Dünya ticaret örgütü ve bölgesel ticaret anlaşmaları ilişkisi: Sorunlar, çözümler ve Türkiye’ye yansımaları
No Thumbnail Available
Files
Date
2012
Authors
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Abstract
ÖZET Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) temsil ettiği çoktaraflı ticaret düzeninin temel ilkelerinden “en çok kayrılan ülke” (MFN) prensibinin sınırlı istisnalarından biri olan Bölgesel Ticaret Anlaşmalarının (BTA’lar) sayısının hızla artması, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) 1947 Madde XXIV ile getirilen düzenlemelerin yetersizlikleri nedeniyle sistemsel bazı sorunlara yol açmaktadır ve optimal bir durum değildir. BTA artışı, tercihlerin erimesine yol açmaktadır; her yeni BTA’nın taraflarına marjinal getirisi giderek azalmaktadır. Diğer taraftan, üyelerin karşı karşıya olduğu “mahkumun ikilemi”, çok taraflı ticaret sisteminin öngörülebilirliğini azaltırken işlem maliyetlerini artıran BTA’ları mecbur kılmaktadır. Bu durum, ülkelerin neden “ikinci en iyi” olduğu halde BTA’ları tercih ettiklerini; BTA’lar-DTÖ ilişkisinin geleceğini ve Türkiye’ye yansımalarını sorgulama ihtiyacını gündeme getirmektedir. BTA’ların çok taraflı platformda ticaretin liberalizasyonuna ve genel anlamda DTÖ’nün hedeflerine katkıda bulunabilmesi, “bölgeselleşmenin çok taraflılaştırılmasına”; BTA’ların DTÖ-uyumluluğunun garanti edilmesine bağlıdır. BTA’ların mevcut haliyle, disiplinsiz bir şekilde artışının yarattığı “spagetti kasesi”nin ülkelerin ve çokuluslu şirketlerin ticari çıkarlarına etki etmeye başladığı, BTA yarışının sürdürülemez niteliğinin tartışmaya açıldığı, “bölgeselleşmenin çok taraflılaştırılması” ihtiyacının daha yüksek sesle dile getirildiği bir ortamda gerekli düzenlemeler için elverişli bir altyapını gelişmekte olduğu görülmektedir. Diğer taraftan, bu ihtiyaca cevap verecek yöntemler üzerinde oydaşma sağlanıp hayata geçirilmesi, öncelikle Doha Turu hedeflerinin gerçekleştirilmesine ve DTÖ’nün karşı karşıya olduğu krizin hafif hasarla atlatılmasına bağlıdır. AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı STA’ları takipte yaşanan sıkıntılar nedeniyle DTÖ-BTA’lar ilişkisinin geleceğinin nasıl şekilleneceği ülkemiz ticari çıkarları açısından büyük önem taşımaktadır. Bu itibarla, Türkiye’nin Gümrük Birliğinden kaynaklanan özel durumu ve ihtiyaçları çerçevesinde “bölgeselleşmenin çok taraflılaştırılması” tartışmasına aktif bir şekilde katılmasının ve bu yöndeki çabaları desteklemesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir. ABSTRACT The world trade organization and regional trade agreements relationship: Problems, solutions and implications on Turkey Recent proliferation of Regional Trade Agreements (RTAs), which are among the few exceptions to the main principle of the WTO-based multilateral trade system, namely “the most-favoured nation” (MFN), at an unprecedented pace result in some systemic problems because of the vagueness of the relevant GATT/WTO regulations (GATT 1947 Article XXIV) and certainly not an optimal situation. The increase in RTAs causes erosion of preferences and diminishing marginal returns for every new RTA. However, as the WTO members face a “prisoner’s dilemma” situation, they feel obliged to negotiate and sign more RTAs that increase the transaction costs and system’s complexity. This situation brings out the necessity to question the reasons why WTO members still prefer the “second best” RTAs; the future of the WTO-RTAs relationship and its implications on Turkey. Enabling RTAs contribute to multilateral trade liberalization and objectives of the WTO in general depends on guaranteeing their WTO compatibility through “multilateralizing regionalism”. Recently there is a more suitable environment for the necessary regulations given that the “spaghetti bowl” created by the increase of RTAs in an undisciplined manner have started to harm commercial interests of WTO members and multinational corporations, and therefore, importance of “multilateralizing regionalism” are expressed more and more loudly. Reaching a consensus on the method for “multilateralizing regionalism” and implementing it would be possible if only the Doha Round’s goals are achieved and thus the “legitimacy” crisis of WTO is lessened. Difficulties with Turkey’s timely adoption of both the EU’s preferential and autonomous customs regimes render “multilateralizing regionalism” very critical for Turkey. Within this framework, it is essential that Turkey actively participates in and support for “multilateralizing regionalism” endeavours.
Description
Keywords
SOSYAL BİLİMLER (GENEL)