Browsing by Author "Aslan, Halide"
Now showing 1 - 13 of 13
Results Per Page
Sort Options
Item Disiplinlerarası ve tematik İslam tarihi yazıları - I(Ankara Üniversitesi, 2018) İlahiyat; Baş, Eyüp; Aslan, Halide; İlahiyat FakültesiItem Fransız işgali sonrasında osmanlı ülkesine sığınan cezayir muhacirleri (Anadolu ve Suriye bölgeleri)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Bendrimia, Fouad; Aslan, Halide; OtherCezayir göçü olgusu dünyanın eski dönemlerden itibaren tanık olduğu en önemli konulardan biri sayılmaktadır. XIX .yüzyılın başından beri işgallere ve sömürgeciliğe paralel olarak önemli göçler gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti ilgili göçlere ev sahipliği yapan en büyük ve belirgin alanlardan biridir, Osmanlı sathında yaşanan hareketlerde çıkış noktası kaybedilen Osmanlı toprakları, varış adresi ise diğer Osmanlı illeridir. Bu bağlamda Cezayir yitirilen Osmanlı yurdu içinde önemli bir konumda olmuş, bölge halkı çeşitli nedenlerle vatandan ayrılarak Osmanlı Devletin diğer parçalarına gitmeye mecbur hissetmiştir. Cezayirliler, Fransızlar tarafından ortaya konan çeşitli katı tutumlarla karşılaşmışlardır. Ancak katı tavırlar ve sert politikalar, yasal ve yasal olmayan gizli yollarla göç eden Cezayirlilerin çoğunu yıldırmamış, göç hareketini engellememiştir. Öte yandan Osmanlı Devleti vaizler ve temsilciler yollama, Arapça gazete ve dergilerin Cezayir'e sokulması benzeri birtakım kanallarla resmi propaganda çerçevesinde hicreti desteklemiş ve teşvik etmiştir. Bu çerçevede tarikatlar ve İslam birliği düşüncesi geniş ölçekte ve aktif bir şekilde kullanılmıştır. Osmanlı Devleti ve Batılı devletlerin temsilcilikleri, bilhassa Fransız Konsoloslukları arasındaki çatışmanın doğası, Cezayirlilerin birlik ve bütünlüğünü, Osmanlı vatandaşı olup olmaması durumunu etkilemiştir. Gerek Osmanlılar gerekse Avrupalılar değişik imtiyazlar vererek muhacirleri yanına çekmeye çalışmıştır. Bu rekabet, Cezayirlilerin iki gruba ayrılmasına yol açmıştır. Bir kısım, Osmanlı yanlısı olurken diğer grup Fransız taraftarı olmuştur. Osmanlı ve Fransız makamları arasında göçmenlere dair problemlerin çözülmesi için imzalanan antlaşmalara ve uzlaşıların kayda değer bir yararı olmamıştır. İhtilaflar, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına ve bölgenin haritasının yeniden belirlenmesine dek sürmüştür. Cezayirli muhacirler Osmanlı toplumuna uyum sağlamıştır. Göçmenlerin durumları Osmanlı Devleti'nin genel koşulları ile bağlantılı bir şekilde değişip dönüşmüştür. Yeni coğrafyalarında farklı sorunlarla karşılaşan Cezayirliler, anavatanlarına dönük birtakım tutumlar benimsemiş,Osmanlı devlet ve cemiyetine çeşitli katkılar sunmuştur.Item Nasihatnâmelerde çocuk (Osmanlı Dönemi)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Kalan, Fatmanur; Aslan, Halide; OtherBu tezde Osmanlı döneminde çocuklar ile ilgili yazılmış nasihatnameler ve bu eserlerde Osmanlı toplumunda çocuk yaşamına ilişkin bilgiler tarihi zeminde incelenmiştir. Osmanlının kuruluşundan sonuna kadar pek çok kesimden farklı muhataplara nasihatnâmeler yazıldığı bilinmektedir. Bu eserler arasında çocuklara yönelik yazılan ve büyük anlamda çocuk ile ilgili bilgiler içeren nasihatnâmeler çalışmamızın ana kaynaklarını teşkil etmektedir. Bu eserlerde ailenin geleceğine yönelik ana unsur ve her türlü faaliyetinin amacı olan çocuğun hem bireysel hem toplumsal bazı yönlerine değinilmiştir. Ayrıca eserlerde toplumun geleceği, çocuk üzerinden nasıl inşa ediliyor, hangi kültürel kalıplarla idame ettiriliyor ve değişim süreçlerinde nasıl etkileniyor gibi sorulara yönelik karşılıklar bulunmuştur. Özellikle Osmanlı klasik döneminde çocuk hayatıyla ilgili eserlerin çeşitli olmaması ve kaynak sıkıntısından dolayı bu eserler çocuk yaşamını anlamada yardımcı kaynak niteliğindedir. Araştırmamızda kronolojik olarak da incelediğimiz bu eserlerden hareketle çocuğun yaşamı bireysel, toplumsal ve eğitsel açıdan ele alınmıştır. Osmanlı döneminde kaleme alınan nasihatnâmelerle ilgili yapılmış çalışmalar genel olarak edebiyat odaklı olup bu çalışmalarda eser transkripsiyonu ile dil ve üslup incelemelerine yer verilmiştir. Bizim tezimizde çocuk ile ilgili olan nasihatnâmelerin muhtevası tarih odaklı incelenip toplumsal zeminden beslendiği görülmüştür.Item Osmanlı Dönemi Üsküp vakıfları(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Telli, Hasan; Aslan, Halide; Tarih"Osmanlı dönemi Üsküp Vakıfları" adlı çalışmamız ağırlıklı olarak Osmanlı arşivi belgelerine dayanarak hazırlanmıştır. Günümüzde Makedonya'nın başkenti olan Üsküp, 1390-1912 yılları arasında 522 yıl Osmanlı Devleti idaresinde kalmıştır. Bu dönemde sadece şehir merkezinde 200'dan fazla vakıf kurulmuştur. Padişahlar, paşalar, hanımlar ve beyler tarafından kurulan bu vakıflar şehrin gelişmesine katkı sağlamış ve Üsküp'ün dinî, eğitim, sosyal ve ekonomik hayatında çok önemli roller üstlenmiştir. Vakıflar tarafından Üsküp'te 60 cami, 83 mescid, 54 tekke, 37 türbe, 18 medrese, 23 mektep, 3 kütüphane, 2 dâru'l-kurrâ, 1 daru'l-mesnevi, 1 cüzhane, 12 imaret, 18 han, 7 misafirhane, 1 bedesten, 18 hamam, 5 su yolu, 110 çeşme, 3 köprü, 1 darphane gibi eserler yapılmıştır. Bu eserlerin ayakta kalması ve hizmetlerinin devam ettirebilmesi için yüzlerce dükkan, ev, Üsküp'e bağlı bağlı 80'den fazla köy ve çiftlikte, bağ, bahçe, tarla, arsa gibi gayrimenkuller vakfedilmiştir. Bu hizmet binalarında binlerce kişi çeşitli görevlerde istihdam edilmiştir. Vakıflar yapmış oldukları hizmetlerle küçük bir kasaba görünümündeki Üsküp şehrinin hızla gelişerek eyelet merkezi statüsüne yükselmesine ve stratejik önemini artırmasına katkı sağlamış ve Türk-islam kültürünün Üsküp ve bölgesine taşınmasına ve bu kültürün burada temsil edilmesine zemin hazırlamıştır. Günümüzde bu vakıf eserlerinin bir kısmı halen ayakta durmakta ve hizmetlerini devam ettirmektedir. Üsküp'ün metropol ve başkent bir şehir olmasının tarihi arka planında vakıfların hikayesi yer almaktadır.Item Osmanlı idaresinde Kudüs mutasarrıflığ 1874-1914(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Alamleh, Mohanad; Aslan, Halide; İlahiyat FakültesiBu çalışma, 1874-1914 yılları arasındaki dönemde Kudüs özelindeki Osmanlı idaresini ele almaktadır. Osmanlı Devleti, 1874 senesinde önemli bir idari (idārī/idarî) değişikliğe giderek Kudüs Sancağı'nı "Kudüs-i Şerif Mutasarrıflığı" veya "Kudüs-i Şerif İdare-i Müstakillesi" adında doğrudan Bab-ı Ali (Bāb-ı 'Ālī/ Bȃb-ı 'Âlî) ile bağlantılı bir mutasarrıflığa çevirmiştir. Bu araştırmada 1874 tarihinden itibaren farklı yönleri ile birlikte bölgenin yönetimine ve idari taksimatına ışık tutmaya çabalanmış, ilk elden kaynaklara dayalı bir tetkik ve inceleme süreci aracılığıyla bilimsel kriterlere göre bir eser ortaya konmaya uğraşılmış, bu çerçevede karşılaştırma ve analiz yöntemleri de ihmal edilmemiştir. Tezin istenen bilimsel nitelikleri taşıması için araştırma alanının coğrafi sınırları ve içindeki meskun mahaller belirlenmiş, mutasarrıflık statüsü öncesi ve sonrasında var olan idare tarzı, dönemin en önemli gelişmelerine temas edilerek masaya yatırılmıştır. Mutasarrıflığın teşekkülü, kapsadığı yerleşim birimleri, yöredeki idare meclisleri incelenmiş, bölgenin ilgili zaman zarfında askeri, sivil, ekonomik ve kültürel yönleri irdelenmiştir. Köy, nahiye ve Bedevi mıntıkalarındaki yerel nüfuzlu güçlerin Mutasarrıflık Hükümeti ile ilişkisini etkileyen faktörler çözümlenmiş, gayrimüslim cemaatlere, yabancı devletlerin konsolosluklar üzerinden müdahalelerine, Yahudi göçüne ve Siyonist faaliyetlere değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kudüs Mutasarrıflığı, Osmanlı idaresi, Kudüs, Filistin This study deals with the Ottoman administration in Jerusalem in the period between 1874-1914, when the Ottoman Empire made an important administrative amendment in Jerusalem which is transferring Jerusalem's Sanjak into "Jerusalem independent administration". The main objective from this study is to search the administration, its divisions, forms and methods from that period till the beginning of the First World War in 1914. Also, to spot the light on this era according to a scientific method based on research and scrutiny using preliminary sources, comparison and analysis. To take this study into consideration a specific geographic region was selected in Jerusalem. Thus the searches followed the management form before and after forming the metaphysical, and highlighted the changes occurred. Well, I searched in forming the Jerusalem independent administration, its divisions, and its administrative boards. In addition to the management of military, civil, economic, and social institutions. Actually, I analysed the effects that influenced and were influenced it from the local forces in the cities, towns, the Bedouin tribal areas and non-Muslim sects. Plus the foreign intervention, consulate, the Jewish immigration and the Zionist movement. Key words: Jerusalem administration, Ottoman administration, Jerusalem, Palestine.Item Şeyhülislâm Ankaravî Mehmed Emin Efendi ve vakfı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Kanıtemiz, Cafer; Aslan, Halide; OtherOsmanlıda müderrislik, kadılık, kazaskerlik ve Şeyhülislâmlık gibi ilmiye sınıfının tüm kademelerinde görev yapmış olan Şeyhülislâm Ankaravî Mehmed Emin Efendi'nin doğduğu şehir olan Ankara'da tesis ettiği vakfın, sosyal ve ekonomik yönden toplum hayatına katkısını ortaya koymaya çalıştık. Çalışmada ana kaynak olarak Şeyhülislâm Ankravî Mehmed Emin Efendi Vakfiyesi, Ankara Şer'iyye Sicilleri, Ankara Hurûfât Defterleri ile arşiv belgeleri kullanılmıştır. Genel kabuller çerçevesinde Ankaravî Vakfiyesi ve Ankara Şer'iyye Sicilleri ile Hurûfât Defterleri'nin çalışmamıza konu olan kısımları transkribe edilmiştir. Ayrıca, Vakfın kuruluşundan Cumhuriyet dönemine kadar geçen süreçte vakıf belgeleri incelenerek, vakfın yaklaşık 237 yıllık geçmişi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Tez; giriş, dört bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Girişte yapılan araştırmalar ve tez hakkında ve Osmanlı Duraklama Dönemi siyasî, ilmiye sınıfı, Vakıf müessesesi ile Ankara siyasî durumu hakkında bilgi verilmektedir. Birinci bölümde Şeyhülislâm Ankaravî Mehmed Emin Efendi'nin hayatı, eserleri, ilmî kişiliğinden bahsedilmektedir. İkinci bölümde Ankâravi Vakfiyesi, üçüncü bölümde vakfın kuruluşu ve kurumları, dördüncü bölümde vakfın yönetim ve denetimi, gelir kaynakları ve giderleri ile günümüzdeki durumu incelenmektedir. Sonuçta ise genel değerlendirme yer almaktadır.Item Siyer çalışmalarında alman şarkiyatçı Gustav Weil ve Osmanlı siyer müellifi Filibeli Ahmet Hilmi'nin eserlerinin değerlendirilmesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Seçkin, Serya; Aslan, Halide; OtherThroughout history, St. Many Muslims and Westerners interested in the life of the Prophet He became a researcher and this continues today. The orientalists of Hz. The works that Muhammad wrote about his life are almost one after the other. appear as works of art. Content of Muslim researchers siyer studies also appear as works of a successive type, but drawn by orientalists, Hz. Muslim researchers time against the profile of Muhammad time has to write refusals. What are the issues in this regard? It is an important issue that needs to be investigated. from the points. For this reason, examining the first examples of these studies seems more appropriate.Item Söyleşi: emine çaykara, tarihçilerin kutbu “halil inalcık kitabı(2005) Aslan, HalideItem Tanzimat Döneminde ihtida(1839-1876)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Aslan, Halide; Yazıcı, Nesimi; TarihThe conversion and abjuration of which the period of institutionalization struggles instead of being facts are tried to be considered in terms of social, psychological and religious aspects. These considerations are based on the Archival Documents of the State correspondences in which it is possible to observe.The thesis consists of three chapters after the introduction, conclusion, appendixes where some documents are given as example and references.In the introduction, technical information on the research, importance of the subject, purpose of the research, method of it, sources are mentioned, the conceptual frame is drawn and the conversion and abjuration until the Administrative Reforms in Ottomans are briefly and generally is given.The reasons and procedures of the conversion are analysed, the reasons are presented with multiple aspects; the procedures are defined theoretically in accordance with the documents, reflections of it to the implementations are explained on three different groups of the society: men, women and children. The conversion perception of the state is also mentioned in the first chapter.The consequences of the conversion are mentioned in the second chapter by focusing on either personal changes or social, economical, legal issues and the reactions towards people who convert their religions to Islam are mentioned, as well. Some statistical efforts are spent in the chapter as much as the archival documents permit.In the last chapter, the abjuration that is the opposite of the conversion is analysed. The causes and results of the abjuration are tried to be betrayed and some statistical efforts for the matter are spent.Item Tanzimat'ın ilk beş yılında surre (1839-1844)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001) Aslan, Halide; Yazıcı, Nesimi; İlahiyatAslan, Halide, The Surra In The Five Years Of Administrative Reforms (1839/1844), Master's Thesis, Advisor; Prof. Dr. Nesimi Yazıcı, 104 p. Surra is the money and gifts, which are sent to Mecca and Madina every year in had} period. It began of the Abbasid's time. It is obviously said that in Ottoman Empire time Surra was first sent by Padishah Çelebi Mehmet. Sending surra to Haramayn (Mecca and Madina), becomes systemised after the conquer of Egypt. And so, in the first five years of administrative Reforms sending Surra continued. There was no big (fundamentalist) difference on the sending of surras. The source of Surras are Treasure of Haramayn and Wakfs and The Ministry of Finance. The going and coming back of Surra was done on land at that period. The first stuff was the Chief Surra and he had a lot of assistants. Ottoman Empire gave importance to Surra both in religious and in political aspects.Item Temel insan ihtiyaçları teorisi çerçevesinde Şili'de Mapuçe çatışması(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Latin Amerika Çalışmaları Anabilim Dalı, 2020) Taşkıran, Sedat; Aslan, Halide; İlahiyat FakültesiTarihleri M.Ö.'ye dayanan yerli bir topluluk olan ve İnka İmparatorluğu ve İspanyollara karşı işgale uğramadan direnmiş Mapuçeler ile nihai bağımsızlığını 12 Şubat 1818 tarihinde elde ederek bu tarihten itibaren ulusal birliğini sağlamaya çalışan Şili Devleti arasındaki ilişkiler bazen şiddete varan iniş ve çıkışlara sahne olmuştur. Bağımsızlık sonrası başlayan ve günümüze kadar uzanan bu ilişki ve buna bağlı ortaya çıkan çatışma durumu, John Burton'un, temel insan ihtiyaçlarının karşılanmamasının veya engellenmesinin çatışmalara neden olduğunu savunan Temel İnsan İhtiyaçları Teorisi çerçevesinde kronolojik bir düzen içerisinde ele alınmıştır. Bu bağlamda, bu tez ile uluslararası literatürde önemli bir yere sahip Latin Amerika yerli halk hareketleri ve çatışma çözümü alanında bir çalışma yapılmış ve Latin Amerika'ya yönelik benzer çalışmaların yetersiz olduğu Türkiye'deki akademik çalışmalara bir katkıda bulunulmuştur. Ayrıca nitel araştırma yöntemine başvurulan bu çalışma kapsamında literatür taraması sonucu elde edilen tarihi veriler analiz edilmiştir. Şili Devleti ile Mapuçe toplumu arasındaki ilişkilerin politik, ekonomik ve sosyolojik açıdan incelenmesi ve Temel İnsan İhtiyaçları Teorisi çerçevesinde değerlendirilmesi suretiyle elde edilen bulgular ışığında Mapuçe toplumu ile Şili Devleti'nin temel ihtiyaçları belirlenmiştir. Sonuç olarak, bu araştırmayla yeterince karşılanmayan temel ihtiyaçların çatışmalara neden olduğu görülmüş ve buna bağlı olarak Şili'de şiddetli çatışma potansiyeli olan bir konuda çatışmaların çıkmadan önlenebilmesine olanak sağlayabilecek öneriler sunulmuştur. The relations between Mapuches, an indigenous community whose history dates back to BC and which was able to resist against the Inca Empire and the Spaniards invasion, and on the other side the Chilean State, which had achieved its independence on 12 February 1818 and had sought to achieve its national unity from that date onwards, have experienced the ups and downs that sometimes lead to violence. This relationship which began after independence of Chile and has survived to the present day and which has given birth to a conflict situation was addressed in a chronological order within the framework of John Burton's Basic Human Needs Theory which argues that the failure to meet or prevent basic human needs leads to conflicts. In this context, this thesis is not only a study has been conducted in the field of Latin American indigenous movements and conflict resolution which take an important place in international literature but also a contribution to academic studies in Turkey in which similar studies are inadequate. In addition, within the scope of this study where qualitative research method was applied, historical data obtained as a result of literature review were analyzed. The basic needs of the Mapuche community and the Chilean State were determined within the framework of the findings obtained by examining the relations between Chilean State and Mapuche community in terms of political, economic and sociological aspects and evaluating them within the context of Basic Human Needs Theory. As a result, by this research it was found that the basic needs that were not sufficiently met could cause conflicts, and accordingly, recommendations to prevent further conflicts before they emerge were made on a subject which bears a potential for violent conflicts in Chile.Item Türkiye'nin ilahiyat birikimi(Ankara Üniversitesi, 2019) İlahiyat; Baş, Eyüp; Aslan, Halide; Çetin, Rabiye; İlahiyat FakültesiItem Ürdün Hâşimi Vesikaları'nda Hicaz Demiryolu(1919-1952)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Karababa, Hacer; Aslan, Halide; OtherOsmanlı Devleti'nin dağılma aşamasında olduğu bir dönemde tahta çıkan II. Abdülhamid'in idaresi altında bulunan toprakların korunması adına verdiği mücadeleleri ve bu bağlamda Hicaz bölgesine gösterdiği önemin altında yatan sebepleri ortaya koymak oldukça önemlidir. II. Abdülhamid'in devletin siyasi, askeri ve ekonomik alanlarını şekillendiren projesi Hicaz Demiryolu, Birinci Dünya Savaşı ve Arap İsyanı döneminde de faaliyet göstermiştir. Hicaz Demiryolu'nun yapımı ve Osmanlı Devleti ve sonrası için önemi bugün hala araştırılan konular arasında yer almaktadır. Türkçe kaynakların yanı sıra Arapça yayınlanan Ürdün Hâşimi Vesikaları'nı merkeze alarak yapmış olduğumuz bu araştırmada, Osmanlı sonrası bölgedeki Hicaz Demiryolu ile ilgili cereyan eden olaylar incelenmiştir. Böylece Hicaz Demiryolu'nun yapımı, Osmanlı sonrası durumu ve Osmanlı Devleti'nin Hicaz ve Bilâdü'ş-Şam bölgelerindeki idaresinin sekteye uğraması konusunda daha objektif bir bakış açısı ortaya koyarak bu alandaki çalışmalara katkıda bulunmak hedeflenmiştir. Çalışmamız, Ürdün Hâşimi Krallığı Vesikaları'nda Hicaz Demiryolu ile ilgili bilgi ve belgelerin konunun ülkemizdeki mevcut kaynaklarda geçen bilgilerle mukayese edilip değerlendirilmesini hedeflemekle beraber demiryolunun Osmanlı sonrası bölgedeki gelişmelere etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır Çalışmamız giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında konuya hazırlık olması bakımından II. Abdülhamid döneminde Osmanlı'nın içinde bulunduğu genel durum, Bilâdü'ş-Şam ve Hicaz'ın durumu ve Hicaz Demiryolu'na kadar Osmanlı'da demiryolu yapımından bahsedilmiştir. Tezimizin ilk bölümünde Hicaz Demiryolu konusunun ana hatlarıyla incelenmiş ve Birinci Dünya Savaşı'na kadar geçirdiği evreler ve durumu ele alınmıştır. İkinci bölümde ise, Ürdün Hâşimi Vesikaları'nda Hicaz Demiryolu'na dair kayda alınmış tüm konular tasnif edilmiş, Hicaz Demiryolu yapımından sorumlu personel ile paşalar arasında geçen resmi yazışmaların bir kısmı tercüme edilip sunulmuştur. Son olarak Suriye'de basılan Âsime Gazetesi'nde Hicaz Demiryolu'na ilişkin yapılan haberler tercüme edilip incelenmiştir. Çalışmamızın sonuç kısmında Türkçe çalışmalar ile Ürdün Hâşimi Vesikaları'ndan elde edilen Arapça verilerin karşılaştırması yapılıp konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.