Cilt:44 Sayı:03(2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item ARONIA SP. MEYVELERİNİN KİMYASAL BİLEŞİMİ VE BİYOLOJİK AKTİVİTELERİ(Ankara Üniversitesi, 2020) Özkan, Esra Eroğlu; Other; OtherAmaç: Aronia türleri bakka tipi (berry) meyvelere sahip olup, yapılarında antosiyaninler başta olmak üzere yüksek miktarda fenolik bileşikler taşır. Zengin kimyasal içeriğinden ve güçlü antioksidan aktivitesinden dolayı fonksiyonel gıda olarak adlandırılmakta, dünya üzerinde kullanımı ve kültürü yaygınlaşmaktadır. Bu derleme ile Aronia meyvelerinin kimyasal bileşimi, biyolojik aktiviteleri ve konuyla ilgili güncel araştırmalar sunulmuştur. Sonuç ve Tartışma: Aronia meyvelerinin geleneksel kullanımı yanında, kimyasal bileşimi, hastalıklardan korunma ve hastalıkların tedavisindeki rolü incelenmiştir. Biyoaktiviteden sorumlu başlıca moleküller (siyanidin türevi glikozitler, flavonoidler, prosiyanidinler ve fenolik asitler gibi fenolik yapıda bileşikler) ve oranları ile ilgili bilgiler verilmiştir. Güçlü antioksidan aktivitesi nedeniyle birçok kronik ve dejeneratif hastalık üzerinde tedavi edici etkisi olduğuna, ayrıca antiinflamatuvar, antidiyabetik, antimutajenik ve kardiyoprotektif aktivite gösterdiğine ilişkin detaylı veriler bulunmaktadır.Item HARPAGOPHYTUM PROCUMBENS VE FİTOTERAPİDE KULLANIMI(Ankara Üniversitesi, 2020) Açıkgöz, Zeynep; Other; OtherAmaç: Bu derlemede, Harpagophytum procumbens ile ilgili genel bilgi verilip analjezik ve antienflamatuvar aktiviteleri üzerinde yapılmış in vitro, in vivo ve klinik çalışma bulguları sunulacaktır. Sonuç ve Tartışma: H. procumbens kökleri Güney Afrika’da geleneksel halk tıbbında, romatizma ve ağrı tedavisinde uzun yıllardan beridir kullanılmaktadır. Günümüzde, standardize edilmiş kök ekstrelerinin (%1 harpagozit içerir) antienflamatuvar etkilere sahip olmasından dolayı osteoartrit hastalarında akılcı fitoterapi uygulamaları kapsamında kullanılmaktadır. Harpagozitin, nükleer faktör-kappa B’yi inhibe ederek lipopolisakkarit kaynaklı indüklenebilir nitrik oksit sentaz ve siklooksijenaz-2 ekspresyonu üzerinde inhibisyon sağlayarak antienflamatuvar etki gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca standardize ekstreler, kıkırdak degredasyonunda anahtar rol oynayan matriks metalloproteinaz ve elastaz enzimlerini inhibe ederek kondroprotektif etkiler göstermektedir. Osteoartrit hastalarında minimum 2-3 ay kullanılması gerektiği önerilen ekstrenin, herhangi bir ciddi ilaç etkileşmesi oluşturmadığı da belirtilmektedir. Kanıta dayalı fitoterapi uygulamaları açısından; standardize H. procumbens kök ekstrelerinin osteoartritli hastalarda kullanımı ile ilgili yapılmış klinik çalışmalar mevcuttur ve çalışmalar devam etmektedir.Item DEVELOPMENT AND CHARACTERIZATION OF MUCOADHESIVE-THERMOSENSITIVE BUCCAL GEL CONTAINING METRONIDAZOLE FOR THE TREATMENT OF ORAL MUCOSITIS(Ankara Üniversitesi, 2020) Ongun, Melike; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada oral mukozit tedavisi için bukkal mukoza sıcaklığında hızla jelleşebilen, metronidazol içeren mukoadhesif-termosensitif jel formülasyonu hazırlanması ve karakterize edilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, belirli konsantrasyonlarda poloksamer 407 (P407), poloksamer 188 (P188) ve hidroksipropil metilselüloz (HPMC) kombinasyonları, bukkal mukozada jel oluşturmak için kullanılmıştır. Optimum formülasyonlar hazırlanan formülasyonların jelleşme süresi ve jelleşme sıcaklığı ölçülerek seçilmiştir. Seçilen formülasyonların sertlik, adhezif, kohezif, esneklik, püskürtülebilirlik, mukoadhezif ve salım özellikleri değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Sonuçlar, 33 °C'de hızla jel formuna dönüşen F1 ve F3 formülasyonunun optimum formülasyonlar olabileceğini göstermiştir. Bu iki formülasyon 8 saat boyunca kontrollü salım göstermiştir. Doku profili analizi (TPA), mukoadhezyon ve püskürtülebilirlik çalışmaları, F1 formülasyonun, P407 (% 15), P188 (% 20) ve HPMC (% 5) kombinasyonu, bukkal mukoza için optimum formülasyon olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak, metronidazole içeren mukoadhezif-ısıya duyarlı jeller oral mukozit tedavisinde iyi bir alternatif olabilir.Item SIMULTANEOUS QUANTITATIVE RESOLUTION AND VALIDATION OF A BINARY MIXTURE IN A PHARMACEUTICAL DOSAGE FORM BY USING A SPECTROPHOTOMETRIC SIGNAL PROCESSING TECHNIQUE(Ankara Üniversitesi, 2020) Üstündağ, Özgür; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Bu çalışmada, tablette irbesartan (IRB) ve hidroklorotiyazidin (HCT) aynı anda miktar tayini için hızlı ve güçlü bir sinyal işleme yaklaşımı, spektrum oranları türev spektrofotometri (RDS) yöntemi geliştirilmiştir. RDS yöntemi, IRB ve HCT'nin UV spektrumlarına uygulanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kalibrasyon denklemleri, sırasıyla IRB tayini için 236.3 nm'de ve HCT tayini için 260.0 nm'de ölçülerek elde edilmiştir. Önerilen yöntem, geri kazanım çalışmaları, gün içi ve günler arası testler ve standart ekleme tekniği kullanılarak doğrulanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışma, IRB ve HCT'nin sentetik karışımları ve tabletlerinde aynı anda miktar tayini için hızlı ve güçlü bir sinyal işleme yöntemi uygulamayı amaçlamaktadır. Görülebileceği gibi, iki ilacın UV spektrumları aynı spektral bölgede güçlü bir şekilde örtüşmektedir. Doğrudan geleneksel absorbans ölçümleri, spektral girişim nedeniyle IRB-HCT tablet analizi için beklenen sonuçları vermemektedir. Bununla birlikte, makul bir spektral analiz sonucuna ulaşmak için, esas olarak spektrum oranları türev spektrofotometri işleminin IRB-HCT karışımlarının kantitatif tayinine bir ayırma prosedürüne gerek kalmadan uygulanmasına odaklanılmıştır.Item DETERMINATION OF SEVERAL BITLIS HONEYS BASED ON THEIR BOTANIC AND BIOCHEMICAL PROFILES(Ankara Üniversitesi, 2020) Temizer, İlginç Kızılpınar; Other; OtherObjective: In this paper, we aimed to evaluate the pollen composition and antioxidant activity of 4 randomly selected honey samples from the Bitlis region in 2017. Material and Method: The melisopalynological analysis was used standard protocol without acetolysis. The antioxidant activity of samples were evaluated using several in vitro methods, 1,1-diphenyl-2-picrylhydrazyl free radical scavenging activity (DPPH), hydrogen peroxide scavenging activity (HPSA), Ferrous ions chelating activities (FICA), 2,2’-azino-bis-3-ethylbenzthiazoline-6-sulphonic acid radical cation scavenging assays (ABTS) and the ferric reducing antioxidant power assays (FRAP). Result and Discussion: All the samples were determined as multifloral honey. Outcomes obtained declared that the antioxidant activity changed remarkably from honey to honey. ABTS and FICA of samples differ slightly each other’s. DPPH, HPSA, and FRAP were ranged from between 54.45 – 387.60 µg/mL, 212.11 – 246.64 µg/mL and 47.20 – 78.23 %, respectively. In addition, total phenol and total flavonoid contents were determined. Comparatively, Sample 3 showed highest levels of phenolic and flavonoid content (626.48 mg GAE/100 g and 4.4 mg CAE/100 g, respectively) in ethanol extract. Almost all the samples are well source for antioxidants.Item MANUFACTURE OF SPHERICAL GRANULES OF ISOSORBIDE DINITRATE WITH MODIFIED RELEASE(Ankara Üniversitesi, 2020) OLIINYKOV, Dmytro; Other; OtherAmaç: Bu çalışma, etkin maddenin kontrollü salımını yapan çok dozlu bir tıbbi form oluşturmak için farklı çözünme kinetiklerine sahip izosorbit dinitratın küresel matris pelletlerini elde etmeyi amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: Küresel matris granüller ekstrüder-sferonizer yöntemi ile elde edilmiş ve farklı miktarlarda polimer kabuk ile kaplanmıştır. Elde edilen kürelerin çözünme profilleri, referans ilaç tabletleri ile karşılaştırılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Sonuçlar, küresel granüllerin kombinasyonunun, Cardicet Retard tabletlerinin çözünmesine benzer bir izosorbit dinitrat salım profili sağladığını göstermiştir. Hedef çözünme profili, kaplanmamış küresel granüller ve % 10'luk film kaplı kürelerin bir kombinasyonu kullanılarak elde edilmiştir. Benzerlik katsayısı (f2) 73.6'dır.Item MOLECULAR DOCKING STUDIES ON SOME BENZAMIDE DERIVATIVES AS TOPOISOMERASE INHIBITORS(Ankara Üniversitesi, 2020) Yılmaz, Serpil; Other; OtherAmaç: Antikanser aktivite göstereceği düşünülen Bazı benzamid türevlerinin insan Topo I ve IIα enzimleri ile moleküler düzeydeki etkileşimlerinin incelenmesi amacıyla bu enzimler üzerinden doking çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Doking çalışmalarının gerçekleştirilmesinde protein veri bankasından Topo I için (1K4T) ve Topo IIα için (5GWK) seçilmiştir, Discovery studio 3.5 programı kullanılarak CDocker yöntemiyle doking işlemi yapılmış ve benzamid türevlerinin enzimlere bağlanma enerjileri hesaplanmış ve moleküler etkileşimleri ortaya çıkartılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Topo I ve IIα üzerinden yapılan docking işlemi sonucunda benzamid türevi bileşiklerin Topo IIα enzimine afinitesinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. 4N6, 5N5 bileşikleri Topo I; 5N3, 5N7 bileşikleri de Topo IIα inhbitörleri olarak antikanser aktivite göstermesi açısından umut verici bileşikler olarak belirlenmiştir.Item PROTECTIVE ROLE OF CRATAEGUS MONOGYNA ON SPERM QUALITY AND TESTIS OXIDATIVE STRESS AGAINST COPPER-INDUCED TOXICITY(Ankara Üniversitesi, 2020) Remita, Feriel; Other; OtherAmaç: Bu çalışmanın amacı, Wistar sıçanlarında, kronik bakır sülfat zehirlenmesine (100mg / Kg bw) karşı yaygın alıç Crataegus monogyna sulu ekstraktının (1.5g / Kg bw/ gün) olası faydalı kullanımını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Hayvanlar, tedavi edilmemiş kontrol (C), sırasıyla alıç meyveleri (F) ve yaprakları (L) ile muamele edilmiş 2 pozitif kontrol, bakır (Cu) ile muamele edilmiş grup ve Cu ve alıç meyveleri (CuF) ve Cu ve alıç yaprakları (CuL) ile muamele edilmiş 2 kombine tedavi grubu olmak üzere 6 gruba ayrılmıştır. 30 günlük oral uygulamadan sonra, epididimal sperm konsantrasyonu, motilite, canlılık, hız (VCL, VSL ve VAP), dış yana baş deplasmanının amplitüdü (ALH) ve sperm kuyruğu vuruş sıklığının (BCF) yanısıra testis ağırlığı ve plazma testosteron seviyeleri değerlendirilmiştir. Ayrıca, testis glutatyonu (GSH), malondialdehid (MDA) ve glutatyonperoksidaz (GPx) da değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Cu maruziyeti, kontrol gruplarına kıyasla testosteron, sperm konsantrasyonu, canlı sperm, VCL, VSL, VAP, ALH, BCF, GSH ve GPx seviyelerini azaltmıştır. Cu grubunun sıçanlarında ölü sperm ve MDA seviyeleri, tedavi edilmeyen kontrole kıyasla artmıştır. Cu grubuyla karşılaştırıldığında, testosteron seviyeleri, sperm konsantrasyonu, sperm motilitesi, canlı sperm, VCL, VSL, VAP, ALH, BCF, GSH ve GPx seviyeleri CuF ve CuL gruplarında çok daha yüksek ve MDA konsantrasyonları ise anlamlı olarak düşüktür. Sonuç olarak, alıç, Cu ile sulu bir özüt olarak uygulandığında, bakır toksisitesine karşı çoğu biyolojik belirteci korumuş ve sperm konsantrasyonunu ve hızını (VCL ve VAP) artırmıştırItem SOLUNUM YOLU HASTALIKLARINDA TIBBİ BİTKİ KULLANIMI ÜZERİNE ANKET TABANLI BİR ÇALIŞMA(Ankara Üniversitesi, 2020) Kültür, Şükran; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, solunum yolu hastalıklarında tıbbi bitki kullanım oranının, bitki türlerinin, ayrıntılı kullanım ve satın alma bilgilerinin, bitki kullanma eğilimini etkileyen sosyodemografik özelliklerin ve sağlık profesyonellerine bildirim durumlarının araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma 2018 yılı Ocak-Nisan ayları arasında Molla Gürani Aile Sağlığı Merkezi'nde gerçekleştirildi. Solunum yolu hastalarına 18 maddelik bir anket formu uygulandı. Elde edilen verilerin analizleri SPSS sürüm 26.0 yazılımında Ki-kare ve Fisher's Exact testi kullanılarak yapıldı. Sonuç ve Tartışma: Ankete katılan 62 solunum yolu hastasının 64.5%'inin tıbbi bitkileri kullandığı belirlenmiştir. Toplamda 14 farklı bitki ve bitki karışımının kullanıldığı, bunlardan en yaygın olarak nane-limon, meyan kökü, ıhlamur ve kuşburnu tercih edildiği görülmüştür. Bitki kullanan ve kullanmayan gruplar arasında cinsiyet (p=0.01) ve yerleşim (p=0.007) istatistiksel olarak anlamlıdır. Hastaların bitkilerden yararlanma ve bitki tavsiye etme oranlarının da yüksek olduğu görülmüştür (sırasıyla 87.5%, 90%). Kullanıcıların sadece %40'ı doktorlarına bitki kullanımını bildirirken, yaş (p=0,029), eğitim durumu (p=0,002) ve yerleşim yerinin (p=0,015) istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur. Çalışma, solunum yolu hastalıklarında yaygın olarak kullanılan tıbbi bitkiler üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerektiğini göstermiştir.Item KUERSETİN, KURKUMİN VE KOMBİNASYONLARININ MEME KANSERİ HÜCRE HATLARI ÜZERİNDEKİ ANTİPROLİFERATİF ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI(Ankara Üniversitesi, 2020) Altundağ, Ergul Mutlu; Other; OtherAmaç: Meme kanseri, kadınlarda malignite ve mortalite oranı yüksek olan ve Doğu Akdeniz bölgesinde sıklıkla görülen bir kanser türüdür. Kuersetin ve kurkumin, kanser hücrelerinin büyümesini inhibe etme özelliği olduğu bilinen flavonoid türleridir. Bu çalışmanın amacı, antikanser özelliğe sahip olduğu bilinen kuersetin ve kurkumin flavonoidlerinin tek başına ve kombine kullanımının metastatik ve metastatik olmayan meme kanser hücre hatlarındaki antiproliferatif etkisinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, kuersetin, kurkumin ve kombinasyonları M4A4 ve MCF-7 meme kanseri hücrelerine uygulandı. Hem M4A4 hem de MCF-7 hücreleri üzerindeki antiproliferatif etkinin belirlenmesi için MTT yöntemi kullanıldı. Combosyn programı kullanılarak %50’sini inhibe eden (IC50) ve kombinasyon indeks (CI) değerleri belirlendi. Sonuç ve Tartışma: M4A4 hücre popülasyonunun IC50 etkin kuersetin dozu 72 saat sonucunda 49 µM olarak, MCF-7 hücre popülasyonu için ise 72 saat sonunda 120 µM olarak hesaplandı. M4A4 ve MCF-7 hücrelerine uygulanan kurkumin polifenolü için IC50 dozları sırasıyla 27 µM ve 54 µM olarak belirlendi. MCF-7 hücrelerine uygulanan kuersetin:kurkumin kombinasyonlarının sinerjistik etki gösterdiği, M4A4 hücreleri için ise antagonistik etki gösterdiği belirlendi. Hücrelere farklı doz ve zamanlarda kuersetin ve kurkumin uygulanmasının sonucunda, her iki polifenolün ayrı ayrı hücre canlılığını inhibe ettiği bulundu. Elde edilen bulgular, kuersetin ve kurkumin polifenoliyle birlikte kombinasyonun metastatik olmayan meme kanserinde kullanılabileceğini gösterirken, metastatik meme kanseri için farklı kombinasyon çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.Item TÜRKİYE’DE YETİŞEN BAZI CENTAURIUM HILL TAKSONLARININ ANTİMİKROBİYAL AKTİVİTESİ(Ankara Üniversitesi, 2020) Yılmaz, Gülderen; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Bu çalışmada, Türkiye’de yetişen beş Centaurium türünün (Centaurium erythraea subsp. rhodense, C. erythraea subsp. turcicum, C. maritimum, C. spicatum ve C. tenuiflorum subsp. acutiflorum) toprak üstü kısımlarından elde edilen etil asetat ve metanol ekstrelerinin seçilen Gram pozitif ve Gram negatif bakteriler ve Candida albicans mayasına karşı in vitro antimikrobiyal etkinliğinin test edilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ege (Muğla, Denizli, İzmir) ve Akdeniz (Antalya) bölgelerinden toplanan bitki örneklerinin toprak üstü kısımları kullanılarak elde edilen metanol ve etil asetat ekstrelerinin, Staphylococcus aureus ATCC 29213, Enterococcus faecalis ATCC 29212, Escherichia coli ATCC 25922, Klebsiella pneumoniae ATCC 13883, Pseudomonas aeruginosa ATCC 27853 bakterileri ve Candida albicans ATCC 10231 mayasına karşı in vitro antimiktobiyal aktivitesi sıvı mikrodilüsyon yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Üzerinde çalışılan Centaurium türlerinin metanol ekstrelerinin S. aureus, E. faecalis, E. coli, K. pneumoniae, P. aeruginosa bakterileri ve C. albicans mayasına karşı orta düzeyde antimikrobiyal aktivite gösterdiği, etil asetat ile hazırlanan ekstrelerin ise etkinliğinin olmadığı tespit edilmiştirItem WOUND HEALING EFFECT OF NARINGIN GEL IN ALLOXAN INDUCED DIABETIC MICE(Ankara Üniversitesi, 2020) Okur, Mehmet Evren; Other; OtherObjective: The aim of this study was to investigate the effects of naringin, a known flavonoid, on in vitro cytotoxicity, irritation and in vivo potential efficacy when topically applied to the diabetic wound. Material and Method: In vitro direct contact assay and hen’s egg chorio-allantoin membrane tests were used to evaluate irritation, and cytotoxicity potential of Naringin. In vitro antimicrobial activity was also tested. Topical treatments were administered once a day on the wound. Wound lesions were photographed and statistically analyzed. After the 10th day, histopathological parameters of tissues were assessed. Result and Discussion: The results showed that naringin gel has no cytotoxicity and irritation potential. Also, it displayed a weak antimicrobial effect. Aside from these, in vivo studies revealed that naringin gel showed statistically higher wound contraction and re-epithelialization, the thickness of granulation tissue, angiogenesis scores. The results indicated that naringin gel effectively enhanced diabetic wound healing, and so this formulation could be considered a promising therapeutic alternative for treating diabetic wounds.Item SÜLFONAMİDOBENZOTİYAZOL TÜREVİ hGSTP1-1 İNHİBİTÖRLERİNİN TASARIMI(Ankara Üniversitesi, 2022) Boleli, Kayhan; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Glutatyon Transferazlar (GST), ekzojen ve endojen kaynaklı, elektrofilik ve hidrofobik bileşiklerin GSH ile konjugasyonunu katalizleyen Faz-II detoksifikasyon enzim ailesidir. GST izozimlerinden en önemlisi olan hGSTP1-1’in çok farklı insan kaynaklı tümörde fazla miktarda salgılandığı ve kanser tedavisinde çoklu ilaç direnç (MDR) gelişimine sebep olduğu bilinmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı son zamanlarda hGSTP1-1 enzimi kanser tedavisi için bir hedef haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı yeni hGSTP1-1 inhibitörleri tasarlamaktır. Gereç ve Yöntem: 5F-203 bileşiğinden hareketle, önilaç şeklinde etki gösterebileceği düşünülen bir seri sülfonamidobenzotiyazol türevi bileşik tasarlanmıştır. Bu bileşiklerin hGSTP1-1 enzimi ile etkileşimlerini incelemek üzere Schrodinger Maestro programı kullanılarak moleküler doking çalışmaları yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışmada 5F-203 bileşiğinden hareketle, önilaç şeklinde etki gösterebileceği düşünülen bileşiklerin, GST enzimi aracılığıyla metabolizasyonu sırasında gerçekleşen hidrolizle 5F-203 ve türevi bileşikler açığa çıkararak antitümör özellik gösterebilecekleri düşünülmüştür. Tasarlanan bileşiklerin hGSTP1-1 enzimi ile etkileşimlerini incelemek üzere yapılan doking çalışmalarına göre bileşiklerin tamamının hGSTP1-1 enzimi ile kuvvetli etkileşimlerinin olduğu gözlenmiştir. Bileşiklerin tamamının hGSTP1-1 enzim inhibisyonu için önemli olan Arg13 ve Tyr7 ile hidrojen bağı ve Tyr108 ile pi-pi etkileşimleri gösterdiği belirlenmiştir. Bir sonraki basamak olarak bu bileşiklerin sentezi gerçekleştirilecek ve hGSTP1-1 enzimi üzerindeki etkileri deneysel olarak test edilecektir. Böylece yapı-etki ilişkileri tanımlanarak daha etkili yeni bileşiklerin tasarlanması ve böyleceItem ANTIOXIDANT, ANTIMICROBIAL AND ANTI-PROLIFERATIVE ACTIVITY OF SUILLUS LUTEUS (L.) ROUSSEL EXTRACTS(Ankara Üniversitesi, 2022) Akata, Ilgaz; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Birçok ilaç keşfinde doğa, doğal ürünler benzeri bileşik sınıflarının tasarımına ilham kaynağı olarak kullanmıştır. Eski zamanlardan beri yenilebilir mantarlar hem gıda hem de ilaç olarak kullanılmıştır. Türkiye'de yaşayan insanlar Suillus luteus (L.) Roussel yabani yenilebilir mantarlarını yaygın olarak tüketmektedir. Bu çalışmada, çeşitli S.luteus ekstraktlarının antioksidan, antimikrobiyal ve anti-proliferatif aktiviteleri araştırıldı. Gereç ve Yöntem: S.luteus'un antioksidan aktivitesi, DPHH serbest radikal süpürme yöntemi ve demir iyonu şelatlama kabiliyeti saptandı. Ek olarak, toplam fenoller, β-karoten ve likopen gibi antioksidan özelliklere sahip bileşenlerin konsantrasyonu spektrofotometrik yöntemlerle belirlenmiştir. Antimikrobiyal potansiyel, 14 mikroorganizma üzerinde agar difüzyon yöntemi ile gösterilmiştir. Son olarak, S. luteus metanol ekstresinin MCF-7 kanser hücre hatları üzerindeki sitotoksik etkisi MTT yöntemi kullanılarak değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: Sonuçlar S.luteus metanolik ve etanolik özütlerin daha bol fenollere sahip olduğunu gösterdi. (sırasıyla 153, 49.33 mg GAE/g ekstre,) Ayrıca β-karoten ve likopen içeriği saptandı (0.120 ile 0.606 µg/mL arası) S. luteus’un metanol ve etanol özütlerinin, DPPH radikaline karşı antioksidan aktiviteleri aynı konsantrasyondaki standart antioksidanlar olan BHT’den daha yüksek aktivite göstermiştir (Metanol özütü (IC50: 63.72µg/mL) > Etanol özütü (IC50: 80.72 µg/mL) > BHT (IC50: 96.47µg/mL). Ek olarak, metanol ektresinin etanol ekstresine göre daha yüksek demir iyonu şelatlama kabiliyetine sahiptir (sırasıyla 2.72, 3.45 µg/mL). Genel olarak, test edilen mantar ekstreleri test edilen mikroorganizmalara karşı nispeten düşük antimikrobiyal aktiviteye sahiptir (9 ve 10mm zonçapı) Ayrıca, S. luteus’un metanol ekstresinin 1mg/mL konsantrasyonda kanser hücrelerinin tamamını öldürdüğü tespit edildi. Bu çalışmanın sonuçları incelendiğinde S.luteus'un özellikle metanol ekstresinin potansiyel medikal özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir.