Cilt:19 Sayı:01 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Türkiye’nin Avrupalılaşması ve Lgbtı hakları(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Yılmaz, Gözde; Siyasal Bilgiler FakültesiAvrupa Birliği (AB) ayrımcılıkla mücadele konusunda gelişmiş bir yapıya sahip olmasıyla beraber LGBTI hakları da bu çerçevede ele alınmıştır. AB aday ülkeleri de bu rejimin bir parçası olmaları ve ilgili politika alanlarında reform yapmaları konusunda AB talepleriyle karşılaşmaktadır. Türkiye de bir AB aday ülkesi olarak bu durumdan bağımsız değilken ülkede LGBTI haklarında 2000’ler süresince bir gelişme yaşanmamış ve hatta bu alan ayrımcılığın sıklıkla tecrübe edildiği bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Bu makale 2000’li yıllarda hızını arttıran Avrupalılaşma reformları süresince Türkiye’de LGBTI haklarında herhangi bir gelişme olmadığını ortaya koymakta ve bunun nedenlerini incelemektedir. Makalenin ana argümanı AB’nin bu hassas konudaki etkisizliğinin ve 2000’ler boyunca tek başına iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin LGBTI ile ilgili konulardaki olumsuz zihniyet yapısının LGBTI haklarındaki durağanlığın nedeni olduğudur. The European Union (EU) has established an advanced regime for nondiscrimination and LGBTI rights have been included within this regime. EU candidate states are expected to be a part of this regime and launch Europeanizing reforms in the area. While, as an EU candidate state, Turkey is not immune from this, LGBTI rights have remained an area without any reform in the 2000s and even an area full with discrimination experiences. This article examines why there emerged no reforms during the increasing Europeanizing reforms in Turkey in the 2000s. The main argument is that the reasons of inertia in LGBTI rights in the 2000s’ Turkey are the incapability of the EU for driving reforms and the negative mindset of the AKP regarding LGBTI-related issues.Item Avrupa Entegrasyonunun Krizi, Reformlar Ve Sosyal Taraflar: Nasıl Bir Uzlaşı?(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Uzgören, Elif; Siyasal Bilgiler FakültesiBu çalışmanın iki amacı vardır. İlki Avrupa entegrasyonunun krizinin Avrupa Çalışmaları literatüründe nasıl çalışıldığını ve ne gibi reform stratejilerinin önerildiğini analiz etmektir. İkincisi ise Avrupa sermaye grupları ve emek hareketinin ve Avrupa Birliği’nin kurumlarının krizi nasıl değerlendirdiği ve geleceğe dair nasıl bir entegrasyon tasarladığını tartışmaktır. Çalışmada, anaakım literatürün krizi entegrasyon politikalarının kötü yönetiminden kaynaklandığını vurgularken, eleştirel siyasal iktisat yazınının literatüre özellikle dört katkısının olduğu tartışılmıştır: Avro-krizini küresel faktörlere içkin analiz etmesi; analizlerine sınıf politikalarını entegre etmesi; Avrupa entegrasyonunun açmazlarının ve alternatif politikaların sorgulanması. Çalışmada ayrıca Avrupa entegrasyonunun geleceğine dair tartışmalar konusunda Avrupa sermayesinin dijital Tek Pazar’ın kurulmasını önerirken, Avrupa emek hareketinin daha iddialı bir Sosyal Gündem ile sosyal adalet, insana yakışır iş ve adil dijitalleşmeyi sağlamayı hedeflediği vurgulanmıştır. This study has two aims. First, it aspires to uncover how European integration crisis is explained and what kind of reforms are proposed in European studies literature. Second, it aims to study what kind of strategies European capital and labour groups as well as European institutions develop regarding the reform process and debates around the future of European integration. It argues that whereas mainstream reads crisis as mismanagement, critical political economy contributes to situate Euro-zone crisis within structural dynamics, integrate policies of social classes and question contradictions and alternatives. The representatives of European capital prioritizes strategies to form digital Single Market, whereas European labour prioritizes a more ambitious Social Agenda to guarantee social justice, decent work and just digitalization.Item Avrupa Kentsel Şartı’ndan Avrupa Yeşil Sözleşmesi’ne: Avrupa’da Kentsel Politikaların Gelişim Süreci Ve Geleceği(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Tuğaç, Çiğdem; Siyasal Bilgiler FakültesiAvrupa’da kentler, bütünleşme sürecinde ve farklı alanlarda aktif rol oynamışlar, Avrupa’nın dönüşümünün odağında yer almışlardır. Avrupa’da kentsel politikaların tespitine ilişkin başta Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi olmak üzere pek çok kuruluşun çalışmaları mevcuttur. Dünyanın en fazla kentleşme oranına sahip bölgelerinden olan Avrupa’da, kentleşme ilkelerinin ve kentli haklarına ilişkin esasların çerçevesini çizen belgelerde Avrupa’nın kentsel politikalar bağlamında odağının günün şartlarına, yeni ihtiyaçlara ve sorun alanlarına bağlı olarak değiştiği görülmektedir. 1992’de Avrupa Kentsel Şartı’yla başlayan süreçten günümüze Avrupa Yeşil Sözleşmesi’yle tanımlanan kentsel politikalar, Avrupa’nın yalnız bugününe değil, geleceğine ilişkin unsurlar da içermektedir. Bu çalışmanın amacı, Avrupa Kentsel Şartı I/II, Avrupa Birliği İçin Kentsel Gündem ve Avrupa Yeşil Sözleşmesi’nin kentleşmeye ve sürdürülebilirliğe ilişkin ilke ve politika aksının gelişiminin ve geleceğe dönük yaklaşımlarının değerlendirilmesidir. In Europe, cities have played an active role in the integration process and in different fields and have been the focus of transformation. There are work of European Union and Council of Europe on urban policies in Europe. The focus of documents drawing the framework of urbanization and urban rights in Europe, one of the most urbanization zones in the world, varies according to the conditions of the day, needs, and problems. Urban policies defined by European Urban Charter in 1992 and European Green Deal are about the present and future of Europe. The aim of this study is to evaluate the development and future of principles of European Urban Charter I/II, Urban Agenda for European Union and European Green Deal on urbanization and sustainability.Item Avrupa Parlamentosu’nun ve Konseyi’nin dijital tek pazarda telif haklarına ve bağlantılı haklara ilişkin 2019/790 sayılı direktifi hakkında bazı değerlendirmeler(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Tekin, Ufuk; Siyasal Bilgiler FakültesiAvrupa Komisyonu tarafından kabul edilen Dijital Tek Pazar Stratejisi’nin amaçlarından biri Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin telif hakları mevzuatını yeknesaklaştırmaktır. Bu amacı gerçekleştirebilmek adına ilk defa 2016 yılında Dijital Tek Pazarda Telif Haklarına İlişkin Direktif önerisi hazırlanmıştır. Bireylerin ifade hürriyetinin kısıtlanması başta olmak üzere çeşitli açılardan yoğun eleştirilere uğrayan Direktif önerisi, yoğun tartışmalara rağmen Avrupa Konseyi’nde 15.4.2019’da kabul edilerek nihaî halini almıştır. Söz konusu Direktif, telif haklarına ilişkin Avrupa Birliği mevzuatında köklü değişikliklere yol açmıştır. Çalışmamızda bu değişiklikler değerlendirilmeye çalışılacaktır. One of the aims of the Digital Single Market Strategy adopted by the European Commission is to unify the copyright legislation of the member states of the European Union. In order to realize this aim, a Proposal named the Directive on the Copyright in the Digital Single Market was prepared for the first time in 2016. The Proposal, which was subjected to serious criticism in various respects, in particular the restriction of the freedom of expression of individuals, was adopted by the Council of Europe on 15.4.2019 despite the intense debate. This Directive has led to drastic changes in the legislation of the European Union about copyrights. In this study, these changes will be tried to be evaluated.Item Modernısıng The Eu-Turkey Customs Unıon As An Interest-Drıven Inıtıatıve(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Özer, Yonca; Siyasal Bilgiler FakültesiThe customs union (CU) established in 1996 between the EU and Turkey has always been regarded by the Turkish side as the main device for eventually achieving full EU membership as envisaged by the Association Agreement of 1963. Currently, in the absence of a well-defined and strong membership prospect, continued structural deficiencies of the CU and global pressures force both parties to modernise the CU to meet their shared economic interests and high level of interdependence. This paper explains why and how the parties need to modernise the CU and discusses political difficulties before the modernisation process. The paper reveals that the parties’ preferences regarding modernisation and the specific parameters that negotiations may depend on are mainly generated by the domestic interests of societal actors. Türkiye ile AB arasında Ocak 1996’da kurulan Gümrük Birliği, 1963 Ortaklık Anlaşması’nın da öngördüğü üzere, Türkiye tarafından AB üyeliği için hep önemli bir araç olarak görülmüştür. Ancak uzun bir gümrük birliği ilişkisine rağmen üyeliğin orta vadede beklenmediği düşünüldüğünde, mevcut yapısal sorunları ve güncellenme ihtiyacı Gümrük Birliği’nin reformunu ortak ekonomik çıkarlara sahip ve yüksek derecede karşılıklı bağımlı taraflar için acil bir ihtiyaç haline getirmiştir. Nitekim taraflar Mayıs 2015’te Gümrük Birliği’nin modernisasyonu sürecini başlatmışlardır. Bu çalışma tarafların neden ve ne şekilde bu sürece angaje olduklarını açıklamayı hedeflemekte ve bu sürecin başarıya ulaşmasını zora sokan mevcut siyasi zorlukları tartışmaktadır. Çalışma, genelde Gümrük Birliği’nin modernisasyonu açısından, özelde de modernisasyon müzakerelerine konu olabilecek meseleler açısından tarafların tercihlerinin, Liberal Hükümetlerarası kuramın öne sürdüğü üzere, ağırlıklı olarak toplumsal aktörlerin çıkarlarının etkisi altında oluştuğunu göstermektedir.Item POST-WITHDRAWAL LEGAL IMPLICATIONS OF INTERNATIONAL AGREEMENTS CONCLUDED WITHIN THE FRAMEWORK OF THE EU LEGAL ORDER FOR THE WITHDRAWING MEMBER STATE(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Karayiğit, Mustafa T.; Siyasal Bilgiler FakültesiThe article examines post-withdrawal legal implications of EU only/pure and mixed agreements for the withdrawing Member State, in particular the UK, as a contracting party and/or a successor of the EU. It underlines the complexity of the legal implications of those agreements on the basis of the nature of vertical delimitation of competences. It draws attention not only to the nature of EU competences and the agreements with their purpose, object, context and wording, but also to third contracting parties’ positions (consent, refusal or dialogue etc. towards continuity or replacement of existing agreements) for the post withdrawal real legal effects of such agreements. Makale, AB tarafından salt kendisi veya üye devletleriyle birlikte karma anlaşma olarak üçüncü akit taraflarla akdettiği anlaşmaların, ayrılma sonrası akit veya halef taraf olmaları hasebiyle, özellikle Birleşik Krallık olmak üzere, Birlik’ten ayrılan üye devletler için doğurabileceği hukuki yükümlülükleri incelemektedir. Makale bu anlaşmaların dikey yetki bölüşümünün doğası gereği doğurabileceği hukuki yükümlülüklerin karmaşıklığına vurgu yapmaktadır. Bu itibarla, sadece AB yetkilerinin ve amaç, kapsam ve lafız analizini de içerecek şekilde anlaşmaların doğasına değil, ayrıca bu anlaşmaların ayrılma sonrası gerçek hukuki etkisinde belirleyici olacak diğer akit tarafların rızası, reddi veya diyalog talebi şeklinde tezahür edebilecek muhtemel tutumlarına da dikkat edilmesi gerekliliğine işaret etmektedir.Item Enerji perspektifiyle üç deniz girişimi(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Kakışım, Cemal; Siyasal Bilgiler FakültesiÜç Deniz Girişimi, 2015’de Polonya ve Hırvatistan’ın girişimiyle Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinin dâhil olduğu uluslararası bir platform olarak doğmuştur. Polonya, Hırvatistan, Avusturya, Estonya, Letonya, Litvanya, Çekya, Slovenya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’ın dâhil olduğu bu girişim, Merkez ve Doğu Avrupa’da enerji altyapısının geliştirilmesi ve enerji arz güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra ulaştırma ve dijitalleşme alanlarındaki altyapı eksikliklerinin giderilmesini hedeflemiştir. Bu işbirliği, Merkez ve Doğu Avrupa’nın jeo-ekonomik ve jeo-stratejik önemi nedeniyle AB, ABD ve Çin’in ilgisini çekmiştir. Bu makalede, Üç Deniz Girişimi, ağırlıklı olarak enerji perspektifinden değerlendirilmiş ve başarılı bir projeye dönüşüp dönüşemeyeceğinin cevabı aranmıştır. The Three Seas Initiative has been risen as an international platform including Center and Eastern Europe Countries with the attempt of Poland and Croatia in at 2015. The Initiative including Poland, Croatia, Austria, Estonia, Latvia, Lithuania, Czechia, Slovenia, Slovakia, Hungary, Romania and Bulgaria targeted to improve energy infrastructure and provide security of energy supply as well as to eliminate the deficiency in infrastructure in fields of trasportation and digital in Center and Eastern Europe. The initiative attracted the attention of U.S., EU and China from the beginning because of the geo-economic and geo-strategic importance of Center and Eastern Europe. In this article, the Three Seas Initiative is mainly evaluated from the perspective of energy and probability of its success is queried in this respect.Item Avrupa Birliği’nde çevre politikası aracı olarak yeşil kamu alımları(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Dikmen, Süleyman; Şanlı, İclal Dağlıoğlu; Siyasal Bilgiler FakültesiPiyasaların çevresel sürdürülebilirliğini artırabilmek için Avrupa Birliği’nde (AB) yeşil kamu alımları bir politika aracı olarak kabul edilmektedir. Çalışma AB’de yeşil kamu alımlarının diğer çevre politikası araçlarından farklılıklarını tespit etmeyi ve diğer çevre politikası araçları ile olan ilişkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç kapsamında çalışmada yeşil kamu alımları özelinde AB ortak çevre politikası ve araçları incelenmiştir. Yeşil kamu alımları diğer çevre politikası araçlarına kıyasla daha sınırlı sayıda ülkede uygulanmakta, ilgili piyasanın küçük bir kısmını etkilemekte, kararlar üreticiler yerine tüketiciler tarafından verilmekte, ekolojik inovasyonu ve teknolojilerin kullanımını teşvik etmektedir. Green public procurements are accepted as a policy instrument in the European Union (EU) in order to enhance the environmental sustainability of the markets. The study aims to determine the differences between the green public procurement and other environmental policy instruments in the EU and to reveal its relationship with other environmental policy instruments. In the study, in line with the aim, EU common environmental policy and its instruments are examined in terms of green public. Compared to other environmental policy instruments green public procurement is applied in a limited number of countries, it affects only a slight portion of the market, instead of producers decisions are made by consumers, and it promotes the use of ecological innovation and technologies.Item AB koşulluluk politikasının güncel analizi: “İyi komşuluk ilişkileri ve ikili ilişkilerin normalleştirilmesi” kapsamında Sırbistan-Kosova diyaloğu üzerine inceleme(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Atakara, Pınar; Siyasal Bilgiler FakültesiBu makale, AB koşulluluk politikasını ülkelerarası meseleler ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde analiz etmekte ve Güneydoğu Avrupa (Batı Balkanlar) genişlemesi kapsamında Sırbistan-Kosova Diyaloğu özelinde tartışmaktadır. Koşulluluk politikasının ortaya konduğu ilk zamandan bu yana stratejik bir şekilde ve önemli oranda değişikliğe uğradığı, günümüzde ise Batı Balkanlar’da bölgesel barışı tesis etme yönünde bir araç olarak kullanıldığı anlatılmaktadır. AB’nin ve üye devletlerinin siyasi kontrolüyle şekillenen genişleme politikası, üyelerin genişleme sürecinde sahip olduğu veto yetkisini önemli kılmaktadır. Bu çerçevede, Sırbistan’ın üye olma durumunda Kosova’nın AB sürecini tıkamaması+ için Sırbistan’a üyelik perspektifi verilen 2025 yılından önce Sırbistan ve Kosova ilişkileri bağlamında stratejik adımlar atılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. This article provides a critical analysis of the EU’s good neighbourhood conditionality with a specific focus on Belgrade-Pristina Dialogue beyond the Western Balkans enlargement. Article acknowledges that the EU is seen as the foremost stabilizing actor in the Region. Consequently, not only the EU member states did apply political conditionality based on their political preferences, but also the conditionality politics has been strategically altered in this sense. The member states’ veto power on resolution process is a distinct factor on setting up the conditions from the first step. Therefore, the EU is anticipated to formalize further conditionality on Belgrade-Pristina Dialogue to prevent any presumptive deadlock before 2025, the declared potential accession date of Serbia to the EU.Item AB’de taşıyıcı yaptırımları yoluyla göçmen kontrolünün özelleştirilmesinin temel haklar açısından bir analizi(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Apan, Ahmet; Siyasal Bilgiler FakültesiTaşıyıcı yaptırımlarının amacında ve uygulamasında 11 Eylül 2001 sonrasında ABD’nin müdahalesiyle düzensiz göçle mücadeleden terörizmle mücadeleye doğru bir dönüşüm meydana gelmiştir. AB yolcu verilerinin toplanmasına yönelik taşıyıcı yaptırımları düzenlemesi yapmakta ABD kadar hevesli olmasa da Avrupa’da meydana gelen terör olayları taşıyıcı yaptırımları konusunda AB üzerinde baskı kurmak isteyen ABD’nin işini kolaylaştırmıştır. Ayrıca DAEŞ terör örgütüne katılmak isteyen yabancı terörist savaşçılar BM tarafından göçmen kontrolüne ve seyahat kısıtlamasına ilişkin bazı kararlar alınmasına neden olmuştur. Taşıyıcı yaptırımlarına yönelik temelde üç AB Direktifi bulunmakta olup, ayrıca PNR bilgilerinin ABD makamlarıyla paylaşılması amacıyla AB üç anlaşma yapmıştır. Tüm bu AB mevzuatı ve ikili anlaşmalardan kaynaklı olarak insan haklarının ve hava yolu taşıyıcılarından elde edilen verilerin korunmasına yönelik tartışmalar halen devam etmektedir. The initial purpose of carrier obligations to fight against irregular migration has transformed to fight against terrorism as part of the US counter-terrorism policy after September 11th, 2001. Although EU was not as enthusiastic as the US to collect the data about passengers, some terrorist incidents have facilitated the US intervention with EU, and foreign terrorist fighters have also led to some international decisions regarding immigration control and restrictions on travel. So far, there have been three EU Directives for carrier obligations, and EU has concluded three agreements to share the PNR data with the US authorities. Stemming from the EU legislation and bilateral agreements, controversies on the protection of human rights and the data obtained from airline carriers remain to be tackled.Item Avrupa Birliği’nde iklim değişikliği ile mücadelede havacılık vergileri(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2020) Akdemir, Tuğçe; Hukuk Fakültesiİklim değişikliği, içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli küresel zorluğunu bize göstermektedir. Paris Anlaşması ile küresel ısınmanın 2 derecenin olabildiğince altına düşürülmesi hedeflenmiş olsa da havacılık sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %2,5’ine denk gelmektedir. Şu an için örneğin demiryolu taşımacılığı havacılık sektörüne oranla daha fazla vergilendirilmektedir. Ancak iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine ulaşmak için havacılık dâhil olmak üzere her sektör, “kirleten öder ilkesi” temel alınarak emisyonların azaltılmasına katkıda bulunmalıdır. Karbon fiyatlandırması, karbon (CO2) emisyonlarını azaltmanın uygun bir maliyetli yolu olabilirken; havacılık sektöründe uygulanacak bir iklim vergisi ile iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılabilecektir. Climate change shows us that is one of the most important global challenges of this century. Although the Paris Agreement aims to limit global warming to well below 2 degrees, the aviation industry accounts for approximately 2.5% of global greenhouse gas emissions. Currently for example, rail transport is taxed more than the aviation sector. However, in order to reach the goals fıghting against climate change, it must be ensured that all sectors, including aviation, contribute to reducing emissions based on the “polluter pays principle”. Carbon pricing can be a cost-effective way to reduce carbon (CO2) emissions; a climate tax to be applied in the aviation sector will be also able to have important steps taken in the fight against climate change.