Sayı:71 (2022)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 19 of 19
  • Item
    ATATÜRK ve AHMET AĞAOĞLU ADLI ESERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Tayhani, İhsan; Other; Other
    Azerbaycan'ın Bosna-Hersek Büyükelçisi Prof. Dr. Vilayet Guliyev'in 2022 bahar aylarında Zengin Yayıncılık yayınları arasında çıkmış olan ve Ahmet Ağaoğlu'nun anılarına dayalı olarak kaleme aldığı "Atatürk ve Ahmet Ağaoğlu" adlı eserinde, bugün halen üzerinde spekülasyonların yapıldığı ve genel başkanlığını Fethi Okyar'ın üstlendiği "Serbest Cumhuriyet Fırkası"na ilişkin değerlendirmelere yer verilmiştir. Anılan eserde, dönemin koşullarının ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilen devrimin yara almaması için sergilenen özenin göz ardı edildiğini gözlemlemiş bulunuyoruz. Bu çalışmada, dönemin siyasal ve sosyal gelişmeleri dikkate alınarak, Ahmet Ağaoğlu'nun özellikle "Serbest Cumhuriyet Fırkası"na ilişkin değerlendirmelerine farklı bir bakış açısı getirilmiş ve "Ahmet Ağaoğlu ve Atatürk" adlı eserin eleştirisi yapılmıştır.
  • Item
    TURKISH-ARMENIAN RELATIONS (1914-1921) FACING ALL THE FACTS
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Kemaloğlu, Muhammet; Other; Other
    Ermeni konusu yaklaşık 150 yıldır Türkiye Tarihini ve Türkiye’nin yakın ve uzak komşuları ile olan ilişkilerini etkilemiş ve etkilemeye de devam edecek hususlardan biridir. Her yıl dünyanın faklı ülkeleri tarafından dile getirilen Ermeni konusu ile mevzu kronik bir yara haline getirilmek istenmektedir. Mehmet Arif Demirer, “Turkish-Armenian Relations (1914-1921) Facing All The Facts” adlı eseri ile konuya okuyucunun karar vermesini istemiştir. Demirer, eserini yazarken özellikle yabancı kaynak ve kişileri delil göstermiştir. Böylece Ermeni konusuna taraf olan ve özellikle Türk tarafını suçlayanlar için kendi kaynakları ile cevap verme yolunu tutmuştur.
  • Item
    İSMET İNÖNÜ DÖNEMİ LOZAN GÜNÜ KUTLAMALARI VE LOZAN’A YENİDEN BAKIŞ (1939-1945)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Kırış, Özlem Yıldırım; Other; Other
    Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen milli mücadele ile Türkiye istiklalini ve yaşama hakkını tüm dünyaya Lozan Antlaşmasıyla ilan etmiştir. Lozan sulhu imzalandığı 24 Temmuz 1923 tarihinden itibaren tüm yurtta her yıl büyük ve coşkulu törenlerle kutlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının ardından cumhurbaşkanlığı görevine İsmet İnönü seçilmiştir. Çalışmada İsmet İnönü dönemi (1939-1945) Lozan günü kutlamaları değerlendirilmiştir. Lozan Günü kutlamaları başta Ankara, İstanbul halkevleri olmak üzere yurdun çeşitli bölgelerinde düzenlenen törenlerle kutlanmıştır. 1939-1945 arası dönem aynı zamanda İkinci Dünya Savaşının yaşandığı yıllar olmuştur. Lozan sulhunu imzalayan İsmet İnönü’nün 1939-1945 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunması Lozan günü kutlamalarına ayrı bir önem ve anlam kazandırmıştır. Lozan gününe yer veren dönem basınında İsmet İnönü vurgusunun ön plana çıktığı görülmektedir. Lozan antlaşmasının önemi üzerinde durularak İsmet İnönü’ye şükran ve minnet duyguları dile getirilmiştir. Çalışmada, İsmet İnönü döneminde Lozan günü kutlamalarının nasıl
  • Item
    BEHIND CLOSED DOORS: The Paris Meetings of the Allies on the Turco-Greek War (20-23 September 1922)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Yeşilbursa, Behçet Kemal; Other; Other
    Mudanya Mütarekesi ve Lozan Barış Antlaşması’nın Türk Milli Mücadele tarihinde kuşkusuz önemli bir yeri vardır. Dolayısıyla bugüne kadar Mütareke ve Lozan’ı tüm yönleriyle ele alan pek çok çalışma ve yayın yapılmıştır. Bu nedenledir ki mevcut çalışmada ateşkes ve Lozan’ın kendisi ele alınmayacaktır. Daha ziyade, başlıkta belirtildiği gibi, çalışma Müttefiklerin Paris’te 20-23 Eylül 1922’de Türk-Yunan Savaşı ile ilgili toplantılarına bakacak. Daha spesifik olarak, İngiliz, Fransız ve İtalyan devlet adamlarının (Lord Curzon, Poincaré ve Kont Sforza gibi) Türk-Yunan Savaşı, ateşkes ve barış konferansını nasıl değerlendirdiği araştırılacaktır. 20 Eylül’de Lord Curzon, meseleleri Fransa Başbakanı Poincaré ve İtalyan mevkidaşı Kont Sforza ile görüşmek üzere Paris’e gitti.
  • Item
    RIZA PEHLEVİ DÖNEMİNDE İRAN’DA MODERNLEŞME HAREKETİ VE BU HAREKETTE TÜRK DEVRİMİNİN İZLERİ
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Türkislamoğlu, Elif; Tarih; Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
    Türkiye ve İran’ın 20. yüzyılın ilk yarısındaki modernleşme ve ulus devlet kurma çabaları birbirine yakın bir görünüm arz etmektedir. Şah Rıza Pehlevi’nin yönetimindeki İran, Atatürk yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti’ni bu çabada önemli bir model olarak benimsemiş ve takip etmeye çalışmıştır. Ancak İran’dan farklı olarak yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin arkasında bir yüzyıldan fazla süredir devam eden bir modernleşme birikimi söz konusudur. İki ülke arasındaki bu fark sadece modernleşme hareketinin hızını ve kalıcılığını değil, ulus devletin inşası süreçlerini ve sonuçlarını da etkilemiştir. Bu makalede 20. yüzyılın başlarında İran’ı modern bir ulus devlet yapma çabasındaki Rıza Pehlevi yönetiminde söz konusu çaba kapsamında atılan adımlar ile bunlar üzerinde Türkiye’de Atatürk’ün liderliğindeki devrimlerin izlerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda öncelikle ilk İran ve Türkiye’nin modernleşme geçmişleri ele alınmıştır. Ardından İran’da 1920-40 yılları arasında gerçekleştirilmeye çalışılan ulus-devlet kurma süreci ile bu süreçte Türkiye’deki ulus devlet kurma süreci arasındaki benzerlikler yahut farklılıklar üzerinde durulmuştur. Son olarak Atatürk’ü örnek alan Rıza Şah’ın başardıklarının yahut başaramadıklarının bir değerlendirmesi yapılmaya çalışılmıştır.
  • Item
    NEVA YAHUD SEDA-YI ERMENİYAN GAZETESİ KONUSUNDA NOTLAR
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Taşdemir, Serap; Other; Other
    Geleneksel dünyadan modern dünyaya geçişte önemli bir role sahip olan basın, Osmanlı Devleti içindeki Türklerden önce azınlıklar arasında uygulama alanı buldu. İkinci Meşrutiyet’in ilanı ise ülke genelinde gerek nicelik ve gerekse nitelik olarak basın patlamasına yol açtı. 1909 yılından itibaren en parlak günlerini yaşamaya başlayan Ermeni basını içinde özel bir yeri olan gazetelerden biri Neva yahud Seda-yı Ermeniyan gazetesidir. Osmanlılık düşüncesine inanan bir Ermeni olan Mihran Apigyan veya gazetedeki kullandığı ismi ile Mihran Mihri tarafından çıkarılmıştır. Neva gazetesinin temel özelliği ise, Ermenilerinin tezlerini, Osmanlılara Osmanlıların kullandığı Arap harfleriyle anlatmasıdır. Bu makalede bugüne değin iki sayısı olan Neva yahud Seda-yı Ermeniyan adlı gazetenin ilk 14 sayısı bir bütün olarak ele alınacaktır (Koleksiyonda 13. sayı eksik). Neva gazetesi sayfaları aracılığıyla bir Osmanlı Ermenisinin kaleminden Osmanlı Devleti’ne ve Osmanlı Devleti içindeki Ermenilere mesaj verme –hem uyarıcı hem savunucu-çabası ortaya konacaktır.
  • Item
    ATATÜRK DÖNEMİNDE FRENGİ İLE MÜCADELE
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Sönmez, Cahide Sınmaz; Other; Other
    Frengi, 16. yüzyılın başında başlayıp 20. yüzyılın ilk yarısına kadar tüm dünya ile birlikte Osmanlı Devleti’ni ve erken dönem Türkiye Cumhuriyeti’ni etkisi altına alan bulaşıcı bir hastalıktır. Genel olarak cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğu için halk arasında utanılacak ve saklanılacak bir hastalık olarak görülmüş, bu boyutuyla psikolojik rahatsızlıklara ve intiharlara neden olmuştur. Tedavi edilmediği sürece vücutta saklanılması mümkün olmayan yaralara ve ilerleyen evrelerde felç ve acılı bir ölüme neden olan, nesilden nesle geçme özelliği ile de tüm halkı etkileyebilen hastalığa karşı Osmanlı döneminden itibaren mücadele başlatılmış, etkili olan önlemler ise Cumhuriyet döneminde hayata geçirilmiştir. Bu çalışmada Atatürk döneminde frengi hastalığının toplum sağlığı üzerindeki etkisi, hastalığın tedavisi ve önlenmesine dair uygulamalar anlatılacaktır.
  • Item
    MUALLİMLER CEMİYETİNDEN İSTANBUL MUALLİMLER BİRLİĞİNE BİR MESLEK ÖRGÜTÜNÜN SERENCAMI (1918-1936)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Pustu, Yunus; Other; Other
    Osmanlı ülkesinde modern manada cemiyetleşme faaliyetleri II. Meşrutiyet’in dernekleşme konusunda getirdiği özgürlükler sayesinde yasal zemin kazanmıştır. Bu esnada diğer pek çok meslek grubu gibi muallimler de örgütleşme çalışmaları içerisine girmişlerdir. Ülkemizdeki muallim örgütlenmeleri içerisinde mühim bir yere sahip olan Muallimler Cemiyeti de oluşan bu yasal zeminde 9 Mart 1918 tarihinde tesis edilmiştir. I. Dünya Savaşı’nın son yılında kurulan ve işgal İstanbul’unun menfi etkilerini bizzat tecrübe eden cemiyet, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecine de yakinen şahitlik etmiştir. Mevcut ortam içerisinde 1922 senesine kadar çok aktif faaliyet göstermesi mümkün olmayan cemiyet, aynı yılın Eylül ayından itibaren yayımlamaya başladığı Muallimler Mecmuası vasıtası ile eğitim politikaları ve muallimlerin hak ve menfaatlerine yönelik kayda değer teşebbüslerde bulunmuştur. Cemiyetin bu doğrultudaki girişimleri 1925 Ağustos’unda Türkiye Muallimler Birliğine iltihak edene kadar devam etmiştir. Ardından İstanbul Muallimler Birliği ismini alan Cemiyet, 1928 senesine kadar mevcut siyasi otorite ile uyum içerisinde çalışmıştır. 1928 Ağustos’unda gerçekleşen son genel kongresinde Türkiye Muallimler Birliğinin konfederasyona dönüşmesi sonrası ise tekrar müstakil bir yapıya kavuşmuştur. 1929 senesi ile birlikte yeniden teşkilatlanma çabası içerisine giren Cemiyet, 1936 senesinde derneklerin kapatılma sürecinde hükûmetin baskısı ile kendini lağvedene kadar ilk devresinde olduğu gibi özgün bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeye çalışmıştır.
  • Item
    MÜMTAZ SOYSAL: MÜLKİYELİ BİR AYDININ BAKIŞ AÇISIYLA TÜRK SİYASAL YAŞAMININ GÜNCESİ
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Özkandaş, Yaşar; Other; Other
    Anayasa hukuk profesörü ve eski Dışişleri bakanı olan Mümtaz Soysal, Türk siyasal düşüncesinin en üretken isimlerinden ve yakın tarihin en önemli tanıklarından biri olmuştur. 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşen darbe sonra yeni anayasanın hazırlanması için kurulan Temsilciler Meclisi’ndeki “Anayasa Komisyonu’na” CHP temsilcisi olarak katılarak 1961 Anayasası’nın hazırlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Bunun yanı sıra Türk anayasa siste-mini açıklamaya dönük temel metinlerin de imza sahibi olmuştur. Akademisyen yönünün yanı sıra başta Yön dergisi olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde kaleme aldığı metinler onu bir aydın olarak da öne çıkarmıştır. Gerçek anla-mıyla demokrasinin var olabilmesi için üretime dayalı, kamucu ve emekten yana planlı kalkınma savunusunu 1960’lı yıllarda kaleme aldığı yazıların merkezine yerleştirmiştir. Söz konusu iktisadi yaklaşımı Kemalizm’in bir gereği olarak kabul etmiştir. 1970’lı yıllardan 1980’lı yıllara uzanan tarihsel kesit içinde ise rejimin geleceğini temel tartışma konusu olarak öne çıkarmıştır. Demokrasi sorunu üzerine düşünmüştür. Türkiye’deki siyasal sistemin daha demok-ratik bir zeminde ilerleyebilmesi için siyasal partilerin daha sorumlu bir tavır takınmaları gerektiğini vurgulamıştır.
  • Item
    LOZAN KONFERANSI KARİKATÜRİSTLERİNDEN EMERY KELEN İLE ALOİS DERSO VE TÜRK DELEGELERİN KARİKATÜRLERİ
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Özgen, Yüksen; Other; Other
    Birinci Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti’nin Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamasının ardından işgaller başlamıştır. İşgallere karşı Türk milletinin yürüttüğü ulusal kurtuluş mücadelesi İsviçre’nin Lozan kentinde toplanan uluslararası bir konferansta 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile resmen sona ermiştir. Lozan Konferansında yaşanan süreç ve ardından imzalanan antlaşma yerli ve yabancı yazarlar tarafından yazılmış çok sayıda esere konu olmuştur. Makalemizde Türk tarihinde ayrı bir yeri olan Lozan Konferansı’nın başka bir yönü ele alınmıştır. Kamera kullanımının yasak olduğu konferans sürecinde ressamların ve karikatüristlerin yaptıkları çizimler önemli bir kaynaktır. Lozan Barış Konferansına katılan karikatüristler arasında Emery Kelen ile Alois Derso’da bulunmaktadır. Makalemizde bu iki karikatüristin kısa biyografileri ve bunların Türk delegasyonu ile ilgili bazı çizimleri incelenmiştir.
  • Item
    ÇANAKKALE KOMİSYONU NİHAİ RAPORU’NUN GENEL SONUCU ÜZERİNE ASKERÎ BİR DEĞERLENDİRME
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Özcan, Orhan; Other; Other
    Çanakkale Savaşları sonrası Büyük Britanya, yasa, kral ve parlamentonun birleşik yetkisine dayanarak Çanakkale Savaşı’nın nedenini, planlamasını ve savaşta neden mağlup olduğunu araştırmak üzere 12 Ağustos 1916’da için parlamento tarafından bir komisyon kurmuştur. On kişiden oluşan Çanakkale Komisyonu, üç rapor halinde yayınlamıştır. Bu raporların ilki Çanakkale Komisyonu Birinci Raporu olarak isimlendirilmiş ve Çanakkale Savaşı’nın kökeni, başlangıcı ve işleyişini ele alan Çanakkale Deniz Savaşları’na yer vermiştir. İkinci rapor ise birinci raporun tamamlayıcısı olan Ek Rapor olarak hazırlanmıştır. Nihai Rapor olarak isimlendirilen üçüncü rapor ise operasyonların yürütülmesi süreci içerisinde Çanakkale çıkarması, kara savaşları, Çanakkale’nin boşaltılması, tedarik konuları ve on altı maddeden oluşan genel sonuçları kapsamıştır. İlk rapor ve ilk rapora ek rapor 1917’de, nihai rapor 1919’da yayınlamıştır. Nihai raporda, genel sonuçlar başlığı altında diğer iki raporu da kapsayan on altı maddeden oluşan bir özet sunulmuştur. Çalışma, nihai raporun genel sonuçlar kısmında yer alan on altı maddeyi incelemektedir. Çalışmanın amacı, Çanakkale Savaşı’ndan sonra Müttefik Devletlerin Çanakkale Savaşı’nda mağlup olma gerekçelerini araştırmak için kurulan komisyonun nihai raporunda yayımlanan on altı maddelik genel sonuçlarıyla ilgili konuları, literatürde yer alan yerli ve yabancı kaynaklardan faydalanarak değerlendirmektir.
  • Item
    MUDANYA MÜTAREKESİ ve İTALYAN KAMUOYU
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Mengeş, Yeter; Other; Other
    Türk ordusunun İzmir ve Bursa kurtarıldıktan sonra Doğu Trakya’yı Yunan ordusundan temizlemek için İstanbul ve Çanakkale’ye yönelmesiyle Çanak Krizi adı verilen olaylar zinciri meydana gelmiştir. Türkiye ile İngiltere’yi yeni bir savaşın eşiğine getiren bu durumda, tarafların başta Mustafa Kemal Paşa ve General Charles Harington olmak üzere izledikleri akılcı tutum sayesinde çatışma engellenmiş ve Mudanya’da ateşkes görüşmeleri başlatılmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da Yugoslavya ile sınır sorunları yaşanmakta, iç istikrarsızlıklar neticesinde Faşistlerin iktidara doğru ayak sesleri duyulmaktadır. Bu iç ve dış siyasal meşguliyetlere rağmen İtalyan basınında Anadolu’daki savaşın sonlandırılması ve bundan sonra neler yapılacağı konusu ön plana çıkmaktadır. Bu dönemde Mudanya Ateşkes Konferansı süreci İtalyan basını tarafından yakından takip edilmekte, buna ilişkin haberler dönemin birbirinden farklı siyasal görüşlere sahip belli başlı İtalyan gazetelerinde sıklıkla yer almaktadır. Bu çalışmada Mudanya Ateşkes Antlaşması öncesi ve sonrasına ilişkin olarak meydana gelen askerî ve siyasal gelişmelerin İtalyan kamuoyundaki yansımaları, İtalyan basınında yer alan haber ve yorumlardan istifade edilerek açıklanmıştır.
  • Item
    1930 İSTANBUL BELEDİYE SEÇİMLERİNDE SERBEST CUMHURİYET FIRKASI’NIN YAHUDİ ADAYLARI ve YAHUDİ SEÇMENLER
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Duran, Mehmet Ali; Other; Other
    1930 yılında gerçekleşen belediye seçimleri Türkiye’deki modern anlamda belediyecilik ve yerel yönetim yapılanması için büyük bir gelişme teşkil etmiştir. Bu seçimler aynı zamanda Türk demokrasi tarihinde de seçim sistemi ve çok partili hayata geçiş için önemli bir deneme olmuştur. Bu seçimler günümüze kadar hem yerel yönetimler hem de demokrasi alanında süregelen birçok konuda olumlu veya olumsuz anlamda bir başlangıç olmuştur. Bu seçimler hem demokrasi hem yerel yönetimler hem de kadın hakları açısından bir kırılma olarak kabul edilebilir. Türk kadını ilk kez seçme seçilme hakkını kullanmıştır. SCF’nin kuruluşunun Türk siyasal tarihi için getirdiği diğer bir yenilik de gayrimüslimlere seçilme hakkı tanıyarak Yahudi, Rum, Ermeni adaylar göstermesi olmuştur. İstanbul’da gösterilmiş Yahudi adaylar hem seçimlerde oyların SCF’ye yönelişlerine hem de seçim propagandalarında Yahudilerin de yer almasına neden olmuştur. İstanbul’daki belediye seçimlerinde Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı ilçelerde bu cemaate mensup erkek ve kadınların SCF lehine oldukları, seçimlerde bu fırka için çalıştıkları görülmüştür. Çalışmada; Türk siyasetinde önemli bir dönüm noktası olan Serbest Cumhuriyet Fırkasının (SCF) kuruluşu, 1930 belediye seçimleri, fırkanın İstanbul teşkilatı ve Gayrimüslimler özelinde Yahudilerin ilişkisi incelenmiştir. Ayrıca İstanbul belediye seçimlerinde buradaki Yahudilerin siyasetteki rolünün önemine değinilmiştir.
  • Item
    TÜRK İSTİKLAL HARBİ’NDE BATI CEPHESİ’NDE BİR İHTİYAT KUVVETİ: MECLİS MUHAFIZ TABURU (1920-1923)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Çaykıran, Güzin; Other; Other
    1918 sonuna doğru Türk Milli Mücadelesi başladığı zaman askerî bir direnişin yanında siyasal anlamda da birçok teşkilatlanma meydana getirilmişti. Bu teşkilatlanmalar, Milli Mücadele’yi organize etmek adına askerî kararlar alabilirken siyasi anlamda da bu mücadeleyi yönetmişlerdi. Bunlardan biri Erzurum Kongresi’nde kurulan Heyet-i Temsiliye idi. 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa ile Ankara’ya gelen Heyet-i Temsiliye çalışmalarını buradan yürütmüştü. Bu süre zarfında İtilaf Kuvvetleri tarafından İstanbul işgal edilmiş ve Osmanlı Mebusan Meclisi dağıtılmıştı. Bu minvalde 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açılmıştı. Meclis başkanlığına ise Milli Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal Paşa seçilmişti. Mustafa Kemal Paşa, meclis başkanı olduktan sonra yanına Ardahan’dan refakat subayı olarak Üsteğmen İsmail Hakkı Efendi gelmişti. Üsteğmen İsmail Hakkı, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle 18 Temmuz 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni koruma taburunu kurmuştu. Bu tabur, teşkil edildikten sonra kimi zaman Ankara’da Meclis’i ve Mustafa Kemal Paşa’yı koruma görevi yapmış kimi zaman da Batı Cephesi’nde ihtiyat birliği olarak o cephe bu cephe demeden muharebelere katılmıştı. Bu çalışmada Türk İstiklal Harbi başladıktan sonra 23 Nisan 1920’de açılmış olan Büyük Millet Meclisi’nin ilk koruma taburu olan Meclis Muhafız Taburunun Batı Cephesi’ndeki faaliyetleri ele alınmıştır. Söz konusu çalışmanın ana kaynaklarını MSB Arşiv ve Askerî Tarih Daire Başkanlığı Arşivi’nden temin edilen belgeler oluşturmaktadır. Ayrıca literatürde yer alan çeşitli çalışmalardan da yararlanılmıştır. Söz konusu belge ve bilgiler, nitel ve nicel yöntemi ile analiz edilerek çalışma ortaya konulmuştur.
  • Item
    MATBUAT VE İSTİHBARAT MÜDÜRİYET-İ UMUMİYESİ GENEL MÜDÜRLERİ (1920-1931)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Çağlak, Aykut; Other; Other
    Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi, Milli Mücadele’nin kazanılmasında önemli rol oynamış bir teşkilattır. Müdüriyet gerek propaganda gerekse de propaganda haricindeki diğer istihbarat çalışmalarıyla Milli Mücadele’ye istihbari açıdan önemli katkı sağlayan organizasyonlardan biridir. Bu çalışmada, kuruluş tarihi olan 7 Haziran 1920’den lağvedildiği tarih olan 1 Haziran 1931’e kadar Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi’nde Genel Müdürlük görevinde bulunmuş kişiler mercek altına alınmaktadır. Çalışma, kurumsal faaliyetlerin icrasında belirleyici rolü olan Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi Genel Müdürlerinin, 1920-1931 tarih aralığında Müdüriyet’in kurumsal performansının artırılmasına önemli katkılar yaptıkları ve bu katkıların doğal olarak Milli Mücadele’ye de pozitif yansımaları olduğu hipotezi üzerine kuruludur. Bu hipotez test edilirken T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri ve TBMM Zabıt Ceridelerinin taranması sonucu tespit edilen arşiv belgelerinden, hatıratlardan, konu kapsamındaki birincil ve ikincil kaynaklardan faydalanılmaktadır. Tarihsel araştırma yöntemine uygun olarak ele alınan kaynakların bütüncül olarak değerlendirilmesi sonucunda, içlerinde Hamdullah Suphi Tanrıöver, Muhittin Birgen, Ahmed Ağaoğlu ve Zekeriya Sertel gibi basın yayın alanında tecrübe sahibi önemli isimlerin de olduğu Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi Genel Müdürlerinin, bilgi birikimleri ve tecrübeleriyle Müdüriyet’in kurumsal kabiliyet ve performansının geliştirilmesine önemli katkı yaptığı tespit edilmiştir. Genel Müdürlerin bu katkısı sayesinde Milli Mücadele’deki istihbarat ve propaganda çalışmalarının da kurumsal bir anlayışla ve belirli bir program dâhilinde sağlıklı bir şekilde icra edilebildiği görülmektedir.
  • Item
    MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİNE GİDEN YOLDA REBUS SIC STANTIBUS (Koşullardaki Köklü Değişimler) İLKESİ
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Güneş, Bolat; Other; Other
    Bu çalışmada, Türkiye tarafından, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile tesis edilen yeni düzenin, uluslararası antlaşmalar hukukunun önemli ilkelerinden olan rebus sic stantibus ilkesi uyarınca temellendirildiği savlanmaktadır. İlgili ilkeye göre bir antlaşmanın akdedildiği zamandaki koşullar köklü değişimlere uğramışsa, antlaşmanın da tatbik edilmesinin imkansızlaştığı vurgulanmaktadır. Bu da sistem içerisinde akdedilen antlaşmaların hükümlerinin son bulmasının geleneksel bir yolunu sunmaktadır. Türkiye de Lozan Boğazlar Mukavelesi ile tesis edilen düzenin köklü değişikliklere uğradığını, bu yüzden de yeni bir mukavele ile Boğazların statüsünün belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Bu açıdan değerlendirildiğinde, bu çalışmada, Türkiye’nin gerek uluslararası hukuka gerekse diplomasi kurumunun varlığına riayet ettiği ve Boğazlar rejiminin değiştirilmesi hususunda iyi niyetle hareket ettiği savlanmaktadır. Bu savı desteklemek ve rebus sic stantibus ilkesinin izlerini sürmek için, metodolojik açıdan, dönemin gazeteleri taranmıştır. Buna ilaveten telif ve tetkik eserlerden ve devlet arşivlerinden de yararlanılmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metodu kullanılmıştır.
  • Item
    ALATURKA MUSİKİ YASAĞI AKABİNDE DÜZENLENEN İLK ULUSAL MÜZİK YARIŞMASI (1 Ocak-15 Mayıs 1935)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Uluskan, Bayındır Seda; Other; Other
    Atatürk, Türk müziğinin gelişmesi, evrensel boyutlara ulaşması ve çok sesli müziğin Türk halkına benimsetilmesi için müzik sanatında bir inkılâp gerçekleştirdi. Milliyetçiliğin yükselen değer olduğu 1930’lu yıllarda sadece siyasette değil sanatta, özellikle de müzikte millîliği esas aldı. Dönemin basını, düşünürleri ve gazetecileri de yazılarında millîlik meselesini gündeme getiren yazılar kaleme alarak sürece katkı sağladı. Ancak bu çalışmalar müzikte bir alaturka-alafranga tartışmasını da beraberinde getirdi. 1926 yılında Dârülelhan’daki Türk Musikisi bölümünün kapatılması ile başlayan tartışma, Türk Sanat Müziği’nin 2 Kasım 1934’de radyolarda çalınıp söylenmesine getirilen yasakla daha da alevlendi. Gazetelerde yasağı desteklemek amacıyla bazı röportajlar yayınlandı. Hatta okurlar arasında müzik inkılâbına destek bulmak amacıyla Cumhuriyet gazetesi tarafından bir ulusal müzik yarışması dahi düzenlendi. Atatürk’ün direktifleri ile düzenlendiğini bildiğimiz bu yarışma okurlara ilk olarak 27 Aralık 1934’de ilan edildi. Gazetenin, “ulusal sesimizi bulabilmek yolunda büyük bir deneme” olarak tanımladığı bu güfte ve beste yarışmasına çok sayıda şair ile bestekâr katıldı. 1 Ocak-15 Mayıs 1935 tarihleri arasında yapılan yarışmanın sonucunda kazananlara ve okurlara pek çok ödül dağıtıldı. Bu çalışmanın amacı, Türk müziğine getirilen yasak sonrası düzenlenen ilk ulusal müzik yarışmasının maksadını, detaylarını ve sonuçlarını ortaya çıkartarak müzik tarihimize katkıda bulunabilmektir.
  • Item
    1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ SONRASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN BUĞDAY ÜRETİCİSİNİ KORUMA ÇABALARI (1929-1939)
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Akbaş, Erdal; Other; Other
    I. Dünya Savaşı, dünya siyasi, sosyal ve ekonomik sistemini sarsarak; uzun yıllar devam edecek ekonomik dengesizlikleri ve krizleri beraberinde getirmiştir. 24 Ekim 1929’da ABD’de ortaya çıkan ve etkileri II. Dünya Savaşı’na kadar süren ekonomik krizin en önemli sonuçlarından biri de tarımsal ürün fiyatlarında gözlenen hızlı düşüş olmuştur. Ülke nüfusunun % 80’den fazlasının tarımla uğraştığı, tarımsal nüfusunun çoğunluğu hububat ve daha özelde buğday üreticisi olan, ihracatı tarıma dayalı ve dışa bağımlılık derecesi yüksek Türkiye, 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nden kaçınılmaz olarak etkilenmiştir. Ekonomik Kriz, Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarım ürünlerinin fiyatlarını düşürmüş ancak köylünün ve çiftçinin tükettiği temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları düşmemiştir. 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin Türkiye’deki yansımalarına Anadolu köylüsünün ve çiftçisinin ekonomik anlamda imkânsızlığı eklenince, köylü ve çiftçi gittikçe fakirleşmiştir. Böylesi bir ortamda yönetici kesim için 1929 Ekonomik Krizi ile mücadelede önemli meselelerden biri de giderek düşen buğday fiyatları olmuştur. Bu durum Hükümeti çiftçi ve köylüye yönelik yeni arayışlara yöneltmiş, birçok aydın ve yazar da köylünün içinde bulunduğu durumu ya yazıya dökmüş ya da buna çözüm önerisi geliştirme yoluna gitmiştir.
  • Item
    ÇOLAK İBRAHİM BEY VE KUVA-YI SEYYARE
    (Ankara Üniversitesi, 2022) Akandere, Osman; Other; Other
    Milli Mücadele’de düzenli orduların kurulma sürecine kadar, ülkemizi işgal eden güçlere ve özellikle de Batı Anadolu’daki Yunan işgallerine karşı Kuva-yı Milliye yapısı içerisinde mücadele edilmiştir. Farklı cephelerde mücadele eden Kuva-yı Milliye grupları içerisinde Çerkes Ethem’in kumandanlığını yaptığı kuvvetlere Kuva-yı seyyare denilmiştir. Çerkez Ethem ve Kuva-yı Seyyare kuvvetleri 1919 ve 1920 yılı içerisinde bir taraftan işgalci Yunanlılara karşı mücadele ederken bir taraftan da Milli Mücadele karşıtı çıkartılan isyanların bastırılmasında etkili olmuştur. 1920 yılı Nisan ayından itibaren Kuva-yı Seyyare birlikleri ve milli kuvvetlerin isyan bölgelerinde yetersiz kalmaları üzerine yeni bir kuvvetin teşkil edilmesi lüzumlu görülmüştür. Bu kapsamda Ali Fuat Paşa’nın teşvik ve yönlendirmesiyle oluşturulan yeni kuvvete de Kuva-yı Seyyare denilmiştir. Ancak Çerkes Ethem’in Kuva-yı Seyyaresinden ayrı görülmesi için bu kuvvete 2. Kuva-yı Seyyare adı verilmiştir. Kumandanlığına ise Miralay Çolak İbrahim Bey getirilmiştir. Çolak İbrahim Bey ve kumandanlığını yaptığı 2. Kuva-yı Seyyare birlikleri Düzce ve Yozgat bölgesindeki isyanların bastırılmasında görev aldı. Bilahare düzenli ordu kurulması çalışmalarında Çolak İbrahim Bey ve 2. Kuva-yı Seyyare müfrezeleri 3. Süvari Tümeni şeklinde teşkilatlandırılmış ve sırasıyla İnönü Muharebeleri, Sakarya Savaşı ve Büyük Taarruzda aktif olarak cephede savaşmış, önemli başarılar kazanmıştır Bu çalışmada arşiv belgeler, yayınlanmış hatıralar ve konuyla ilgili çalışmalardan yararlanarak 2. Kuva-yı Seyyare’nin oluşumu ele alınmıştır. Bilahare de Çolak İbrahim Bey ile kumandanlığını yaptığı 2. Kuva-yı Seyyare’nin isyanların bastırılmasındaki etki ve çabaları verilmeye çalışılmıştır.