Sayı:170.2 (2019)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 5 of 5
  • Item
    Türkçe sözlükte sesbilimsel sunulum üzerine sözlüksel tabanlı bir öneri
    (Ankara Üniversitesi Tömer, 2019) Uzun, İpek Pınar; Dilbilimi; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
    Kurallar ve türetimler çerçevesinde oluşturulan Sözlüksel Sesbilim Kuramı, sözcükleri dilin sesbilimsel ve biçimbilimsel düzlemlerinde incelemektedir. Kiparsky (1982), Rubach (1981, 2008), Mohanan (1982) ve Oostendorp (2005) olmak üzere alanyazında pek çok araştırmacı tarafından çalışılan Sözlüksel Sesbilim Kuramı’nda sözcüklerin kullanımları için gerekli olan kuralların, sözlüksel ve sözlüksel-ötesi olmak üzere iki düzlemde uygulandığı görüşünü kabul edilmektedir. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda bu araştırmada, Türk Dil Kurumu’nda (TDK) yayınlanan Türkçe Sözlük (2011)’den yararlanarak, Sözlüksel Sesbilim Kuramının verileri çerçevesinde, bir sözlükte sesbilimsel öğelerin nasıl sunulması gerektiği üzerine yeni bir model önerisi sunulması amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklem grubunu Türkçenin ses dizgesinde etkin rol oynayan /b/, /c/, /ç/, /g/, /h/, /k/, /l/, /n/, /p/, /r/, /t/, /v/, /y/, /z/ ünsüzleriyle; /a/, /e/, /ı/, /i/, /o/, /u/ ünlüleri ve <ğ> yazıbiriminin ses çevresinde bulunan örnekler oluşturmaktadır. Ad ve eylem kategorilerindeki temsil örneklerini oluşturan her bir madde başı, Türkçe Sözlük (2011)’de seslem başı, seslem ortası ve seslem sonu konumlarına göre sesbilimsel gözlem tekniği kullanılarak çözümlenmiştir. Elde edilen bulgular, Türkçe Sözlük’te, söyleyiş özelliklerini gösteren sesbilim abecesi, ikili ünlü kayması (örneğin tavuk, şair vs.), <ğ> yazıbiriminin sesbilimsel işlevleri (oğul, iğde, eğer, uğur, vs.), /ı/ sesinin üçlü ünlü kayması (triftong) oluşturması (yığıl, vs.), /h/ ünsüzün içseste yitirilmesi (yemekhane vs.) ve seslem sayısı ve konumu bilgileri gibi pek çok sesbilimsel özelliğe ait bilginin sözlükte yer almadığını ortaya koymuştur.
  • Item
    Une critique des sociétés du monde dans l’univers du “Petit Prince” sous une optique sémiotique
    (Ankara Üniversitesi Tömer, 2019) Sönmez, Özge; Other; Other
    Le Petit Prince d’Antoine de Saint-Exupéry, en tant que chef-d’œuvre, et qui a eu un immense succès dans le monde, continue à être l’objet de recherches dans plusieurs disciplines scientifiques telles que la linguistique, la didactique des langues, la sociologie, la sémiotique, la littérature comparée, etc. Dans ce grand éventail de recherches, les séquences les plus choisies par les chercheurs sont « la rose », « le serpent » et « le renard ». Mais l’univers métaphorique du Petit Prince est presque illimité. À part les fameuses séquences indiquées ci-dessus ; les rencontres avec le roi, le businessman et l’allumeur méritent aussi d’être un sujet de recherche approfondi de par leurs structures linguistiques, énonciatives et sémiotiques. Dans cette étude, nous essayerons d’analyser la construction du sens dans les séquences de ces quatre rencontres selon l’approche sémiotique. En premier lieu, les univers des personnages choisis, vont être analysés en se focalisant sur le sujet, l’espace et le temps pour déterminer l’ensemble des sens dénotatifs apparents, « en surface ». En second lieu, nous chercherons tout ce qui est dissimulé sous le sens dénotatif, à la lumière des travaux de Greimas, en se basant sur les modalités, le schéma actantiel des personnages et le carré sémiotique afin de pouvoir atteindre toutes les couches de significations. Antoine de Saint–Exupéy’inin Küçük Prens’i, bir başyapıt olarak tüm dünyada geniş bir başarı kazanmıştır. Eser dilbilim, yabancı diller eğitimi, sosyoloji, göstergebilim, karşılaştırmalı edebiyat gibi değişik bilimsel disiplinlerin konusu olmayı sürdürmektedir. Bu geniş yelpazeli araştırma alanında, araştırmacılar tarafından en çok incelenen bölümler genellikle Küçük Prens’in « gül », « yılan » ve « tilki » ile karşılaşmasını konu alan bölümler olmuştur. Ancak Küçük Prens’in değişmeceli (fr.métaphorique) evreni sınırsızdır. Yukarıda bahsedilen ünlü bölümlerin yanı sıra, Küçük Prens’in “kral”, “iş adamı” ve “sokak feneri görevlisi” ile karşılaşmaları dilbilimsel, sözcelemsel ve göstergebilimsel yapılarıyla, derinlikli bir araştırmayı hak etmektedir. Bu çalışmada, bu üç karşılaşmanın anlamsal boyutlarını göstergebilimsel yöntem aracılığıyla inceleyeceğiz. Göstergebilimci A.J.Greimas’ın çalışmaları ışığında; ilk olarak, seçilen anlatı kişiliklerinin yüzeysel yapıları -özne, uzam ve zaman boyutu- incelenecek, daha sonra düzanlatımın altında yatan derin yapıyı/anlamı ortaya çıkarmak amacıyla; tüm kiplikler, çağrışımlar, eyleyen şeması ve göstergebilimsel dörtgen ele alınacaktır.
  • Item
    Radıcal landscapes of r. F. Langley’s poetry: A stylıstıc analysıs of to a nıghtıngale
    (Ankara Üniversitesi Tömer, 2019) Vurmay, M. Ayça; Other; Other
    This paper aims to examine R. F. Langley’s poetry as an example of radical landscape poetry, which is characterized by the interplay between landscape and language in an open field of con/textual relationships, with a focus on his poem “To a Nightingale”. Langley’s poetry can be regarded as a Modernist compound of tradition and innovation, affirmation and negation, certainty and doubt, and the human and the non-human. Langley’s poetic landscape(s) or his artistic canvas is associated with the late-modernist writing of his time. In Langley’s poetry, the relationships between landscape/environment and humanity, the human and the non-human are depicted as mutually constructive. Situated between the romantic and the existentialist discourses, Langley’s poetry possesses a modernist, depersonalized, scientific, innovative, experimental and speculative approach to reality and language. “To a Nightingale” epitomizes the modernist indeterminacy of reality and language through the vertiginous vacillation of the speaker between alternatives of truth and expression in the checkerboard of existence, as well as through the disordered structure and shape of the poem, alternating between opposite poles, through the use of stylistic devices such as parataxis, juxtaposition, enjambment, parallelism, deviation, foregrounding and discoursal relations.
  • Item
    A functıon-fırst approach to verb tense usage ın research artıcle ıntroductıons ın applıed lınguıstıcs
    (Ankara Üniversitesi Tömer, 2019) Öztürk, İsmet; Other; Other
    The study aims to investigate verb tense usage in research article introductions in the field of Applied Linguistics by adopting a ‘function-first’ approach. The corpus used in the study consists of 50 research article introductions published in five prominent journals of the field. The communicative function of the sentences was determined on the basis Swales’ (1990; 2004) CARS (Create a Research Space) model. In the coding of data Maxqda 11 was used. The results show that each function is associated with particular verb tense. For instance, in ‘claiming centrality’ the present perfect tense, in ‘making topic generalisations’ the simple present and in ‘reviewing items of previous research’ the simple past tense is predominant. The results suggest that the ‘function-first' approach provides a more accurate description of verb tense usage in writing research article introductions than the ‘formfirst’ approach. The findings have implications for teaching academic writing.
  • Item
    Damaksıl, Damaksıllaşmış ve Öndil Üzerine: Türkçe ve Karayca Uyumlarındaki Örtüşme Yıl 2019, Cilt 170, Sayı 2, 9 - 30, 03.07.2019
    (Ankara Üniversitesi Tömer, 2019) Kunduracı, Aysun; Other; Other
    Bu çalışma, Türkiye Türkçesinde ve Kuzeybatı Karaycasında uyumla etkileşen ve uyuma yansız kalan sesleri karşılaştırmakta ve uyumca hedeflenen özelliğin (yani uyum sürecinde aynılığı hedeflenen özelliğin) iki lehçede de ünlülere ait bir dilönü özelliği olduğunu savunmaktadır. Çalışma, sesbilimde “damaksıl”, “damaksıllaşmış” ve “önekaymış” olmayı ayırt etmekte ve uyumdaki hedef özelliğin “damaksıllaşmış” ile ilgili olan [öndil] olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Bilindiği gibi Türkçede devinimsel uyum, sözcükte devinimsellik açısından ünlüler arasında uyuşma gerektirir (örn. Yavaş, 1980; Kardeştuncer, 1983; Ergenç, 1995; Kabak, 2011). Ancak kimi öndil ünsüzleri uyumla etkileşerek uyumda hedeflenen özelliği [arkadil]den [öndil]e dönüştürmektedir (Levi, 2002). Diğer bir taraftan, özellik açısından /i/ ile örtüştüğü düşünülen /j/ sesbirimi, uyumla herhangi bir etkileşime girmemektedir. Bu yansızlık, /j/ ve /i/ seslerinin tümüyle aynı özelliklere sahip olmadığını göstermektedir. Çalışma, bu nedenle, /j/’nin (yalnızca seslemsel olarak /i/’den farklı) bir yarıünlü olduğu görüşünü (örn. Clements ve Sezer, 1982) sorgulamakta ve /j/’nin Türkçe ve Karaycadaki davranışından yola çıkarak uyum ve damaksıllaşma arasındaki etkileşimi araştırmaktadır. Çalışma, Ünlü-yeri Kuramı (Vowel-place Theory, Clements ve Hume, 1995) çerçevesinde bir öneri sunmakta; betimleyici, durum belirleyici bir yöntem izlemektedir. Çalışmanın sonuçları ise şu şekildedir: (i) Türkçedeki /j/ akıcı bir ünsüzken, Karaycadaki /j/ bir yarıünlüdür, (ii) hem Türkçede hem de Karaycada uyumun hedeflediği özellik [öndil], yani ünlülere ait dilönüdür, (iii) Türkçede ünlü uyumuna, bu özelliği içeren ünsüzler de katılabilir, (iv) damaksıl, damaksıllaşmış ve önekaymış ayrımının yapılması sesbilimsel olarak gereklidir, (v) sesleri ayırt edici sesbilgisel özellikler sesbilimsel süreçleri açıklamada önemli rollere sahiptir.