Browsing by Author "Pekcan, Mert"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Akkaraman koyunlarında laktasyonun farklı dönemlerinde süt antioksidan enzim düzeylerinin belirlenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Cengiz, Remzi Soner; Pekcan, Mert; OtherAkkaraman koyunu Türkiye'de mevcut koyun varlığımızın yaklaşık %45'ini oluşturan yerli koyun ırklarımızdandır. Bu ırkın süt verimi yaklaşık olarak 50-60 kg, laktasyon süresi 140-150 gündür. Sütte antioksidan enzim aktivitesi pek çok çalışmada değerlendirilmiştir. Bu çalışmada sütün doğum sonrası, laktasyonun 45. ve 90. günlerinde antioksidan enzim aktivitesi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Konya Gözlü Tarım İşletmesi'nde bulunan Akkaraman koyunlarından doğum sonrası 0. 45. ve 90. günlerde alınan süt çalışma materyalini oluşturmuştur. Süt örneklerinde SOD, GPx ve katalaz aktiviteleri belirlenmiştir. Gebelik fizyolojik bir süreç olup, yavrunun yeterli gelişimini ve büyümesini sağlamak için enerji ve oksijen gereksiniminde belirgin bir artış ile karakterizedir. Buna bağlı olarak hem ana hem de yavrunun gebelik ve sonrasında oksidatif strese maruz kaldığı düşünülmektedir. Yapılan ölçümler sonucunda, GPx enzim aktivitesi doğan yavru sayısından bağımsız olarak (0.-45.-90. günlerde) anlamlı çıkmıştır (p ≤ 0.05). 0.-45.-90. günlerde medyan ve çeyrekler açıklığı değerleri sırasıyla, 11,315;8,03, 10,530;8,25 ve 22,739;18,832 olarak ölçülmüştür. Doğan yavru sayısına göre yapılan gruplandırmada 0. gün ikiz ve tekli doğum grupları arası fark istatiksel olarak anlamlıdır (p ≤ 0.05). 0. gün tek ve ikiz yavrulu doğumlarda ise medyan ve çeyrekler açıklığı değerleri sırasıyla, 9,913;7,088 ve 13,281;10,239, U/g protein olarak belirlenmiştir. 45. günde istatistiksel fark olmayıp bu değerler sırasıyla 10,958;7,67 ve 10,092;9,221 U/g protein olarak belirlenmiştir. SOD enzim aktivitesi yönünden gruplar arası fark anlamlı çıkmamıştır. 0.-45.-90. günlerde medyan ve çeyrekler açıklığı değerleri sırasıyla, 0,0982; 0,10316, 0,0860;0,6638, 0,707; 0,9285 olarak belirlenmiştir. 0. gün tek ve ikiz yavrulu doğumlarda medyan ve çeyrekler açıklığı değerleri sırasıyla, 0,09827;00824 ve 0,10196; 0;15459, 45. gün tek ve ikiz yavrulu doğumlarda medyan ve çeyrekler açıklığı değerleri sırasıyla, 0,0824; 07736 0,0957; 06702 U/g protein olarak ölçülmüştür. Çalışmada elde edilen bulgular doğrultusunda, GPx enzim aktivitelerinde, özellikle laktasyonun 90. günündeki değişimin memenin antioksidan savunma sisteminin adaptasyonu ile ilişkili olduğu kanısına varılmıştır.Item Bazı evcil hayvanlarda albuminin elektroforetik ve boya bağlanma yöntemleri ile karşılaştırmalı tayini ve spesifitelerinin belirlenmesi(2008) Pekcan, Mert; Fidancı, Ulvi R.Günümüzde albumin tayininde genellikle bromocreosol purple (BCP) ve bromocreosol green (BCG) gibi fitalein boyalar kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemlerde albuminin boya bağlanma affinitesi türlere göre farklılıklar göstermekte, preanalitik ve analitik faktörler de sonuçlar üzerinde etkili olmaktadır. Bu çalışmada domuz, sığır ve koyunda albumin düzeylerinin BCP ve BCG boya bağlanma yöntemlerinden, kan örneklerinin serum veya plazma olmasından, kullanılan antikoagülanlardan ve albumin standartlarından ne ölçüde etkilendiğinin gösterilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca BCG boya bağlanma yönteminde ölçüm süresinin albumin düzeylerine etkileri de araştırılmıştır. Hayvanlardan kan örnekleri normal, heparinli ve sitratlı vakumlu kan alma tüpleri kullanılarak alınmıştır. Serum örneklerinde toplam protein düzeyleri ölçülmüş, protein elektroforezi ile albumin miktarı (g/dL) hesaplanmıştır. Ayrıca serum ile heparinize ve sitratlı plazmada BCP ve BCG boya bağlanma yöntemleri ile domuz, sığır ve koyun albumin standartları kullanılarak albumin tayini gerçekleştirilmiştir. BCG boya bağlanma yöntemi ile gerçekleştirilen albumin analizlerinde ölçümler 36. ve 144. saniyeler olmak üzere iki farklı sürede yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre domuzlardan sağlanan kan örneklerinin BCP ve BCG boya bağlanma yöntemleri ile albumin tayinlerinde örneğin serum ya da heparinli veya sitratlı plazma olmasının albumin düzeyleri üzerinde bir etkisi gözlenmemiştir (p≥0.05). Ancak sığır veya koyun albumin standardının kullanılması albumin sonuçlarında artışa neden olmuştur (p≤0.001). Sığırlarda kan örneğinin heparinli veya sitratlı plazma olması BCP yöntemi ile yaplan analizlerde albumin seviyesinin yüksek bulunmasına neden olmaktadır (p≤0.05). Bu durum BCG yöntemi ile sadece 144. saniyede heparinli plazma kullanıldığında gözlenmektedir (p≤0.05). Sığırlarda kan örneklerinin albumin düzeylerinin ölçülmesinde domuz albumin standardının kullanılması albumin seviyesinde azalmaya, koyun albumin standardının kullanılması artışa neden olmuştur (p≤0.001). Koyunlarda ise, domuzlarda olduğu üzere kan örneklerinin serum ya da heparinize veya sitratlı plazma olması BCP yönteminde sonuçları etkilemezken (p≥0.05) BCG yönteminde heparinli plazma örnekleri albumin düzeylerinde artışa neden olmuştur (p≤0.05). Analizlerde domuz ve sığır albumin standartlarının kullanılması albumin düzeylerinde azalmaya neden olmaktadır (p≤0.001). BCP yöntemi ile yapılan albumin düzeyi ölçümlerinde mutlaka türe özgün albumin standartlarının ve BCG yöntemi ile domuzlarda albumin düzeylerinin ölçümünde de domuz albumin standardının kullanılması gerektiği, sığır ve koyunlarda BCG yöntemi ile albumin tayinlerinde sığır ve koyun albumin standartlarının birbirlerinin yerine kullanılabileceği kanaatine ulaşılmıştır. BCG yönteminde ölçüm süresinin kullanılan örnekler ve standartlara bağlı olarak sonuçları etkileyebileceğini göstermektedir. Bromocreosol purple and Bromocreosol green phytalein dyes are commonly used for determination of albumin. Dye binding activity varies among the species and also preanalytical and analytical factors have effect on the results. In this study pig, bovine and sheep samples were assayed with BCP and BCG dye binding methods by comparing the factors such as anticoagulants used while sampling and species specific albumin standard used in analysis. The effect of reaction time on BCG method also considered. Blood samples were taken from the animals with heparinized, citrated and normal vacuum sampling tubes. In sera total protein values were determined and with serum protein electrophoresis albumin values were calculated. In serum, heparinized and citrated samples together with bovine, sheep and pig species specific standards albumin values were determined by BCP and BCG dye binding methods. In BCG dye binding method two different reaction times were chosen as 36 and 144 seconds. According to the results in pig samples the way of samples (heparinized, citrated and serum) taken and the chosen dye binding method (BCP and BCG) does not have effect on the results (p≥0.05). However the use of sheep and albumin standards causes a rise in the results. (p≤0.0001). In bovine samples using heparinized and plasma samples causes a rise in BCP dye binding method. (p≤0.05). Similar finding observed only in BCG method at 144 seconds with heparinized bovine samples. Using pig albumin standards in bovine samples causes erroneous low values, using sheep standards causes erroneous high values. In sheep samples using any anticoagulant (citrate and heparin) does not effect the results in BCP method (p≥0.05). In sheep heparinized samples causes erroneously high results in BCG dye binding method (p≤0.005). Using bovine and pig albumin standards causes erroneously low albumin values (p≤0.001). In BCP dye binding method species specific albumin standard should be used and in BCG method when assaying pig samples species specific albumin standard should be used but when assaying sheep and bovine samples both sheep and bovine albumin standards are suitable for determination. In BCG dye binding method reaction time (36 and 144 seconds) effects the results when considered together with the factors such sample collection type (serum or plasma) and using species specific albumin standard.Item Determination of zeranol residues and the serum testosterone oestrogene and progesterone levels in lambs around Ankara region(2007) Borazan Ö., Güzin; Karagül, Hilal; Çelik, Sefa; Ünal, Nil; Pekcan, Mert; Sel, TevhideZeranol is a synthetic derivative of Zearalenone which has been used as an anabolic substance in sheep and cattle to increase growth of zeranol in food producing animals. The usage of zeranol is prohibited in most countries of the European Union and in Turkey. In the illegal use of zeranol it is difficult to determine its presence because the amount of zeranol given and period is not known. As well as this, the age and breed of the animal plus individual variations affect the period of removal of zeranol from the body. Because of this rapid, sensitive and accurate techniques are needed and Radioimmunoassay (RIA) has been proposed as an reference method for anabolic agent residues.Faeces, serum and tissue samples of lambs from Ankara and the surrounding countryside were collected and the analyses of zeranol, oestrogen, progesteron and testosteron were carried out using Radioimmunoassay. A total of 153 faeces samples of lambs collected from Ankara and the surrounding countryside were analysed for the presence of zeranol positive samples for lamb faeces were 22%. Zearalenone’un sentetik bir derivesi olan Zeranol, koyun ve sığırlarda besi performansını artırmak amacıyla anabolik madde olarak kullanılmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de tüketiciye ulaşabilecek kalıntıları nedeniyle hayvanlarda kullanımı yasaklanmıştır. Yasal olmayan kullanımlarında, verilen miktar ve süre bilinmediğinden tesbiti güçtür. Bunun yanında hayvanın yası, cinsi ve bireysel farklılıklar da zeranol’ün vücuttan uzaklaşmasında etkilidir. Bu nedenle hızlı, duyarlı teknikler kullanılmalıdır ve Radioimmunoassay, referans metot olarak önerilmektedir. Ankara çevresinde çiftlik ve mezbahalardan toplanan dışkı ve doku örnelerinde zeranol analizleri ile serum örneklerinde testosteron, progesteron ve östrojen hormon analizleri Radioimmunoassay ile yapılmıştır. Toplam 153 kuzu dışkı örneği zeranol yönünden analiz edildi. Kuzularda % 22 zeranol pozitif bulundu.Item Gebe olan ve gebe olmayan arap atlarında serum iz element düzeylerinin araştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Balkan, Ali Burak; Pekcan, Mert; OtherGebe Olan ve Gebe Olmayan Arap Atlarında Serum İz Element Düzeylerinin Araştırılması Çekim, binek ve yarış kabiliyeti yönünden yetiştirmeye elverişli olan Arap atı, Türkiye'de yaygın olarak yetiştirilmektedir. At yetiştiriciliğinde bütün hayvancılık alanlarında olduğu gibi döl verimi önemli bir yer tutmaktadır. Mineraller, evcil hayvanlarda üreme, büyüme, gelişme ve verimliliğin sağlıklı bir şekilde devam ettirilebilmesi için çok düşük miktarlarda ihtiyaç duyulur. Yeterli düzeyde iz element ve mineral alınamaması gebelik döneminde problemler, fertilite problemleri, gebe hayvanlarda fötusta gelişme bozuklukları, doğum sonrası komplikasyonlar, düvelerde geç pubertaya giriş gibi problemlere sebep olabilir. Ancak İz elementler organizmada sentezlenemedikleri için su veya besinlerle dışarıdan alınmaları gereklidir. Yapılan tez çalışmasında, 5-8 yaşlı toplam 16 adet Arap atından kan numuneleri alınmıştır. Çalışma grupları kontrol grubu (gebe olmayan kısraklar, n=8) ve gebe grup (n=8) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Kontrol ve Gebe Grubu Kısraklarda sırasıyla serum Zn değerleri 218,26 ± 7,24 µg/dL ve 184,46 ± 9,76 µg/dl; serum Fe değerleri 329,35 ± 9,73 µg/dL ve 273,25 ± 16,17 µg/dL, serum Se değerleri 48,80 ± 1,45 µg/dL ve 31,70 ± 2,65 µg/dL, serum Mn değerleri 33,54 ± 2,73 µg/dL ve 23,91 ± 1,07 µg/dL, serum Rb değerleri 68,09 ± 4,22 µg/dL ve 38,96 ± 3,74 µg/dL serum Sr değerleri 214,84 ± 12,41 µg/dL ve 170,38 ± 13,58 µg/dL, serum Al değerleri 318,58 ± 61,46 µg/dL ve 156,28 ± 24,52 µg/dL, serum Co değerleri 1,23 ± 0,12 µg/dL ve 1,05 ±0,11 µg/dL, serum Ni değerleri 8,89 ±0,91 µg/dL ve 8,18 ±1,34 µg/dl, serum U 76,76 ± 17,55µg/dL - 67,86 ± 12,80 µg/dL, serum Cr değerleri 88,88 ±10,01 µg/dL ve 91,64 ±10,74 µg/dL, serum Cu değerleri 133,86 ± 3,50µg/dL ve 194,81 ± 79,70µg/dL, serum Pb değerleri 9,51 ±2,18µg/dL ve 11,56 ± 3,14µg/dL, serum Cd değerleri 250,05 ± 105,45µg/dL ve 282,43 ± 110,10µg/Dl serum V değerleri 70,45 ± 68,36µg/dL ve 224,18 ± 146,34 µg/dL, serum Mo değerleri 82,80 ± 8,01 µg/dL ve 96,85 ± 12,62 µg/dL olarak ölçülmüştür. Serum Zn, Fe, Se, Mn, Rb, Sr, Al değerlerinde gebe grupta kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir azalma görülmüştür (p<0,05). Diğer parametrelerdeki değişimler istatistik olarak anlamlı bulunmamıştır (p˃0,05). Yapılan bu tez çalışmasından elde edilen sonuçların gebe kısraklarda oluşabilecek element düzey değişimlerini hakkında bilgi birikimi sağlayabileceği bunun yanısıra elde edilen verilerin gebelik öncesi ile de karşılaştırılarak gebelikte ihtiyaç duyulan rasyonun ve diğer ikame edicilerin hazırlanarak hem yavru hem de kısraklarda şekillenebilecek postpartum komplikasyonların önüne geçilebilme imkanı sağlayabileceği düşünülmektedir. Anahtar kelimeler: Arap atı, Gebelik, İz elementlerItem Kronik böbrek yetmezliği belirtileri gösteren kedilerde biyokimyasal ve hematolojik değişiklikler(2006) Altıntaş, Arif; Üren, Nilgün; Pekcan, Mert; Karadeniz, Ali; Kırmızıgül, Ali H.Araştırmada, kronik böbrek yetmezliği (KBY) gözlenen kedilerde hematolojik ve biyokimyasal değişikliklerin incelenmesi ve bulguların hastalığın derecelendirilmesinde kullanılması amaçlanmıştır. KBY tespit edilen ve yaşları 3-12 arasında değişen 22 dişi kedi ile aynı yaşlarda ve klinik olarak sağlıklı görünen 10 dişi kedi (kontrol) araştırmanın hayvan materyalini oluşturmuştur. Hayvanlara ait idrar örneklerinde protein varlığı ve dansite; kan örneklerinde hemoglobin, hematokrit değer, alyuvar ve akyuvar sayıları ile akyuvarların % dağılımları; serum örneklerinde ise toplam protein, üre, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor, osteokalsin (OC), toplam ALP (t-ALP) ve kemik spesifik ALP (k-ALP) değerleri ölçülmüştür. KBY’li kedilerde poliüri, idrar dansitesinde düşüş, azotemi, hipokalemi, hiponatremi, hiperfosfatemi, hiperproteinemi, normositik normokromik anemi ve akyuvar artışı saptanmış; serum osteokalsin değerleri hasta ve kontrol grupta ölçüm sınırlarının altında (<1ng/ml) bulunmuştur. Kan serumunda üre ve kreatinin değerlerinin KBY’li kedilerde “üremi” düzeylerine (320.7±38.5 mg/dl) yükseldiği (p<0.001); kreatinin değerlerinin de (6.77±0.75 mg/dl) hastalığın ciddi boyutlarda olduğunu gösterdiği saptanmıştır. Serum Na ve K değerlerinin hasta kedilerde önemli derecede düştüğü (p<0.05); Ca değerlerinde istatistik önemli bir değişiklik gözlenmezken (p>0.05) Pi değerlerinin önemli derecede (p<0.001) artış gösterdiği (hiperfosfatemi) saptanmış ve değişiklikler glomeruler filtrasyon hızında düşüş ve tubuler geri emilimde bozukluk ile ilişkilendirilmiştir. İncelenen parametreler kümeleme testi ile değerlendirilerek kedilerde KBY (1+)-(3+) arasında derecelendirilmiş ve 4 hastada şiddetli, 9 hastada orta ve geri kalan 9 hastada ise hafif seyrettiği saptanmıştır. Kan hematokrit yüzdesi ve alyuvar sayısındaki önemli düşüşler (p<0.01) KBY ile uyumlu bulunmuştur (normositik normokromik anemi) ve akyuvar sayısındaki artış olası bir sekonder enfeksiyona bağlanmıştır. Kan hemoglobin değerlerindeki düşüş belirgin olmasına rağmen istatistik önemli bulunmamıştır (p>0.05). Serum t-ALP ve k-ALP düzeylerindeki önemli düşüşler; Ca/P dengesindeki bozukluk ve düşük osteokalsin düzeyleri kemik metabolizmasının kronik yetmezlikten henüz belirgin şekilde etkilenmediği yönünde değerlendirilmiştir. In this study, it is aimed to evaluate the bone metabolism, biochemical and haematological changes of cats with chronic renal failure. 22 female cats aging between 3-12 years with Chronic Renal Failure (CRF) and for control group 10 clinicaly healty female cats aging nearly the same with the patients constituted the research’s animal material. Urine samples densities were determined and assayed for the presence of protein. Blood count and total protein, urea, creatinine, sodium, potassium, calcium, phosphorus, osteocalcine, total ALP and bone ALP assays have been made in blood and samples of these animals. Serum osteocalcine values were found under detection limits (<1ng/ml) in patient and control groups. Age, urine findings (proteinuria, density, polyuria), haematological findings (Hb,Ht and erithrocyte count) and biochemical findings (serum urea, creatinin and electrolites) were evaluated in animals with chronic renal failure. When all the parameters of cats in the patient group analysed with grouping test, the degree of CRF resulted from 1+ to 3+ and it was determined in 4 patients severe, 9 patients intermediate and the remaining 9 patients as mild. Significant decrease (p<0.01) in blood haematocrit values and the number of erythrocyte (normositic normochromic anemia) was found pertinent with CRF. Although the blood haemoglobine markedly low, it was not found statistically significant (p>0.05). Blood serum urea values were increased in uremia with chronic renal failure, and also creatinine values proved that failure was found to be significant (p<0.01). Values in control group respectively 40.8±3.42 mg/dl and 1.33±0.10 mg/dl; in sick group respectively 320.7±38.5 mg/dl and 6.77±0.75 mg/dl was found. In patient cats serum Na and K values were determined that they were decreased and this was related with tubuler reabsorbtion disorder. In cats with chronic renal failure, while serum Ca values were not significant compared to control group, serum Pi values were significantly increased in patients and this finding was related with tubuler disorder. Serum t-ALP and b-ALP levels were decreased importantly related with CRF (respectively control group 68.8±15.89 and 13.17±3.82 U/L; in patient 30.04±3.71 and 4.24±0.53 U/L); Ca/P non-equilibrium and low osteocalcin levels were interpreted as bone metabolism yet not affected.Item Ratlarda sodyum florid ile oluşturulan hepatotoksite ve oksidatif streste silimarin'in kan ve doku parametreleri üzerine etkileri(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Kurtdede, Efe; Karagül, Şeküre Hilal; Pekcan, Mert; OtherRatlarda Sodyum Florid İle Oluşturulan Hepatotoksite Ve Oksidatif Streste Silimarin'in Kan Ve Doku Parametreleri Üzerine Etkileri Flor oldukça reaktif bir element ve halojen ailesinin bir üyesidir. Bu çalışmada ratlarda florid kaynaklı hepatotoksisite ve oksidatif hasara karşı silimarin'in koruyucu etkisinin araştırılması amaçlandı. Ratlara bu amaçla, içme suyu ile 300 ppm NaF ad libitum verildi. Tedavi grubuna silimarin 200 ppm/gün gavaj ile verildi. Toplam 45 rat ile planlanan çalışma herbiri 9 rattan oluşan 5 grup (K, F, SF, S ve T) üzerinde gerçekleştirildi. Flor uygulanan grupta (F) karaciğer enzimlerinden AST aktivitesinin kontrol grubuna (K) göre istatistik önemde yüksek (p<0.001), ALT aktivitesinin ise istatistik önemde olmamakla beraber belirgin yüksek olması flor toksikasyonuna bağlı olarak doku yıkımını gösterdiği kanısına varıldı. Enzim aktivitelerinin flor ile birlikte silimarin uygulanan grupta (SF) ve 30 gün flor uygulanması sonrası 10 gün silimarin uygulanan grupta (T) flor uygulanan gruba (F) göre bariz düşük oluşu flor toksikasyonuna karşı silimarinin karaciğer koruyucu (hepatoprotektif) etkisi olarak değerlendirildi. Bu bulgu histopatolojik verilerle de açıkça desteklendiği görüldü. Flor uygulanan grupda (F) karaciğer dokusunda SOD ve GSH-Px değerlerindeki düşüş ile MDA düzeyindeki artış karaciğer dokusunda oksidatif hasarı gösterirken, silimarin ile birlikte flor uygulanan grupda (SF) ve 30 gün flor uygulamasını takiben 10 gün silimarin uygulanan tedavi grubunda (T) SOD ve GSH-Px düzeylerinin yüksek, MDA düzeylerinin düşük bulunması çalışmada kullanılan silimarinin antioksidan özelliği sebebiyle karaciğeri flor toksikasyonu sonucu gelişen oksidatif doku hasarına karşı korumuş olmasının bir göstergesi olarak yorumlandı. Karaciğer dokusunda ALT, AST, SOD ve GSH-Px gibi enzim aktivitelerinde ve lipid peroksidasyon belirteci oloan MDA gibi ürünlerin düzeylerinde saptanan değişiklikler ile western blot sonucu Bax, Kaspaz-3, Nox4, p38 MAPK, Hsp60 ve Hsp27 protein hatlarında gözlenen değişiklikler hem florun hepatotoksik ve oksidatif etkileri hem de silimarinin bu olumsuz etkilere karşı profilaktik ve terapötik etkileri olarak değerlendirildi. Flor uygulanan grupda (F) saptanan Nox 4, p 38 MAPK, Hsp 60 düzeylerindeki artış ve Hsp 27 düzeyindeki düşüş; oksidatif hasarı, apoptozisi ve mitokondrial stres nedenli olabilecek hücre hasarını gösterdiği kanısına varıldı. Silimarin'in özellikle hepatoprotektif etkisi göz önüne alınarak, ileri düzeyde planlanacak benzer florozis model çalışmalarında silimarinin sistemik etkisinin ve hücresel düzeyde sinyal iletim yollarının aydınlatılmasında yararlı olacağı düşünüldü.Item The effect of prepartum antioxidant administrations on blood bhba concentration in cows(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Kurt, Serdal; Pekcan, Mert; Vural, Rıfat; Küplülü, Şükrü; https://orcid.org/0000-0002-0191-3245; https://orcid.org/0000-0003-3084-125X; https://orcid.org/0000-0001-7252-7977; https://orcid.org/0000-0001-7488-9736; Veteriner FakültesiObjective: The aim of this study was to investigate the effect of prepartum antioxidant administrations on blood Beta-hydroxybutyric acid (BHBA) concentration on day 7 postpartum in Holstein dairy cows. Antioxidants are defined as substances that delay or inhibit oxidative damage. Oxidants, such as reactive oxygen species (ROS) are produced as a consequence of adenosine triphosphate (ATP) production in mitochondria. Oxidants can cause tissue damage by damaging cells' macromolecules, such as deoxyribonucleic acid, proteins, and lipids. Lipids are the most sensitive macromolecules against oxidative damage. Oxidative stress can both disrupt the mechanism of insulin and induce more lipolysis. Therefore, ROS overproduction can enhance non‐esterified fatty acids (NEFA) and BHBA production. Material and Method: Eighty pregnant multiparous Holstein dairy cows were used in this study. The cows were divided into treatment (G1; n=40) and control groups (G2; n=40). Solutions containing vitamins (A, D, E) and trace elements (Cu, Se, Mn, Zn) were administered intramuscularly to G1 on 21±5 and 10±5 days before the expected delivery time (280 days). G2 was given the same amount of saline injections as the placebo. Result and Discussion: It was found that blood BHBA concentrations were lower in the G1 (0.73±0.20 mmol/L) compared to the G2 (0.84±0.29 mmol/L). In conclusion, it was determined that prepartum antioxidant administrations decrease blood BHBA concentration in the postpartum period in dairy cows.