalışmalarının gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Ulusal Tez Merkezi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (TÜBİTAK ULAKBİM), EbscoHost, Proquest Dissertations and Theses Global, SAGE ve SpringerLink veritabanları taranmış ve konuyla ilgili 16 tez çalışmasına ve hakemli dergilerde yayınlanmış 33 makaleye ulaşılmıştır. Elde edilen çalışmalar dört kategoride incelenmiştir. “OSB olan bireylerin fiziksel aktivitelerini karşılaştırma” kategorisinde altı, “fiziksel aktivite programının OSB olan bireyler üzerine etkisi” kategorisinde 26, “fiziksel aktiviteye yönelik ailelerin ve öğretmenlerin görüşleri” kategorisinde altı ve “fiziksel aktivite programlarının niteliklerini belirleme ve artırmaya yönelik çalışmalar” kategorisinde 11 çalışma yer almaktadır. Sonuçlar fiziksel aktivitenin OSB olan bireylerin gelişimlerine olumlu katkı sağladığını, ülkemizde yapılan çalışmaların fiziksel aktivitenin etkisi üzerine yoğunlaştığını ve fiziksel aktivite programlarının niteliği, farklı yetersizlik gruplarındaki bireylerle fiziksel aktivite düzeylerinin karşılaştırılması gibi farklı alanlarda çalışmalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.Item Etkili Pekiştireçlerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Sistematik Yöntemler(Ankara Üniversitesi, 2017-01-19) Korkmaz, Özlem Toper; Eğitim Bilimleri FakültesiOlumlu pekiştirme uygulamalı davranış analizinin en sık kullanılan davranış ilkelerinden birini oluşturmaktır ve başarısı ise kullanılan pekiştireçlerin etkililiğine bağlıdır. Dolayısıyla bir davranış değiştirme programına başlamadan önce etkili pekiştireçlerin belirlenmesi son derece önemlidir. Bununla birlikte pek çok durumda etkili pekiştireçlerin belirlenmesi güç olabilmektedir. Özellikle ağır düzeyde yetersizliği olan bireyler, çoklu yetersizliği olan bireyler ve erken çocukluk döneminde olan bireyler için sistematik yöntemlere gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle alanyazında araştırmacılar çeşitli sistematik pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemleri geliştirmişlerdir. Ancak ülkemizde bu yöntemlere ilişkin çok sınırlı sayıda Türkçe kaynağa ve araştırmaya ulaşılmaktadır. Bu yüzden bu çalışmada, sistematik pekiştireç belirleme yöntemlerinin incelenmesi ve bu yöntemler hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Verilen bilgiler ve önerilerin, alanda çalışan uygulamacılar ve ileri araştırmalar için katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Item İşitme engelli okuyucuların okuma sürecinde Türkçenin ve Türk İşaret dilinin biçim-sözdizim özellikleri(Ankara Üniversitesi, 2017-01-30) Uğurlu, Necla Işıkdoğan; Eğitim Bilimleri Fakültesiİşitme engelli okuyucuların bir metni bütünüyle kavrayabilmesi için biçimbirimsel ve biçim-sözdizimsel farkındalık becerilerinin gelişmesi gerekmektedir. En küçük birimleri inceleyen biçimbilim sadece birimleri değil, metnin tümünün kavranmasını hedeflemektedir. Kısacası biçimbirimsel ve biçim-sözdizimsel becerilerde öğrencilerin sahip oldukları farkındalığın, onların sesbilim, sözdizim, anlambilim gibi diğer dil bileşenlerine ilişkin becerilerde de farkındalık sağlamaktadır. Günümüzde okuma becerilerini kazanmada, dil bileşenlerini kapsayan biçimbirimsel ve biçim-sözdizimsel farkındalık becerilerinin önemi giderek daha fazla sayıda vurgulanmaktadır. İşitme engelli okuyucuların işaret dili yeterliği ile okuma yazma becerilerinin kazanımı arasında pozitif bir ilişki olmakla birlikte her iki dilin de kendi dilbilimsel kurallarının olduğu ve okuryazarlık becerilerinin kazanılmasında diller arası olumlu bir etkileşimin olduğu bilinmektedir. Bu nedenle de işaret dili yeterliliği ile okuma yazma becerileri arasındaki bu olumlu etkileşimden yola çıkarak her iki dilin biçim-sözdizimsel özelliklerinin öğrenilerek işitme engelli çocukların okuma yazma becerilerinin kazanımında etkili kullanımına yer verilmelidir. Bu derlemede, okuma becerilerinde Türk İşaret Dili (TİD) ve Türkçe olmak üzere her iki dilin biçimbilimsel ve biçim-sözdizimsel özellikleri eylemlerde uyum ve zaman kategorileri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.Item Ortaokula devam eden işitme engelli öğrencilerin yazı performanslarının incelenmesi: Örnek grup çalışması(Ankara Üniversitesi, 2017-02-13) Alatlı, Reşat; Servi, Ceyhun; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmada, işaret dili ile dikte edilen bir metin incelenerek, işitme engelli öğrencilerin yazma performanslarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 6.,7. ve 8. sınıfa devam eden 10 işitme engelli öğrenci katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacıların hazırladığı, uzman görüşü alınmış ve gündelik hayatta sık kullanılan sözcüklerin yer aldığı 57 kelimeden oluşan bir metin kullanılmıştır. Yazılı metinlerdeki, yazma hataları analiz edilmiştir. Elde edilen yazılı metinlerde harf ve/veya hece atlama (letter and/or morpheme omission), harf ve/veya hece ekleme (addition of letter and/or morpheme), sözcük atlama (word omission), sözcük ekleme (addition of word) hataları olduğu görülmüştür. Ayrıca kelimenin yanlış olarak kullanılması ve çekim eki hataları gibi hatalar yaptıkları belirlenmiştir. İşitme engelli öğrencilerin, yazılı anlatım becerilerindeki sınırlılıklarının, günlük yaşam ve akademik beceriler üzerindeki etkisi alanyazın çerçevesinde tartışılmıştır.Item Özel Gereksinimli Bireylerin Tercihlerinin Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2017-02-22) Çetin, Müzeyyen Eldeniz; Eğitim Bilimleri FakültesiÖzel gereksinimli bireylerin topluma kazandırılmasında eğitim oldukça önemli rol oynamaktadır. Eğitimin etkili olabilmesi için özel gereksinimli bireylerin problem davranışlarının azaltılması, etkinliklere yönelik motivasyonlarının ve etkinlikle ilgili olma davranışlarının artırılması gerekmekte ve artırılması hedeflenen davranışlarda pekiştireç kullanımı oldukça önemli olmaktadır. Pekiştireçlerin bireylerde pekiştirme rolü üstlenebilmesi için bireylerin tercihlerinin doğru tespit edilmesi, bunun için de farklı ortamlarda gözlemlerin yapılması ya da tercihlerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Alan yazında tercihleri tespit etmek için gözlem yönteminin kullanılabildiği belirtilmekte ancak gözlemi yapan kişinin bireysel özellikleri, gözlem sırasındaki uyaranların sınırlılığı ve gözlemin uzun zaman almasından dolayı sistematik olarak uygulanan tercih değerlendirmelerinin de kullanılabildiği görülmektedir. Tercih değerlendirmeleri, bireylerin tercihlerini belirlemek için yapılan değerlendirmelerdir. Bu makalede tercih değerlendirme, özel gereksinimli bireylerin tercihlerini belirtme davranışları, tercih değerlendirme türleri ve etkili bir şekilde tercih değerlendirmesi yapmak için nelere dikkat edilmesi gerektiği tartışılmıştır.Item Ağır ve Çoklu Yetersizliği (AÇYE) Olan Bireylerle Çalışan Özel Eğitim Öğretmenlerinin Yaşadıkları Sorunların Belirlenmesi(Ankara Üniversitesi, 2017-03-09) Adıgüzel, Sakine; Kizir, Mine; Eratay, Emine; Eğitim Bilimleri FakültesiBu araştırma, ağır ve çoklu yetersizliği (AÇYE) olan bireylerle çalışan özel eğitim öğretmenlerinin yaşadıkları sorunların belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Bu doğrultuda, AÇYE olan bireylerle çalışan özel eğitim alan mezunu 14 özel eğitim öğretmeniyle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve görüşmelerin ses kayıtları yazılarak görüşme dökümleri hazırlanmıştır. Veriler betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Bulgular temel olarak; özel eğitim öğretmenlerinin AÇYE hakkında yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadıklarını, alanda çalışan uzman sayısının yetersiz olduğunu, özel eğitim öğretmeni yetiştirmeye ilişkin sorunlar olduğunu, ekip çalışmasının yetersiz olduğunu, yasal düzenlemelerin yetersiz olduğunu, müfredata ilişkin sorunlar olduğunu, öğrencilerin eğitim kurumlarına yerleştirilmesine ilişkin sorunlar olduğunu, hizmet içi eğitimin yetersiz olduğunu ve müfredata ilişkin sorunlar olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırma bulgularından yola çıkarak, özel eğitim lisans programlarında ağır ve çoklu yetersizliğe yönelik derslerin sayılarının artırılması, teorik derslerin uygulamalarla desteklenmesi, alanda çalışan öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerle desteklenmesi ve ağır ve çoklu yetersizlik alanına yönelik lisansüstü programların açılarak alandaki uzman sayısı arttırılması önerilebilir.Item Anasınıfı Çocuklarının Erken Okuryazarlık Beceri Profili: Ankara Örneklemi(Ankara Üniversitesi, 2017-03-23) Kargın, Tevhide; Güldenoğlu, Birkan; Ergül, Cevriye; Eğitim Bilimleri FakültesiBu çalışmanın genel amacı, Ankara ilinde öğrenim gören anasınıfı çocuklarının erken okuryazarlık beceri profilinin oluşturulmasıdır. Bu genel amaç doğrultusunda araştırmaya, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı anasınıflarında öğrenim gören ve farklı sosyoekonomik düzeylerden gelen toplam 403 çocuk dâhil edilmiştir. Çalışma içerisinde çocukların sahip oldukları erken okuryazarlık becerileri, beş yaş çocuklarına yönelik standardizasyonu yapılmış ve yedi alt testten (Alıcı Dil, İfade Edici Dil, Genel İsimlendirme, İşlev Bilgisi, Harf Bilgisi, Sesbilgisel Farkındalık ve Dinlediğini Anlama) oluşan bir erken okuryazarlık testi – Erken Okuryazarlık Testi (EROT) – ile değerlendirilmiştir. Çalışma içerisinde yapılan tüm değerlendirmeler, çocukların kendi okullarında belirlenmiş bir ortamda yaklaşık 40-45 dakikalık bireysel oturumlarla yürütülmüştür. Yapılan değerlendirmelerden elde edilen veriler, iki aşamada analiz edilmiştir. İlk aşamada çocukların EROT’un alt testlerinden elde ettikleri puanların betimsel istatistikleri, ikinci aşamada ise puanların alt testlere göre dağılımları ayrı ayrı hesaplanmıştır. Analizlerden elde edilen bulgulara genel olarak bakıldığında, çalışmaya dahil edilen çocukların erken okuryazarlık becerileri kapsamında ele alınan beceriler içerisinde sadece sözcük bilgisi alanında beklenen düzeye yakın oldukları fakat diğer tüm alt alanlarda beklenen başarıyı gösteremedikleri görülmüştür. Araştırmanın tartışma bölümünde, çocukların erken okuryazarlık becerisindeki durumları, okul öncesi kurumlarında kullanılan eğitim programı ve güncel eğitim etkinlikleri temelinde ayrıntılı olarak tartışılmıştır.