Cilt:46 Sayı:03 (2022)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item RADYOFARMASÖTİKLERİN KALİTE GÜVENCESİ VE KALİTE KONTROLÜ: GENEL BİR BAKIŞ(Ankara Üniversitesi, 2022) Ekinci, Meliha; Other; OtherAmaç: Radyofarmasi, radyofarmasötik adı verilen, teşhis ve tedavi amaçlı kullanılan, farmasötik ve radyoaktif özellikleri bir arada taşıyan farmasötik formları inceleyen, geliştiren, kalite kontrollerini yapan, dağıtımı ve uygulaması ile uğraşan özel bir eczacılık alanıdır. Radyofarmasötikleri diğer konvansiyonel ilaçlardan ayıran en önemli fark; radyofarmasötiklerin radyonüklid içermesidir. Radyofarmasötikler insanlara uygulandığı için steril, pirojensiz, izotonik, izohidrik olmalı ve geleneksel ilaç için gerekli tüm kalite kontrol testlerine tabi olmalıdır. Ayrıca içerdikleri radyonüklid nedeniyle ek kalite kontrol testlerinin uygulanması da gereklidir. Bu derlemede radyofarmasötiklere uygulanan kalite kontrol testleri, hastane radyofarmasi laboratuvar tipleri ve İyi Radyofarmasi Uygulamaları (GRP) ele alınacaktır. Sonuç ve Tartışma: Radyofarmasötikler, farmakopelerin ilgili bölümlerinde belirtilen standartlara uygun olarak hazırlanmalıdır. Her radyofarmasötik serisi için farmakopelerde belirtilen testler ve kayıtlar tutulmalıdır. Radyofarmasötiklerin üretimi ve hazırlanması, steril preparatlar için İyi Üretim Uygulamaları ve radyoaktif ürünler için GRP uyarınca yapılmalıdır. Ancak kalite kontrol testlerini geçen radyofarmasötikler, doz kalibratörlerinde doz ölçümleri yapıldıktan sonra hastalara verilebilir. Böylece hastanın güvenliği ve faydası maksimize edilirken risk minimuma indirilir. Yarı ömrü kısa olan bazı radyofarmasötikler kalite kontrol testleri tamamlanmadan kullanılmaktadır. Bu durumda kalite güvence sisteminin etkinliği ve devamlılığı uygun aralıklarla test edilmelidir. Hastane radyofarmasi laboratuvarları tarafından yapılan işlemlere göre uluslararası standartlar Seviye IA/B, Seviye IIA/B ve Seviye IIIA/B/C olarak belirlenmişitr. Radyofarmasötiklerin kalite güvencesi, GRP kapsamında yeterli sayıda eğitimli personel, kalibre ve kontrolleri yapılmış cihazlar, uygun maddeler ve her aşamada belirlenen testlerin yapıldığı ve sonuçların doğru ve düzenli olarak kayıt altına alındığı bir çalışma düzeni ile sağlanır.Item TÜRKİYE'DE YETİŞEN ULMUS L. TÜRLERİNİN YAPRAK, DAL VE KABUK YAPILARININ ANATOMİK AÇIDAN KARŞILAŞTIRILMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Diker, Neziha Yağmur; Other; OtherAmaç: Ulmaceae familyasına ait Ulmus cinsi Türkiye’de dört tür (U. glabra Hudson, U. minor Miller, U. canescens Melville, and U. laevis Pallas) ile temsil edilmektedir. Karaağaç olarak bilinen bu tür halk ilacı olarak kullanılmaktadır. Bu türlerin tedavi edici kısmı iç kabuğudur ve çoğunlukla haricen yaraların ve kemik kırıklarının tedavisinde kullanılır. Bu çalışmanın amacı Ulmus türlerinin yaprak, yaprak sapı, dal ve kabuğunun anatomik özelliklerini belirlemek ve karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Doğadan toplandıktan sonra %70’lik alkolde muhafaza edilen tüm örneklerin enine kesitleri ve yaprakların her iki tarafından alınan yüzeysel kesitler sartur reaktifi ile boyandıktan sonra ışık mikroskobu ile incelenmiştir. Sonuç ve Tartışma: Anatomik incelemede tüm türlerin tipik Ulmaceae familyasına ait elementlere sahip olduğu belirlenmiştir. U. canescens’in diğer türlere göre anatomik yapısında gözlenen farklılıklar; yaprak sapında hilal şeklinde iletim demetleri ve köşeli kollenkimanın varlığı ve dalın öz bölgesinde yer alan kalsiyum oksalat kristalleridir. Diğer taraftan U. laevis’de daldaki müsilaj kanallarının sayısı diğer türlere göre önemli ölçüde azdır. Glandular olmayan trikomlar ve kristaller tüm türlerde yoğunluk ve büyüklük bakımından farklıdır. Kabuk anatomisinde, U. minor ve U. canescens’in periderminde düzenli bir şekilde sıralanmış kristaller bulunmuştur.Item AKCİĞER TÜMÖRLERİNE YÖNELİK PAKLİTAKSEL YÜKLÜ POLİKAPROLAKTON NANOPARTİKÜLLERİ; FORMÜLASYON, KAPSAMLI İN VİTRO KARAKTERİZASYON VE SALIM KİNETİK ÇALIŞMALARI(Ankara Üniversitesi, 2022) Ünal, Sedat; Other; OtherAmaç: Günümüzde kanser hala en sık görülen kronik hastalıklar arasında yer almaktadır. Polikaprolakton gibi biyouyumlu ve biyoparçalanır polimerlerle hazırlanan nanopartiküler ilaç taşıyıcı sistemler, düşük çözünürlük ve düşük biyoyararlanım gösteren birçok antikanser ajan için rasyonel bir çözümdür. Bu çalışmanın amacı, güçlü bir antikanser olduğu bilinen paklitaksel yüklü polikaprolakton nanopartiküllerinin hazırlanması ve hazırlanan nanopartiküllerin in vitro karakterizasyonlarını ve salım kinetik mekanizmalarını aydınlatmaktır. Gereç ve Yöntem: Nanoçöktürme yöntemi ile paklitaksel yüklü polikaprolakton nanopartiküllerinin hazırlanması amaçlanmıştır. Polikaprolakton polimerinin iki farklı moleküler ağırlığı (Mw: 14.000 ve Mw: 80.000) ile ön formülasyon çalışmaları yapılmıştır. Hazırlanan nanopartiküller, katyonik yüzey yükü elde etmek ve hücresel etkileşimi artırmak için Chitosan (CS) veya Poly-l-lisin (PLL) ile ayrı ayrı kaplanmıştır. Formülasyonların kapsamlı karakterizasyon çalışmaları ve salım kinetik çalışmaları yapılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Formülasyonların partikül boyutu 188 nm ila 383 nm arasında değişmektedir. Enkapsülasyon etkinliği, farklı formülasyonlarda %77'ye kadar yükselmiştir. SEM analizi, nanopartiküllerin küre şeklinde olduğunu doğrulamıştır. İn vitro salım çalışmaları kapsamında 96 saate kadar salım devam etmiş ve ilk 24 saatte terapötik yükün %50'sinden azı salınmıştır. Matematiksel modelleme çalışmaları, formülasyonların salım kinetiğinin, yüksek korelasyon gösteren Korsmeyer-Peppas, Peppas-Sahlin ve Weibull modelleri ile birden fazla modele uyduğunu göstermiştir.Item MAKSİLLOFASİYAL CERRAHİ UYGULAMALARINDA KEMİK REJENERASYONU İÇİN BİFOSFONAT YÜKLÜ PLGA MİKROKÜRELERİ İÇEREN İN SİTU JEL FORMÜLASYONLARININ GELİŞTİRİLMESİ; FORMÜLASYONLAR, İN VİTRO KARAKTERİZASYON VE SALIM KİNETİK ÇALIŞMALARI(Ankara Üniversitesi, 2022) Polat, Heybet Kerem; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada maksillofasiyal cerrahide implant bölgesinde kemik rejenerasyonunu artırmak için hazırlanan bifosfonat yüklü mikrosfer ilaç taşıyıcı sistemin in situ jel formülasyonu ile lokal olarak uygulanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kombinasyon taşıyıcı sistemini tasarlamak için bifosfonat yüklü PLGA mikroküreleri, hazırlanan in situ jell formülasyonlarına yüklenmiştir. Geliştirilen formülasyonlar için in vitro ilaç salım, pH, berraklık, sol-jel geçiş sıcaklığı ve salım kinetik çalışmaları değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Üretilen formülasyonların yerinde jelleşme sıcaklıkları 33 ila 37°C arasında; pH değerleri 6 civarında ve bütün formülasyonlar 20 gauge’lik şırıngalardan uygulanabilir düzeydeydi. Preparatlar içerisinde yer alan, P407 ve kitosan miktarları arttıkça, in vitro patlama salınımını düşürürken aynı zamanda viskoziteyi yükselmiştir. Bununla birlikte, her bir in situ jel formülasyonu, 14 günlük bir süre içinde salım yapmıştır. Sonuç olarak, Bifosfonat yüklü PLGA mikroküreleri yüklü in situ jel formülasyonlarına ayrıntılı olarak değerlendirilmiş ve özellikle dental implant uygulamalarında maksillofasiyal cerrahide lokal olarak uygulanabilir bir ilaç taşıma sistemi olarak sunulmuştur.Item HEKİM-ECZACI İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİNİN TÜRKÇE’YE UYARLANMASI: TIP VE ECZACILIK ÖĞRENCİLERİ ÖRNEKLEMİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Akalın, Betül; Other; OtherAmaç: Bu çalışma kapsamında meslek eğitimi alan öğrencilerde Hojat ve Gonnella (2011) tarafından geliştirilen Hekim-Eczacı İşbirliğine Yönelik Tutum Ölçeğinin Türkçe uyarlamasının yapılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmanın örneklemini Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp ve Eczacılık Fakültesi öğrencileri (N=189) oluşturmaktadır. Ölçeğin Türkçe uyarlamasının yapılması amacıyla dil, kapsam, yapı geçerliliği ve güvenilirliği sınanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizi neticesinde toplam varyansın %60,41’ini açıklandığı ve ifadelerin iki faktör altında toplandığı ve toplam varyansın %52,59’unu birinci faktörün ve %7,82’sını ikinci faktörün açıkladığı tespit edilmiştir. Orijinal ölçekle uyumlu olarak 16 ifadeden oluşan ölçeğin alt boyutları İş Birliği ve Ekip Çalışması, Sorumluluk olarak adlandırılmış, ölçeğin iç tutarlılık katsayısı ,938 olarak bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular neticesinde Hekim-Eczacı İşbirliğine Yönelik Tutum Ölçeğinin Türk kültürüne uygun, geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu sonucuna varılmıştır.Item SERUM ÖRNEKLERİNDE ALFA-2-MAKROGLUBULİN TAYİNİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Kabasakal, Süreyye Özkan; Other; OtherAmaç: Proteomik, klinik çalışmalarda yaygın olarak kullanılan en hızlı büyüyen omiklerden biridir. Proteomik, tek bir hücreden başlayarak karmaşık biyolojik örneklere kadar geniş bir örnek yelpazesinde kalitatif ve kantitatif protein analizini içerir. Protein bazlı biyobelirteç çalışmaları, metabolik hastalıklar, kanser ve nöropsikiyatrik hastalıklar dahil olmak üzere birçok hastalığa hem tanısal hem de prognostik amaçlarla uygulanmıştır. Alfa-2-makroglubulin (A2MG), kan pıhtılaşması, protein bağlanması ve proteaz inhibisyonu dahil olmak üzere çeşitli biyolojik süreçlerde yer alan, klinik önemi olan ve salgılanan bir proteindir. A2MG analizi için mevcut yöntemler, belirli bir protein birimi veya benzersiz bir peptit yoluyla immün spesifik bağlanmaya odaklandıklarından sınırlıdır. Tek bir protein farklı formlarda (kompleksler, modifikasyonlar, vb.) olabileceğinden ve biyolojik aktivite yapıya özel olduğundan, kapsamlı bir analiz gereklidir. Bu çalışmada kapsamlı A2MG analizi için yeni bir Kütle Spektrometresi (MS) tabanlı yöntem geliştirildi. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, kapsamlı A2MG analizi için yeni bir Kütle Spektrometresi (MS) tabanlı yöntem geliştirilmiştir. Analitik yöntem geliştirme referans insan serumu ve A2MG protein standardı ile yapılmıştır. Proteolitik protein sindirimi için tripsin kullanılmış ve sindirimden önce ve sonra proteinin denatürasyonu Dairesel-Dikroizm (CD) spektroskopisi kullanılarak test edilmiştir. Hedefli MS yöntemi, serumda A2MG için 12 benzersiz peptidi izlemek için geliştirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Bu çalışmada, biyolojik farklılıkları gözlemlemek için geliştirilen tek bir protein için çoklu peptitlerin ölçülmesi ile sağlam ve güvenilir serumda A2MG analizi geliştirilmiştir. Yöntem, diğer proteinlere de kolayca uygulanabilir. Hedeflenen MS konsepti, daha sonra klinik laboratuvarlara kolayca aktarılabilen ideal bir niceleme ve doğrulama platformu sağlayacaktır.Item TOPLUM ECZACILARININ KİLO VERME ÜRÜNLERİNE KARŞI ALGISI: KAHRAMANMARAŞ İLİ ÖRNEĞİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Aksoy, Nilay; Other; OtherAmaç: Bu çalışmanın amacı, toplum eczacıların kilo verme ilaçları hakkındaki bilgilerini gözlemleyerek, hastalara yönelik tutum ve davranışlarını analiz ederek ve hastalara aktarım şekillerini belirleyerek obezite yönetimindeki rolünü daha iyi anlamaktır. Gereç ve Yöntem: Etik onaydan sonra, çevrimiçi Google formu aracılığıyla bir anket uygulanarak kesitsel bir çalışma yapılmıştır. Araştırma Kahramanmaraş ilinde çalışan toplum eczacılar üzerinden yürütülmüştür. Anketler, toplum eczacıların zayıflama ürünlerine yönelik bilgi ve tutumlarını değerlendirmek için tasarlanmıştır. Veriler daha sonra Windows 26.0 için SPSS programı (Statistical Package for Social Sciences) kullanılarak analiz edilmilştir. Sonuçlar ve Tartışma: Yüzde seksen altı, kilo yönetimi için ürün satın almak isteyen müşterilere ürünün güvenli ve etkili kullanımı konusunda her zaman/sıklıkla danışmanlık yaptığını ve %69,9'u zayıflama ürünlerini dağıtırken ilaç-gıda etkileşimini her zaman/sıklıkla kontrol ettiğini bildirdi. toplum Eczacıların çoğunluğu (%72,8) eczacının sürekli eğitiminin kilo yönetimi ve eğitimini içermesi gerektiği konusunda hemfikirdi. Ankete katılan eczacılar, kilo verme ürünleri hakkında orta düzeyde bilgiye sahipti. Zaman, personel ve bütçe kısıtlılığı, eczacıların kilo yönetimi hizmetleri sunmalarının önünde engeldir. Eczacıların mezun olduktan sonra kilo yönetimi konusunda eğitimlerinin devam etmesi, etkili kilo yönetimi hizmetleri sunmaları için yeterli kaynaklarla eczacıların desteklenmesi ve daha kapsamlı araştırmalar yapılması obezite ile mücadelede kritik rol oynayabilir. Anahtar KelimelerItem İNDOMETAZİN İÇEREN YÜZEN-PULSATİL İÇİ BOŞ BONCUKLARIN HAZIRLANMASI VE İN-VİTRO KARAKTERİZASYONU(Ankara Üniversitesi, 2022) Özakar, Emrah; Other; OtherAmaç: Polimerlerin veya mumsu lipidlerin kullanılması ile matriks yapılı kontrollü salım sağlayan sistemler tasarlamak günümüzde popüler bir seçenektir. İçi boş boncuklar (hollowbeads), içinde hava dolu bir boşluğun oluşması ile karakterize formülasyonlardır. Çalışmamızda, indometazin model ilaç olarak seçilmiştir. Hollowbeads yapısını oluşturmak için setil alkol ve uzun süreli salım elde edebilmek için de NaCMC seçilmiştir. Ülser oluşumunu azaltmak ve/veya önlemek ve salımı kontollü elde etmek için Kollicoat® MAE100P kullanılmıştır. Gereç ve Yöntem: Formülasyonlar, yeni bir teknik olan “wax removol” tekniği kullanılarak hazırlanmıştır. Çapraz bağlayıcı olarak ZnCl2 ve CaCl2’nin farklı konsantrasyonları kullanılmıştır. Önformülasyon çalışmalarında, NaCMC miktarı, çapraz bağlayıcı miktarı ve çapraz bağlanma sürelerini de değiştirerek 24 farklı formülasyon hazırlanmıştır. Formülasyonların yapısı, boyutu, enkapsülasyon etkinliği, verimi, hollow yapısı, uzun süreli salım kapasiteleri incelenmiştir. Bu parametreler NaCMC miktarına, çapraz bağlayıcı tipine, çapraz bağlayıcı miktarına ve çapraz bağlayıcıyla olan temas sürelerine bağlı olarak istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Hollowbeads’ler, SEM ve FT-IR ile karakterize edilmiştir. pH 1.2 HCl ve pH 6.8 fosfat tamponu ortamlarında in vitro salım, şişme ve yüzme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Salım kinetikleri ve salım mekanizmaları açıklanmıştır. Formülasyonların uzun süreli stabiliteleri, enkapsülasyon etkinlikleri, ilaç yükleme etkinlikleri ve verimleri de değerlendirilmiştir. Umut vadeden iki formülasyonun (F2 ve F19), 24 saat süreyle hem mide hem de bağırsak ortamında indometazin salımı gerçekleştirebildiği tespit edilmiştir.Item TABLETLERDE GLİKLAZİT MİKTAR TAYİNİ İÇİN SPEKTROFOTOMETRİK YÖNTEM GELİŞTİRME VE DOĞRULAMA(Ankara Üniversitesi, 2022) Leleka, Liidia; Other; OtherAmaç: Dozaj formlarında gliklazid miktar tayini için yeni bir spektrofotometrik yöntem geliştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Gliklazidin oda sıcaklığında aseton ortamında bromokresol yeşili ile reaksiyona girerek 411 nm'de maksimum absorpsiyona sahip sarı bir ürün oluşturduğu deneysel olarak belirlenmiştir. Kimyasal ajanın optimal konsantrasyonu belirlendi ve araştırılan çözeltilerin stabilitesi, 30 dakika boyunca optik yoğunlukları ölçülerek kontrol edildi ve 62.00 - 94.00 mg/100 ml aralığında Beer yasasına uygun olduğu görüldü. Tespit limiti, reaksiyonun yüksek hassasiyetini gösteren 4.02~10-6 g/ml'dir. Önerilen yöntem, Ukrayna Devlet Farmakopesi gerekliliklerine göre doğrulanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Çalışmanın sonuçları, geliştirilen yöntemin uygulamasının basit ve ekonomik olduğunu ve dozaj formlarının kalite kontrolü için laboratuvarlarda ilaçlarda gliklazidin belirlenmesinde kullanılabileceğini göstermektedir.Item İNTRAKAVERNOSAL SİLDENAFİLİN SIÇANLARDA DUTASTERID TEDAVİSİ SONRASI GELİŞEN EREKTIL DİSFONKSİYON ÜZERİNE YARARLI ETKİSİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Oral, Didem Yılmaz; Other; OtherAmaç: Benign prostat hiperplazisi (BPH) ve erektil disfonksiyon (ED), yaşlı erkek hastalarda en sık görülen hastalıklardır. BPH tedavisi için 5α-redüktaz inhibitörleri (5-ARI) önerilmektedir. Ayrıca, 5ARI'lerin ED ile ilişkisi belirtilmiştir.Bu çalışmada, 5ARI tedavili sıçanlarda gelişen ED üzerine intrakavernozal sildenafil enjeksiyonunun etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Sprague-Dawley sıçanlar (n=30) üç gruba ayrılmıştır: Kontrol; 10 haftalık dutasterid tedavili (0.5mg/kg/gün); 6 haftalık dutasterid tedavili ve 4 hafta tedavisiz. İn vivo erektil yanıtlar, sildenafilin intrakavernozal enjeksiyonundan (0.3 mg/kg) önce ve sonra değerlendirilmiştir. İzole korpus kavernozum dokularının gevşeme ve kasılma yanıtları in vitro olarak organ banyosunda değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: 10 haftalık dutasterid tedavisinden sonra prostat ağırlığı azalmıştır. Dutasterid gruplarında in vivo erektil yanıtlar, endotelyal ve nitrerjik gevşeme yanıtları azalmıştır. Tedavinin kesilmesi azalan erektil yanıtları kısmen geri döndürmüştür. Sildenafilin intrakavernozal enjeksiyonu, tedavi gruplarında erektil yanıtları artırmıştır. 10 hafta dutasterid ile tedavi edilen sıçanlarda kontraktil yanıtlar artmıştır. Tedavinin kesilmesi, erektil fonksiyonun yanı sıra endotelyal ve nitrerjik gevşemeyi iyileştirmemiştir. Ayrıca, intrakavernozal sildenafil, 5ARI tedavisinin neden olduğu ED'de bir iyileşmeye neden olmuştur.Item DRUG REPOSITIONING APPROACH FOR THE TREATMENT OF ANKYLOSING SPONDYLITIS(Ankara Üniversitesi, 2022) Yalçın, Gözde; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, AS'de inflamasyonun önlenmesinde önemli bir hedef olan IL-17 reseptörünü inhibe eden FDA onaylı bir molekülün ilaç yeniden konumlandırma yaklaşımı kullanılarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: “Drug-Gene Interaction” veritabanı kullanılarak AS'de etkin HLA-B genine özgü 18 molekül belirlenmiştir. Ardından IL-17'nin 3D yapısına RSCB veri tabanından ulaşılmıştır. Bağlanma paketinin belirlenmesi için I) Kör kenetlenme II) “Computed Atlas of Surface Topography of Proteins” web aracı kullanılmıştır. Belirlenen bağlanma paketleri çevresindeki grid kutuları kullanılarak IL-17'nin bilinen inhibitörü rhodomyrtone ile IL-17 arasındaki etkileşim moleküler doking ile belirlenmiştir. Buna göre seçilen grid kutusu özellikleri ile konfigürasyon dosyaları hazırlanarak 18 molekül için de AutoDock Vina programı ile doking gerçekleştirilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Karbamazepin molekülü, IL-17 ile en iyi bağlanma afinitesini ve bağlanma profilini göstermiştir. Ayrıca minosiklin, sülfasalazin ve talidomidin moleküllerinin de aktif bölgede sıkıca paketlendiği ortaya çıkmıştır. Bu moleküllerin AS hastalığının tedavisi için bir öncü molekül olabileceği gösterilmiştir.Item ANTIVIRAL ACTIVITY OF BETAFERON FOR COVID-19(Ankara Üniversitesi, 2022) Özkan, Sibel A.; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: COVID-19 enfeksiyonu 2019'dan beri dünya çapında yayılmış ve pandemik enfeksiyon olarak ilan edilmiştir. Maalesef, insanlık hala bu enfeksiyonla başa çıkmaya çalışıyor. Bu koşullar altında bilim insanları, SARS-CoV-2 viral enfeksiyonu ile mücadelede en hızlı çözüm olarak ilaç yeniden konumlandırma çalışmalarına yönelmiştir. Betaferon (İnterferon beta-1b), interferon ailesinin bir üyesidir ve immün sistem tarafından doğal olarak üretilen interferon beta-1a aynı etki mekanizmasına sahiptir. Gereç ve Yöntem: Betaferon’un SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı antiviral etkisi in vitro ve in siliko olarak araştırıldı. Antiviral aktivitenin tayini için ilaç toksisitesi, gen ifadesi ve docking (kenetlenme) hesaplamaları yapılarak değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: Betaferon, SARS-CoV-2 viral enfeksiyonuna karşı önemli antiviral aktivite göstermiştir. Ayrıca Betaferon, hem virüsün girişinde rol oynayan ACE2 ve TMRPSS2 proteinlerinin ifadesini azaltmıştır. Betaferon, yalnızca TMPRSS2 ifadesini değil, aynı zamanda TMPRSS2'nin proteolitik aktivitesini de doza bağlı bir şekilde azaltmıştır. Bununla birlikte Betaferon'un viral Spike protein ile etkileşime girdiği in silico analizlerle gösterilmiştir. Dolayısıyla, ACE2 ve TMPRSS2 ifadesinin azalması, TMPRSS2 aktivitesinin düşmesi ve SARS-CoV-2'nin Spike proteini ile etkileşimi, Betaferon'un viral giriş yolağını engellenmesi yoluyla SARS-CoV-2 virüsüne karşı antiviral aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir.Item PREPARATION AND IN VITRO CHARACTERIZATION OF SOLID LIPID MICROPARTICLES FOR PROTEIN DELIVERY(Ankara Üniversitesi, 2022) Küçüktürkmen, Berrin; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Bu araştırmanın amacı, katı lipid mikropartiküllerinin hazırlanması sırasında proses ve formülasyon parametrelerinin etkisini değerlendirmektir. Katı lipid mikropartiküller (SLM'ler), lipid nanopartiküllerinden daha az araştırılmış olmalarına rağmen biyouyumluluk, üretim ve karakterizasyon kolaylığı, uzun süreli salım ve özellikle yüksek protein yükleme kapasitesi gibi belirgin avantajlara sahiptir. Gereç ve Yöntem: SLM'ler, biyouyumlu ve biyolojik olarak parçalanabilen bir lipid olarak gliseril tridekanoat (GTD) kullanılarak emülsiyon çözücü difüzyon tekniği ile hazırlanmıştır. Homojen küresel mikropartiküller üretmek için en iyi formülasyon koşulları belirlenmiş ve bir üçgen faz diyagram alanı ile temsil edilmiştir. Mikropartiküller, formülasyon parametreleri değiştirilerek partikül boyutu ve enkapsülasyon etkinliği optimize edildikten sonra, seçilen formülasyonlar in vitro salım, morfolojik analizler, termal analiz ve elektroforetik analiz ile karakterize edilmiştir. Sonuç ve Tartışma: En yüksek etken madde yükleme etkinliği 100 mg lipid, %60 triasetin ve %3 emülgatör kullanılarak elde edilmiştir. Ortalama mikropartikül boyutu 8.9 µm olarak gözlenmiştir. İn vitro etken madde salımı pH 7.4 fosfat tampon çözeltisinde değerlendirilmiş ve 8. saatte tamamlanmıştır.Item DETERMINATION OF pKa VALUES OF TENOXICAM, PIROXICAM AND MELOXICAM BY RP-HPLC AT 25 ℃ AND 37 ℃ IN THF-WATER BINARY MIXTURES(Ankara Üniversitesi, 2022) Dereli, Dilara Başat; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, oksikam grubu ilaç etken maddeleri olan tenoksikam, piroksikam ve meloksikamın hem ağrı ve iltihabı azaltmadaki etkinlikleri hem de farmasötik önemi nedeniyle iyonizasyon sabiti (pKa) değerleri araştırıldı. Gereç ve Yöntem: pKa değerleri, 25 °C ve 37 °C'de tetrahidrofuran-su ikili karışımında (%30-40(h/h)) RP-HPLC yöntemiyle belirlendi. Bu bileşiklerin sudaki pKa değerleri, mol kesri ve Yasuda-Shedlovsky ekstrapolasyon yöntemleri ile değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: Tenoksikam, piroksikam ve meloksikam için 25 °C'de mol kesri yöntemiyle hesaplanan pKa değerleri 5.067 ± 0.037; 5.237 ± 0.065; 4.027 ± 0.144; 37 °C'de pKa değerleri 5.166 ± 0.017; 5.197 ± 0.084; 4.161 ± 0.116. Yasuda-Shedlovsky ekstrapolasyonu ile 25 °C'de hesaplanan pKa değerleri 5.061 ± 0.035; 5.232 ± 0.063; 4.021 ± 0.141; 37 ℃'deki pKa değerleri 5.161 ± 0.013; 5.192 ± 0.053; 4.155 ± 0.094. Sonuçlar, 25 °C'de farklı yöntemler ve farklı çözücüler ile yapılan önceki çalışmalarla uyumludur. Bu çalışma, tetrahidrofuran-su ortamında ve ayrıca vücut fizyolojik sıcaklığı olan 37 °C'de tenoksikam, piroksikam ve meloksikam için yapılan ilk pKa belirleme çalışmasıdır.Item TÜRKİYE'DE DÖRT FARKLI LOKASYONDAN TOPLANAN AJUGA ORIENTALIS L.'İN UÇUCU BİLEŞENLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Kaya, Ayla; Other; OtherAmaç: Bu çalışmada, Türkiye'de Antalya, Balıkesir, Erzurum ve Samsun'dan toplanan A. orientalis'in uçucu bileşenlerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması amaçlamıştır. Gereç ve Yöntem: A. orientalis'in mikrodistilasyonla elde edilen uçucu bileşenleri GC-FID ve GC-MS sistemleri ile eş-zamanlı olarak belirlenmiştir. Sonuç ve Tartışma: o-Krezol üç ilin (Erzurum ili hariç) uçucu yağlarında ortak ana bileşik olarak bulunmaktadır. Uçucu maddelerin ana bileşikleri Erzurum ili için metil hekzadekanoat (%15.8), linalol (%11.4) ve hekzahidrofarnesil aseton (%9.0); Samsun ili için o-krezol (%43.7), metil oleat (%10.1) ve metil linoleat (%9,1); Antalya ili için o-kresol (%75.2); Balıkesir ili için hekzadekanoik asit (%20.3), o-krezol (%10.8) ve dihidroaktinidiolid (%10.8). Erzurum ili hariç tüm lokaliteler yağ asidi+ester yönünden zengindir.Item UPR'NİN IRE1α/XBP-1 DALININ GSK2850163 ARACILI İNHİBİSYONU MEME KANSERİ HÜCRELERİNDE TAMOKSİFENE DUYARLILIĞI ARTIRIR(Ankara Üniversitesi, 2022) Erzurumlu, Yalçın; Other; OtherAmaç: Tamoksifen meme kanserine karşı önde gelen tedavi olarak kullanılmaktadır ve son 40 yıldır yaygın olarak uygulanmaktadır. Ancak tamoksifene karşı direnç gelişimi meme kanserinin etkin tedavisindeki en büyük sınırlamalardan birisidir. Çalışmamızın amacı, UPR'nin IRE1α/XBP-1 dalının GSK2850163 tarafından bloke edilmesinin, tamoksifene dirençli MCF-7 hücrelerinin kanserojen yeteneğini verimli bir şekilde sınırlayıp sınırlamadığını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: İlk olarak, MCF-7 hücrelerinin düzenli olarak tamoksifene maruz bırakılmasıyla tamoksifene dirençli meme kanseri hücreleri elde edildi. GSK2850163'ün biyokimyasal aktivitesi, immünoblotlama ve qRT-PCR ile doğrulandı. GSK2850163 ve tamoksifenin kombine tedavisinin tamoksifene dirençli meme kanseri hücrelerinin proliferasyon, invazyon, migrasyon ve koloni oluşturma yetenekleri üzerindeki olası etkileri sırasıyla WST-1 tabanlı proliferasyon testi, Boyden-chamber invazyon testi, yara iyileştirme testi ve plaka koloni oluşturma yöntemleri ile değerlendirildi. Sonuç ve Tartışma: Çalışmamızda IRE1α/XBP-1’in GSK2850163 tarafından spesifik blokajının, tamoksifene dirençli MCF-7 hücrelerinin kanserojen yeteneğini verimli bir şekilde sınırladığını gösterdik. Ayrıca, tamoksifen ve GSK2850163 ile birlikte tedavi, tamoksifenin anti-kanserojen özelliğini geliştirerek meme kanseri hücrelerinin istila, göç ve koloni oluşturma yeteneklerini önemli ölçüde azalttı. Sonuçlarımız, IRE1α/XBP-1 inhibitörlerinin meme kanseri tedavisinde güçlü terapötikler olabileceğini önermektedir.Item SILENE RUSCIFOLIA METANOLİK HERBA EKSTRESİNDEKİ FİTOKİMYASALLARIN LC-QTOF/MS VE GC/MS İLE İNCELENMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Tok, Kenan Can; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: Silene L. (Caryophyllaceae) türleri geleneksel olarak iltihap, idrar yolu iltihabı, göz rahatsızlığı, cilt sorunu, mide ağrısı, dizanteri, diş çürümesi, ateş, baş ağrısı, sıtma, sivilce ve sırt ağrısı tedavisinde kullanılmaktadır. Silene türlerinin kimyasal bileşenleri flavonoidler, antosiyanidinler, terpenoidler, triterpen saponinler, fitoekdisteroidler, benzenoidler, vitaminlerden oluşur ve antioksidan, antiinflamatuar, antitümör, antiviral aktivite gösterirler. Silene ruscifolia (Hub.-Mor. & Reese) Hub.-Mor. Türkiye'de "gizli nakıl" olarak adlandırılır. Gereç ve Yöntem: Bitki materyali Beynam Ormanı'ndan (Ankara/Türkiye) toplandı. Bitkinin toprak üstü kısımları ultrasonik banyoda metanol ile ekstre edildi. Otomatik örnekleyici, ikili pompa, kolon fırını ve bir UV dedektörüne sahip HPLC sistemi (Agilent 1260 Serisi), Çift Sprey Agilent Jet Stream elektrosprey iyonizasyon kaynağına sahip bir iFunnel Quadrupole Time-of-Flight LC-MS system (Agilent G6550A) ile birleştirildi. Bileşiklerin ayrılması için Agilent TC C-18 (4.6 mm x 150 mm x 5 µm) kolonu kullanıldı. Ekstrenin GC-MS analizi, bir Agilent 5973N dört kutuplu kütle spektrometresi (Agilent, ABD) ile donatılmış bir Agilent 6890 gaz kromatografı kullanılarak yapıldı. Bileşiklerin belirlenmesi ve tanımlanması için Mass Hunter yazılımı (Qualitative Analysis B.07.00) ve NIST Mass Spectral Library (2014) kullanıldı. Sonuç ve Tartışma: LC-MS Q-TOF analizi, S. ruscifolia'nın rutin, narsissin, luteolin, izoramnetin, ramnetin ve kersetin dimetil eter içerdiğini gösterdi. GC-MS analizi, ekstrenin şeker (%50.5) ve şeker alkolleri (%46.39) olarak en yüksek içeriğe sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca karboksilik asit (%0.47), yağ asidi (%0.64), şeker asidi (%0.42), glikozit (%0.48), karotenoidler (%0.61) ve benzoik asit esteri (%0.49) içerir. D-pinitol, %41.14 ile ekstredeki en yüksek içeriğe sahiptir.Item HASTALARIN BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMINA İLİŞKİN TUTUM VE UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ(Ankara Üniversitesi, 2022) Tezcan, Songül; Other; OtherAmaç: Bitkisel ürünler, tamamlayıcı ve alternatif tıbbın bir parçası olarak toplumda yaygın olarak kullanılmaktadır. Çalışmamızın amacı, hastaların bitkisel ürünlerin kullanımına yönelik tutum ve uygulamalarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma, Aralık 2017-Şubat 2018 tarihlerinde İstanbul'da (Türkiye) iki serbest eczanede gerçekleştirilen kesitsel tanımlayıcı bir çalışmadır. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri kaydedilmiş ve kendi kendine yapılandırılmış bir anket uygulanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Çalışmaya toplam 200 hasta dahil edillmiştir. Hastaların ortalama yaşı 34.6’dır. Hastaların yüzde altmışından fazlası bitkisel ürün kullanmakta olup, yaklaşık yarısı bitkisel ürün kullanımının tamamen zararsız olduğuna inandığını belirtmiştir (p<0.05). Kadın, yetişkin, eğitim düzeyi düşük, kronik hastalığı olan ve sigara içmeyen hastalarda bitkisel ürün kullanım oranının istatistiksel olarak daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Kronik hastalığı olan hastaların yaygın olarak bitkisel ürünleri kullandığı ve hastaların çoğunun bu ürünlerin zararsız olduğuna inandığı tespit edilmiştir. Sağlık danışmanları olarak eczacılar aracılığıyla topluma güvenilir bilgi sağlanması önemlidir.Item K562 KRONİK MİYELOİD LÖSEMİ HÜCRE HATTINDA SIRT5 MODÜLATÖRLERİNİN SIRT5 VE SİTOKROM C PROTEİN EKSPRESYONLARI ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI(Ankara Üniversitesi, 2022) Koç, Aslı; Eczacılık; Eczacılık FakültesiAmaç: SIRT5, hedef proteinlerdeki lizin rezidülerinden, asetil, malonil ve süksinil gruplarını uzaklaştıran ve sitokrom c ile etkileşerek, onun deasetilasyonuna neden olan bir mitokondriyal proteindir. SIRT5'in K562 kronik miyeloid lösemi hücrelerindeki etkilerine ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Resveratrol ve Suramin'in SIRT5'in deasetilaz ve desüksinilaz aktivitelerini modüle etmede rol oynadığı bilinmektedir. Resveratrol'ün K562 hücrelerinin apoptozunu indüklediği bildirilmiştir. Ancak Suramin'in K562 hücrelerinin apoptozu üzerindeki etkileri büyük ölçüde bilinmemektedir. Bu çalışmada, SIRT5 modülatörleri Resveratrol ve Suramin'in K562 hücrelerinin proliferasyonu ve apoptozu ile SIRT5 ve SIRT5'in bilinen bir hedefi olan sitokrom c proteini üzerindeki etkilerinin aydınlatılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: K562 kronik miyeloid lösemi hücrelerine artan konsantrasyonlarda Suramin ve Resveratrol uygulandı. Hücre proliferasyonu MTT analizi ve BrdU inkoporasyon yöntemi ile belirlendi. Apoptoz, Akım sitometrisi ile Annexin V boyaması ile belirlendi. Resveratrol ve Suramin'in SIRT5 ve Sitokrom c protein ekspresyon seviyeleri üzerindeki etkisini belirlemek için Western Blot analizi yapıldı. Sonuç ve Tartışma: Sonuçlarımız, Suramin'in SIRT5 ve sitokrom c protein ekspresyonlarını önemli ölçüde etkilemediğini ve Resveratrol'ün SIRT5'i azalttığını ve sitokrom c ekspresyonunu artırdığını göstermiştir. Suramin, K562 hücrelerinin apoptozunda herhangi bir değişikliğe neden olmamıştır. Resveratrol, literatüre uygun olarak hücre proliferasyonunu azaltmış ve K562 hücrelerinin apoptozunu indüklemiştir. Resveratrolün, SIRT5 protein ekspresyonunu azaltıcı etkisi ile apoptotik etkilerine aracılık etmiş olabileceği düşünülmektedirItem EVALUATION OF THE ASSOCIATION BETWEEN PROPER INHALER TECHNIQUE AND ANXIETY IN CHEST DISEASES OUTPATIENT CLINIC PATIENTS DURING COVID-19 PANDEMIC: A PROSPECTIVE CROSS-SECTIONAL STUDY(Ankara Üniversitesi, 2022) Durmuş, Mefküre; Other; OtherAmaç: Bu çalışmadaki amacımız respiratuvar hastalıkları olan hastaların inhaler kullanma becerileri ile koronovirüs anksiyete skorları ve genel anksiyete skorları arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Yetmiş astım ve kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH) hastasının inhaler kullanma teknikleri üç klinik eczacı tarafından değerlendirildi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı tarafından Hamilton Anksiyete Ölçeği (HAM-A) ve Koronavirüs Anksiyete Ölçeği (CAS) kullanılarak hastaların anksiyete skorları ölçüldü. IBM SPSS 25.0 programı kullanılarak ilgili istatistikler yapıldı. Sonuç ve Tartışma: Doğru inhaler tekniği ile CAS skoru, yaş, komorbidite, veya inhaler tipi arasında ilişki bulunamamıştır. Doğru inhaler tekniği ile HAM-A seviyesi (p=0,096) ve eğitim durumu (p=0.074) arasında istatistiksel anlamlılık bulunamamıştır. Yaş ile CAS skoru arasında zayıf bir korelasyon bulunmuştur (r=-0.278, p=0.02). Astım hastalarının koronovirüs anksiyete oranı KOAH hastalarına göre anlamlı derecede yüksekti (p=0.036). Kadın hastaların HAM-A (p=0,037) ve CAS skorları (p=0,002) erkek hastalardan anlamlı derecede yüksekti. HAM-A ile CAS skorları arasında orta dereceli bir korelasyon bulunmuştur (r=0.407, p<0.001). HAM-A seviyesi ve inhaler kullanma beceri skorları arasındaki korelasyon anlamlı bulunmamıştır. (r=-0.208, p=0.083)Sonuç olarak, hastaların artmış CAS skorları inhaler kullanma becerilerini etkilememiştir. HAM-A skorları inhaler kullanma becerilerini negatif yönde etkilemiştir fakat sonuç anlamlı değildir.