Cilt:10 Sayı:01 (2021)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 10 of 10
  • Item
    Anne Sütünün Gastrointestinal Sistem ve Mikrobiyal Çeşitliliğe Etkisi
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Kıray, Esin; Other; Other
    Anne sütü, tam beslenme sağlama yeteneği ve birçok biyoaktif sağlık faktörü nedeniyle yeni doğan bebekler için optimum beslenme rejimi olarak kabul edilmektedir. Anne sütü ile beslenme, mama ile beslenen bebeklere göre daha iyi bir bebek sağlığı ve bağışıklık gelişimi, daha az gastrointestinal hastalık insidansı ve daha düşük ölüm oranları ile ilişkilendirilmektedir. Anne sütü, büyümekte olan bebek için temel besin içeriği sağlamanın yanı sıra, yapısındaki oligosakkaritler ile patojenik bakteriyel yapışmayı önlemekte ve yararlı mikroorganizmaların bağırsakta kolonileşmesini teşvik etmektedir. Başlangıçta anne sütü steril bir sıvı ve izole edilen mikroorganizmalar kontaminant olarak kabul edilirken, günümüzde anne sütünün artık benzersiz bir mikrobiyoma sahip olduğu kabul edilmektedir. Yapılan çalışmalarda insan sütünden türetilen bu suşların, potansiyel probiyotikler olduğu kabul edilebilmektedir. Probiyotik bakteriler patojen bakterilerin aktivitesini engelleyerek kolon başta olmak üzere dolaylı olarak insan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalardır. Bu derleme, probiyotik gelişime odaklanarak anne sütü mikrobiyotasının mikrobiyal bileşimini ve anne sütü ve formül mama ile beslenen bebeklerdeki mikrobiyal çeşitliğin kıyaslanması amaçlamaktadır. Ayrıca elde edilen mikrobiyal farklılıkların pek çok hastalıkla ilişkisini ortaya koymayı hedeflemektedir.
  • Item
    Gebelik Döneminde Kanıta Dayalı Yaklaşımların Güncel Rehberler Doğrultusunda İncelenmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Sezgin, Duygu; Other; Other
    Maternal, fetal mortalite ve morbiditeyi azaltmaya yönelik küresel stratejiler, gebelik döneminde kanıta dayalı yaklaşımlar ile sağlık hizmetlerinin standartlaşmasına, tanı, tedavi ve bakım sürecinde karar verirken en iyi kanıtların dikkatli, özenli ve akıllıca kullanılmasına ağırlık vermektedir. Dünya Sağlık Örgütü, perinatal mortalitenin azaltılmasında, güvenli gebelik ve doğum için prekonsepsiyonel dönemden başlayarak antenatal dönemde kullanılan kanıt temelli uygulamaların yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulamış ve bu süreçte kadını bir bütün olarak ele alıp, onu devamlı takip etmeyi sağlayan ebe liderliğinde sürekli bakım modelini önermiştir. Bu çalışmada; gebelikte yapılan uygulamaların güncel literatür ve klinik uygulama rehberleri doğrultusunda kanıta dayalı olarak incelenmesi ve gebelere antenatal bakım hizmeti veren ebe ve diğer sağlık profesyonellerine yol göstermesi amaçlanmıştır.
  • Item
    COVID-19 Pandemisi ve Kırılgan Yaşlılarda Hemşirelik Yaklaşımları
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Çakmak, Betül; Other; Other
    İnsanlarda ve hayvanlarda hastalığa neden olabilecek, büyük çok çeşitli tek zincirli RNA virüslerinin büyük bir grubu olan koronavirüsler, Aralık 2019 ile birlikte Çin’de tanımlanamayan pnömoni vakalarının sebebi olarak gündeme gelmiştir. 2020 yılı ile birlikte COVİD-19 olarak tanımlanmış olan bu solunum yolu enfeksiyonu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından tüm dünyada pandemi ilan edilmiştir. Vakaların ve hastalığa bağlı hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün daha da artarak bütün insanlık için ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle yaşlı ve kronik hastalığı olanlar için mortalite oranı diğer yaş gruplarına göre oldukça yüksektir. Türkiye’nin yaşlı nüfus oranının %9,1 olması, bu konuda risk altında olduğunu göstermektedir. Günlük yaşam aktivitelerinin sürdürülmesi konusunda bağımlı, hareket etme kabiliyeti daha düşük, halsizlik ve kuvvetsizlikle karakterize bir grup olan kırılgan yaşlı popülasyonu, COVİD-19 konusunda diğer gruplardan daha riskli ve bir gruptur. Bu nedenle kırılgan yaşlı popülasyonunun COVİD-19’dan korunması, tanı ve tedavi sonrası rehabilitasyonuna yönelik doğru planlama ve uygulamaların en kısa zamanda oluşturulması oldukça önemlidir. Bu derlemenin yazılmasındaki amaç, kırılganlık kriterlerine sahip yaşlılarda COVİD-19’un etkilerine yönelik hemşirelik müdahalelerini tanımlamak ve literatüre bu konuda katkı sağlamaktır.
  • Item
    Hemşirelik Öğrencilerinin Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları ve Sağlık Algıları, Sağlığı Geliştirme Dersi ile Geliştirilebilir mi?
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Tosunöz, İpek Köse; Other; Other
    Amaç: Bu araştırma, Sağlığı Geliştirme dersinin hemşirelik öğrencilerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve sağlık algıları üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, tek gruplu öntest-sontest desende yarı-deneysel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini Sağlığı Geliştirme dersini alan 65 hemşirelik öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş, evrenin tümü örnekleme alınmış olup araştırma çalışmaya katılmayı kabul eden 46 hemşirelik öğrencisi (katılım oranı %70,7) ile tamamlanmıştır. . Veriler “Kişisel Bilgi Formu”, “Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II” ve “Sağlık Algısı Ölçeği” kullanılarak toplanmıştır. Veriler tanımlayıcı istatistikler, Wilcoxon İşaretli Sıra Testi, Bağımlı gruplar t-testi ve Pearson korelasyon testi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin ön test ve son test puan ortalamaları arasında; Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II ile “fiziksel aktivite”, “beslenme” ve “stres yönetimi” alt ölçekleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark belirlenirken (p<0.05), Sağlık Algısı Ölçeği açısından istatistiksel olarak anlamlı fark belirlenmemiştir(p> 0,05) Sonuç: Sağlığı Geliştirme dersinin, öğrencilerin sağlık davranışlarını geliştirdiği, sağlık algısını etkilemediği belirlenmiştir. Sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının kazandırılmasına yönelik derslerin hemşirelik müfredatında sürdürülmesi ve üniversitelerin tüm bölümlerine yaygınlaştırılması önerilmektedir.
  • Item
    Hemşirelik Öğrencilerinin Bireyselleştirilmiş Bakım Algıları İle Merhamet Düzeyi Arasındaki İlişki
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Çetin, Sevgi Pakiş; Other; Other
    Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin bireyselleştirilmiş bakım algıları ile merhamet düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Araştırma 2019-2020 eğitim öğretim yılında bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik bölümünde eğitim gören 139 öğrenci ile yapılmış tanımlayıcı ilişki arayıcı tipte bir çalışmadır. Verilerin toplanmasında; “Öğrenci Tanıtım Formu”, “Bireyselleştirilmiş Bakım Skalası-Hemşire Versiyonu (BBS-Hemşire versiyonu)” ve “Merhamet Ölçeği (MÖ)” kullanıldı. Veriler Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi ile değerlendirilmiş olup, tanımlayıcı özellikler ortalama, yüzdelik olarak verildi. Ölçekler ve alt boyutlar arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla Spearman’s Korelasyon Analizi kullanıldı. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %51.8’inin 22 yaş ve üzerinde, %76.3’ünün kadın olduğu saptandı. Öğrencilerin hemşirelik mesleğine ve bireyselleştirilmiş bakıma ilişkin düşünceleri incelendiğinde; %68.3’ünün hemşirelik bölümünü isteyerek tercih ettiği, %77’sinin uygulama alanlarında çalışmayı sevdiği, %58.3’ünün bireyselleştirilmiş bakım verdiğini düşündüğü ve %97.8’inin bireyselleştirilmiş bakım vermenin yararlı olduğunu düşündüğü belirlendi. Bireyselleştirilmiş Bakım Skalası (BBS-A)-Hemşire Versiyonu toplam puan ortalamasının 4.09±0.61 olduğu saptandı. Bireyselleştirilmiş Bakım Skalası (BBS-B)-Hemşire Versiyonu toplam puan ortalamasının ise 4.17±0.59 olduğu saptandı. Merhamet Ölçeği (MÖ) toplam puan ortalamasının 97.82±11.90 olduğu saptandı. MÖ ile BBS-A ve BBS-B arasında pozitif yönde zayıf ilişki olduğu bulundu. Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre, hemşirelik öğrencilerinin merhamet düzeyleri ile hasta bakımını bireyselleştirme ve hastaların bireyselliğini destekleme düzeylerinin yüksek olduğu saptandı.
  • Item
    Corona Virüslü Hastalara Bakım Veren Hemşirelerde Depresyon, Anksiyete ve Stres Düzeyinin Belirlenmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Cebeci, Sevil Pamuk; Other; Other
    Amaç: Corona virüslü hastalara bakım veren hemşirelerde depresyon, anksiyete ve stres düzeyinin belirlenmesi çalışmanın amacıdır. Örneklem ve Yöntem: Eylül 2020 tarihinde gerçekleştirilen tanımlayıcı nitelikteki araştırmanın evrenini, Bilecik Devlet Hastanesi’nde corona virüslü (Covid-19) hastalara bakım veren hemşireler oluşturdu. Örneklemi ise, veri toplama sürecinde ulaşılabilen, araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden, 18 yaş üstü, karar verme yetisine sahip, herhangi bir psikolojik hastalığı olmayan, herhangi bir psikolojik ilaç kullanmayan, corona virüslü hastalara bakım veren 70 hemşire oluşturdu. Araştırmada Tanılama Formu ve Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği (DASS 21) kullanıldı. Veriler tanımlayıcı testler ve karşılaştırmalı istatistik yöntemler kullanılarak değerlendirildi. Önemlilik düzeyi p<0.05 kabul edildi. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması 30.9±7.6 (20-46) yıl idi. Katılımcıların %80’ini (n=56) kadın, %52.9’u (n=37) evli, %60’ı(n=42) üniversite mezunu, %40’ı (n=28) 10 yıl ve üzerinde mesleki deneyime sahipti. Hemşirelere uygulanan DASS-21 ölçeğinden alınan toplam puan ortalamaları; depresyon alt boyutunda 11.39±4.46,anksiyetealt boyutunda 14.13±3.74 ve stres alt boyutunda 14.01±3.70 olarak belirlenmiştir. Buna göre katılımcıların %37.1’inin (n=26) çok ileri düzeyde depresyonve %85.7’sinin (n=60) çok ileri düzeydeanksiyete,%41.4’ünün (n=29) ileri düzeyde stres belirtisi yaşadığı saptanmıştır. Sonuç: Corona virüslü hastalara bakım veren hemşirelerde depresyon, anksiyete ve stres belirtilerinin yüksek düzeylerde olduğu bulgulanmıştır. Bu faktörler verilen bakım hizmetinin kalitesini de etkileyebilir. Sağlık Bakanlığı Covid-19 psikososyal destek hizmeti, korona virüs pandemisinde online ruhsal destek programı (KORDEP) gibi güçlendirme programlarının sağlık çalışanlarına tanıtımının arttırılması ve önerilmesi faydalı olacaktır.
  • Item
    Diyet Memnuniyet Ölçeğinin Türkçe Formunun Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Eskici, Günay; Other; Other
    Amaç: Diyetin başarısında uzun süreli uygulanabilirliği önemli bir unsurdur. Süreyi belirleyen etmen ise kişinin diyetinden memnun olmasıdır. Bu çalışmanın amacı farklı sebeplerle diyet uygulayanların memnuniyet durumlarını değerlendirmek için geliştirilmiş olan Diyet Memnuniyet Ölçeğinin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmasının yapılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Çalışma kapsamına,18-65 yaş arası farklı sebeplerle (ağırlık kaybı/kazanımı, kronik hastalık gibi) diyet uygulayan 102 birey dahil edilmiştir. Verilerin istatistiksel analizi istatistik paket programında yapılmıştır. Verilerin toplanmasında; google formlar aracılığıyla oluşturulan anket linki sosyal medya, whatsapp grupları ve e-mail üzerinden katılımcılara gönderilerek katılımcılardan anket linkini doldurmaları istenmiştir. Verilerin faktör analizi yapmak için uygun olup olmadığına karar vermede Bartlett testi, örneklem yeterliliği için ise Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) testi kullanılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliliğinin belirlenmesi amacıyla Açıklayıcı Faktör Analizi (AFA) ve AFA sonucunu ortaya çıkan yapının doğrulanabilirliğini test etmek amacıyla da Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) uygulanmıştır. Madde toplam puan analizi için pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Geliştirilen ölçeğin güvenirlik değeri düzeyinin saptanmasında iç tutarlılık için “Cronbach alfa katsayısı” hesaplanmıştır. Bulgular: Türkçe geçerlik ve güvenirliğinin değerlendirilmesi sonucunda; orijinal ölçekteki 1 nolu maddenin faktör yükünün 0.30 değerinden düşük olduğu belirlendiğinden bu madde ölçekten çıkarılıp. Diyet Memnuniyet Ölçeği 9 madde olarak düzenlenmiştir. Sonuç: Geçerlik ve güvenirlik düzeyi (Cronbach Alpha Güvenirlik Katsayısı = 0.902) yüksek düzeyde bulunan bu ölçeğin 18-65 yaş arası farklı sebeplerle (ağırlık kaybı/kazanımı, kronik hastalık gibi) diyet uygulayan Türk bireylerin diyet memnuniyet durumlarının değerlendirilmesinde kullanılması uygundur ve önerilmektedir.
  • Item
    Tip 2 Diyabet Modeli Ratların Karaciğer Dokularında Kodlanan Genlerin İfade Düzeyleri
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Özpak, Lütfiye; Other; Other
    Amaç: Obezite ve tip 2 diyabet çevresel ve genetik faktörlerin bir araya gelerek meydana getirdiği multifaktöriyel bir durumdur. Yaptığımız çalışmada yüksek yağlı diyet ve Streptozotosin (STZ) ile tip 2 diyabet modeli oluşturduğumuz ratlarda, daha önce yapılan çalışmalarda tip 2 diyabet ve obezite için aday gen olarak belirlenen ve karaciğer dokusunda eksprese olan, HNF4A, LMNA, WFS1, ADAMTS9 genlerinin mRNA düzeylerini incelemeyi hedefledik. Gereç ve Yöntem: Ratlara, 20 hafta yüksek yağlı diyet (%50 iç yağı ), tek doz intraperitonal STZ enjeksiyonu, insülin tolerans testi uyguladık. Tüm ratlar 20. Hafta sonunda sakrifiye edildi ve moleküler analizler için karaciğer dokusu izole edildi. Real-time PCR ile tüm gruplarda HNF4A, LMNA, WFS1, ADAMTS9 genlerinin ekspresyon seviyeleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma sonuçlarımıza göre HNF4A, LMNA, WFS1, ADAMTS9 mRNA ekspresyon seviyeleri tip 2 diyabet ve obezite modeli ratlarda kontrol grubuna kıyasla daha düşük bulunmuştur. Sonuç: Tip 2 diyabet ve obezite patofizyolojisinin altında yatan moleküler mekanizmaların anlaşılmasına katkıda bulunan çalışmamız, terapötik yaklaşımda, potansiyel yeni biyomarkırlar olarak HNF4A, LMNA, WSF1, ADAMTS9’un değerlendirilebileceğine işaret etmektedir.
  • Item
    Çocuk Gelişimi Lisans Öğrencilerinin Çocukların Karşılaştığı Çevrimiçi Risklere Yönelik Algılarının İncelenmesi: Ankara Üniversitesi Örneği
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Taştepe, Taşkın; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi; Sağlık Bilimleri Enstitüsü
    Amaç: Bu araştırmanın amacı, çocuk gelişimi lisans öğrencilerinin çocukların karşılaştığı çevrimiçi risklere yönelik algılarının incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünde öğrenim gören 255 öğrenci dâhil edilmiştir. Araştırmada 1. sınıf (n=40) ve 3. sınıf (n=75) olmak üzere toplam 115 öğrenciden elde edilen veriler doğrulayıcı faktör analizi için; 2. sınıf (n=67) ve 4. sınıf (n=73) olmak üzere toplam 140 öğrenciden elde edilen veriler asıl çalışma için değerlendirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak, “Çocukların Karşılaştığı Çevrimiçi Risklere Yönelik Algı Ölçeği” kullanılmıştır. Veriler; betimsel istatistikler, ‘Mann-Whitney U Testi’ ve ‘Kruskall-Wallis H Testi’ ile değerlendirilmiştir. Bulgular ve Sonuç: Yapılan analizler sonucunda, çocuk gelişimi lisans öğrencilerinin sınıf düzeylerine göre çocukların karşılaştığı çevrimiçi risklere yönelik algıları anlamlı olarak farklılaşmaktadır. 4. sınıf öğrencilerinin çocukların karşılaştığı çevrimiçi risklere yönelik algıları, 2. sınıf öğrencilerinin algılarından daha yüksektir. Katılımcıların çocukların karşılaştığı çevrimiçi risklere yönelik algıları çevrimiçi risk deneyimlerine göre farklılık göstermemektedir.
  • Item
    Comparison of Health Education Perspectives of Children and Parents
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Çalışkan, Deniz; Tıp; Tıp Fakültesi
    Amaç: Bu araştırmada ilköğretim üçüncü ve dördüncü sınıflara devam eden çocukların sağlık eğitimi bilgi düzeyleri ile ebeveynlerinin bilgi düzeylerinin karşılaştırılarak iki grup arasında fark olup olmadığının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Örneklem ve Yöntem: Nicel bir araştırma olarak tasarlanan araştırmanın örneklem grubunda 313 çocuk ve ebeveyn bulunmaktadır. Araştırma verileri ölçek kullanılarak elde edilmiştir. Ölçeğin çocuklar ve ebeveynlerin sonuçları arasında fark olup olmadığını belirleyebilmek için bağımsız iki grup arasındaki farkın anlamlılığı testi yapılmıştır. Bulgular: Araştırma sonucunda, çocuklarla ebeveynlerinin sağlık eğitimi bilgi düzeyleri genel sonuçları arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Alt boyutlarda yapılan inceleme sonucunda kişisel güvenlik ve ilkyardım, uyku, ruh sağlığı ve sosyal ilişkiler alt boyutlarında anlamlı fark bulunmazken temizlik ve öz bakım, beslenme, ihmal ve istismar alt boyutlarında çocuklarla ebeveynlerinin ortalamaları arasında anlamlı fark bulunmuştur. Sonuç: Sağlıklı bir toplum ve gelecek için çocuklarda sağlık eğitimi ve sağlık okuryazarlığı bilinci mümkün olduğunca erken yaşlarda başlamalı ve çocukların eğitim sürecinin bir parçası olarak kabul edilmelidir.